Kadın Destek Uygulaması’nın yeterli olmadığını söyleyen Avukat Aydoğan İstanbul Sözleşmesi’ne dikkat çekti
Kadına ve çocuğa yönelik şiddet haberlerinin ardı arkası kesilmezken, bir yandan da şiddetle mücadelede etkin yöntemler tartışılıyor. Onlarca kişinin önünde yaşanan ve kamuoyunda büyük bir tepkiye neden olan Emine Bulut katliamının ardından, İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Müdürlüğü ortaklaşa hazırladığı Kadın Destek Uygulaması’nın (KADES) kullanımı gündeme geldi.
Resmi verilere göre 182 bin 795 kadın KADES uygulamasını indirdi. 10 bin 309 kişi uygulama üzerinden ihbarda bulundu ve 5 bin 282 kişiye müdahale edildi.
Nafaka Hakkı Kadın Platformu’ndan Avukat Arzu Aydoğan, KADES’e ilişkin Jinnews’ten Denizcan Abay’a konuştu.
KADES uygulamasının kadın destek acil butonu olduğunu söyleyen Aydoğan, “Kadınlar acil durumlarda butona basabilirse eğer en yakın polis kendisine ulaşıyor ve sorunu çözmeye çalışıyor. Şiddeti önlemeye çalışıyor. Aslında bu bizim taleplerimizden bir tanesiydi dolayısıyla bu uygulamayı destekliyoruz. Ama gönül isterdi ki bu uygulama kadın örgütleriyle beraber tasarlanıp uygulamaya konulsaydı. Çünkü önleme yükümlülüğü dediğimiz şey sadece bir butondan ibaret değil. Biz şiddet alanında çalışan kadın örgütleri olarak birebir şiddet mağduru kadınların neler yaşadığını görüyoruz, izliyoruz. Bu deneyimlerimizi, uygulamayı hayata geçirenlere aktarabilirdik. Daha sonrasında uygulamanın pratiğiyle ilgili de kadın örgütleriyle bir araya gelinip bilgiler aktarılabilirdi; aktarılmadı. İçişleri Bakanı’nın canlı yayında ‘kadın örgütleri bizi desteklemedi’ sitemiyle öğrendik. Hak veriyoruz ama bu uygulama Emine Bulut gibi vahşet sergilenen bir cinayetin ardından bir infial halindeyken değil, yılda 400 kadın öldürülürken, önleyici bir formül olarak devreye sokulup bu şekilde uygulanmasını beklerdik” diye konuştu.
Bu uygulama ile İstanbul Sözleşmesi’nin de tartışılmaya başlandığını belirten Aydoğan, İstanbul Sözleşmesi 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe kondu. Aradan 5 yıl geçti. Bu geçen zamanda sadece KADES uygulaması hayata geçirilebildi. Kesinlikle destekliyoruz ama tek başına yeterli değil. İstanbul Sözleşmesi 4 önemli ilkeye dayanır” ifadelerini kullandı.
‘Yabancıysanız hakkınız yok’
Aydoğan, İstanbul Sözleşmesi’nin 4 ilkesine ilişkin devamla şunları söyledi: “Önleme, koruma, kovuşturma ve politika… Bunun yanında koordinasyon da en önemli husustur. Koordinasyondan anladığımız kadın örgütleriyle koordine olmayı ve devlet kurumlarıyla irtibatlı olmaktır. Televizyonlardan tutun en ücra noktalardaki polis merkezlerine kadar bütün devlet kurumlarının iç içe, Eğitim Bakanlığı’ndan tutun minimum bütün bakanlıklara kadar kadına yönelik şiddeti önlemede koordineli bir halde çalışması gerektiğini anlıyoruz. Baktığımızda İçişleri Bakanlığı bir uygulama başlatıyor kadın örgütlerinin haberi yok, dahil edilmemiş. Biz bu alandayız, kadınlarla temas halindeyiz, şiddeti önlemede adım atılacaksa en başında dinlenilmeyi hak ediyoruz.”
KADES uygulamasının eksiklerinin olduğunu belirten Aydoğan, “Sadece TC vatandaşlık numarası bulunan Türk vatandaşlarına uygulanıyor olması. Şiddeti önlemede bütüncül yaklaşımdan bahsetmiştik. Bütüncüllükten uzak bir yaklaşım bu. Kaldı ki her daim internetin olması gerekiyor acil durum butonu için. Kadın kimliğine sahip olunması gerekiyor. Başka kimse o butona basamaz. Kadının kendi telefonundan basılması gerekiyor. Yabancı olamaz. Yabancıysanız butona hak kazanamıyorsunuz” dedi.
‘Elektronik kelepçe etkisiz bir uygulama’
Şiddeti engellemede 6284 sayılı kanuna da değinen Aydoğan, “6284 sayılı kanun İstanbul Sözleşmesi ile yürürlüğe girdi ve ilk başta coşkuyla karşılandı. Polis memurlarına eğitim verildi, bir senkronizasyon sağlanmaya çalışıldı. Ancak hızla sona erdi. Çok kısa bir sürede 6284 hedef haline getirildi. ‘Aileyi, yuvayı yıkıyor, kadına yönelik şiddeti arttırıyor, erkeği uzaklaştırınca daha çok sinirlenip kadının üzerine gidiyor’ gibi söylemlerle bir anda hedef tahtasına oturttular. 6284 kanunu hala var ama etkili bir şekilde uygulanıyor mu derseniz tartışmaya açık bir konu bu. Elektronik kelepçe de bu etkisiz uygulamalardan bir tanesi” ifadelerini kullandı.
‘Raporlarımız dikkate alınmalı’
Arzu Aydoğan, kadın örgütlerinin çözüm önerilerine ilişkin şunları söyledi: “Biz İstanbul Sözleşmesi’nin harfi harfine uygulanmasını istiyoruz. Bu uluslararası, Türkiye’nin ilk imzacısı olduğu sözleşmede bütün önlemler yer alıyor. Çünkü sahadan, kadın örgütleriyle yazıldı o metin ve bir denetim mekanizması da var (GREVIO). Eğer devlet bizim gönderdiğimiz raporları dikkate alırsa bir ilerleme sağlanacağını düşünüyorum. Sonuç itibariyle bizim çözüm önerimiz İstanbul Sözleşmesi’dir.”
DİYARBAKIR