Çözüm süreci tartışmalarını başlatarak Kürtlerde “beklenti yaratmayı” amaçlayan ve bununla seçim öncesi Kürtlere şirin gözükmeye çalışan iktidar ve yandaşlarını anlıyoruz da muhalefet denilen kesimlere ne oluyor?
Kenan Kırkaya
Seçim yaklaşınca yeniden çözüm süreci tartışmaları alevlendirildi. 2015 yılından beri çözüm sürecinin aktörleri AKP’nin gazabına uğramamış, Kürt tarafının çözüm sürecinde rol üstlenmiş bütün seçilmişleri tutsak edilmemiş, müzakereleri yürüten PKK Lideri Abdullah Öcalan mutlak tecrit altında tutulmuyormuş gibi, ulusalcı kesimler yeniden “aman çözüm süreci” başlıyor yaygarası koparmaya başladılar. Çözüm fobisi bir türlü bunların yakasını bırakmıyor.
İktidar ve yandaşları çalıyor kendisine muhalif diyen kesimler zil takıp oynuyor. İktidar nimetlerinden sonuna kadar nemalanmış, vaktiyle meslektaşlarını gammazlamış, her türlü operasyonel medya kampanyasında yer almış biri kuyuya bir taş attı aynı aklın ortağı 40 kişi de peşinden atladı. Abdulkadir Selvi’nin yazdıklarını sadece kendi yazdıkları olarak görmemek gerekir. Ankara’nın derin dehlizlerinde kulağına üflenenleri kaleme almak dışında bir marifeti olmayanlar, proje gazeteciliğini meşrebince icra ediyorlar. Geçmişte cemaatin algı operasyonlarını yürüten gazetecilerin üstlendiği rolü bugünde iktidar yandaşı kalemler bu iktidar ilelebet sürsün diye profesyonelce üstlenmiş durumda. Üstelik bunlar her köşe başını tutmuşlar, her tarafa yayılmışlar. İktidar kaynağından beslenen onlarca gazeteci görünümlü kişi var. Hakareti marifet bilen ve hemen her fırsatta Kürtlere saldırma görevini üstlenen Nedim Şener gibi kişilerle ortak amaç çerçevesinde hareket ediyorlar iktidar yandaşı kalemler.
Neymiş efendim hükümet Abdullah Öcalan ile ailesinin görüşmesine izin verecekmiş bunu da “bir istismarın önüne” geçmek için yapacakmış. Bak sen. Ne büyük duyarlılık nasıl da hak hakkaniyet gözeten bir yaklaşım! İstismarı 7 yıldır bütün yasaları, evrensel hukuku, insan haklarını ayaklar altına alarak tecridi sürdüren iktidar yapmıyormuş gibi. Bir de lütufta bulunur gibi bu hakkın kullanımını sunuyor ve Kürtlerin de bunun için şükran duymasını bekliyor. Bunu yazanlar ya da yazdıranlar “aman ha bu bir çözüm süreci” değil diyerek çözüm sürecinin yeniden tartışılmasını murat ettiklerini sözlerinin ve yazdıklarının her satır arasında dışa vuruyor. Peki niye yeniden çözüm süreci tartışması başlatma gereği duyuyorlar? Aslında yazıyı kaleme alan Selvi bunun nedenini hiç gizleme gereği duymadan yazıyor. Seçim yaklaştı ve Kürtler olmadan hiç kimsenin iktidar olamayacağını, Cumhurbaşkanı seçilemeyeceğini hakikatini dile getiriyor Selvi. Haksız mı? Elbette ki değil, bu hakikati artık gizleyemiyorlar. Eğer iddia ettikleri gibi çözüm süreci kötü idiyse neden bir seçim yatırımı olarak yeniden “yapacaklarmış, başlatacaklarmış” gibi gündeme getiriyorlar? Elbette çözüm süreci bu ülkenin son 40 yılda yaşadığı en olumlu gelişmesiydi ve zaten o yüzden bugün yapılan her türlü kara propagandaya rağmen toplumun çözüm, müzakere ve diyalog yöntemine desteği yüzde 50’nin üzerinde. Bu hesapla Kürt halkında ve barış talep eden Türkiye toplumunda yeniden beklenti yaratmak istiyorlar. O yüzden “iktidar çözüm süreci başlatılmayacak ama Kürtlere yönelik çalışma yapacak” diye buyuruyorlar. İktidarın Kürtlere yönelik yaptığı çalışma zaten kesintisiz bir şekilde sürüyor, o çalışmayı 7 yıldır her türlü operasyonla, tutuklama ve gözaltılarla, savaş politikalarıyla yürütüyorlar. Kürtler AKP’ye ve onun politikalarına hiç yabancı değil. Bu çalışma en son Van’da bir kişiyi gözaltına almak için onlarca askerin dakikalarca havaya ateş açmasıyla köyde yaşattığı vahşetle yürütüldü. Kürtlerin düşün ve edebiyat dünyasının ölümsüz isimlerinden Cegerxwîn’in Batman’ın Kîne Em Parkı’ndaki heykelini kaldırılarak, düğünde Kürtçe şarkı çaldığı için damat ve akrabaları tutuklanarak bu çalışma yürütüldü. O yüzden Kürtler iktidarın “çözüm sürecinin” de kendilerine yönelik yapacağı çalışmanın da ne anlama geldiğini çok iyi biliyor. Bu bayat numaraları kimse yemiyor artık, öyle kandırılacak bir toplum da yok karşılarında. İstanbul seçimleri başta olmak üzere diğer yerellerde Kürtler iktidara yaşattığını genel seçimde de yaşatacak.
Çözüm süreci tartışmalarını başlatarak Kürtlerde “beklenti yaratmayı” amaçlayan ve bununla seçim öncesi Kürtlere şirin gözükmeye çalışan iktidar ve yandaşlarını anlıyoruz da muhalefet denilen kesimlere ne oluyor? Nedir bu “aman ha çözüm süreci” başlayacak yaygarası? Nedir bu çözüm sürecine yönelik düşmanlıkları? Birincisi Türkiye’nin 2013-2015 yılları arasında yürütülen çözüm sürecindeki bahar havasından neden bu kadar rahatsızlar? Çözüm süreci varken bugünkü felaketlerin hangisi vardı? Propagandasını ettikleri gibi iktidarla anlaşmış olsaydı Kürtler bugün yaşadıkları felaketlerin hiçbirini yaşamıyor olacaktı. Ama Kürtler demokrasiyi, özgürlükleri tercih ettiler ve bunun da ağır bedellerini ödüyorlar bugün. Fakat “aman ha Kürtler yeniden iktidarla anlaşacak” diyen kesimlerin tamamı iktidarın baskıcı politikalarına zemin hazırladı, o politikalara ortak oldu, daha önce bu yaygaranın başını çeken MHP ve Perinçek ekibi bugün iktidar ortağı olarak Kürtlere saldırıyor. İkincisi kendisine muhalefet diyen kesimlerin “çözüm süreci başlayacak” tartışmalarına öyle ya da böyle katılmaları bu iktidarın ekmeğine yağ sürüyor. İktidarın söylediklerine inanmayan Kürtlerin bir kesimi muhalefetin “çözüm süreci başlatılacak” sözlerine inanarak yeniden beklentiye girecek. Yazık gerçekten yazık!