Koronavirüs sonrası merak edilen soruların başında, küreselleşme trendi, ulus devlet ve küresel güç dengeleri nasıl etkilenecek? Covit-19’un, küreselleşmiş kapitalizmi içeriden ve çeperden kuşatması; AB içi dayanışmada yaşanan sorunlar ve G-20 sanal zirvesinde Trump’ın “Bu hastalık atlatıldıktan sonra Çin’den hesap sorulacak” benzeri gelişmeler yukarıdaki soruları gündeme taşıdı.
İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan küresel güç dengelerinde her önemli siyasi, ekonomik, askeri gelişme ile paralel kaymalar yaşandı. Fakat esas Covit-19 ile gerek Çin-ABD, Şanghay İttifakı-NATO ve AB blokları arasında olsun, gerek tek tek ülkelerde olsun güç dengelerinde önemli kaymaların yaşanacağının işaretleri şimdiden geliyor!
Koronavirüs salgınını ağır yaşayan İtalya, kurucu üyesi olduğu AB’den yardım isterken, AB yerine Çin’in yardıma koşması… Çin’in; İtalya, İspanya-İran-Irak-Japonya-G. Kore’ye deneyli ekipmanıyla yardım göndermesi… İtalya’da ciddi askeri varlığı bulunan NATO/ABD kılını kıpırdatmazken karşı bloktan Rusya’nın, İtalya’ya “askeri kargo uçaklarıyla sekiz tabur mobil askeri sağlık çalışanı, özel dezenfeksiyon araçları ve başka tıbbi malzemeler yollaması”… Sosyalist Küba’nın 52 kişilik doktor-hemşire ekibi zengin İtalya’ya göndermesi… Küba ekibinden L. Fernandez’in “Hepimiz korkuyoruz ama yapmamız gereken devrimci bir görev var. Dolayısıyla korkumuzu bir kenara bırakıyoruz. Biz süper kahramanlar değil, devrimci doktorlarız”… Beyan ve pratiklerini halklar not ettiler.
Çin-Küba-Rusya cephesinde bunlar yaşanırken, ABD ve AB patronları Almanya, Fransa ne yapıyor?
Küresel ekonomi ve askeri güçte halen açık ara bir numara olan ABD’nin; her yerin yardıma koşan Çin’in aksine kabuğuna çekilmesi… Hatta adının “maskelere el koyma”, “Covid-19 aşısına tekel hakkı satın almak için Alman ilaç şirketine 1 milyar dolar teklif etme” ve halen ambargo tehditleri gibi skandal işlerle anılması… Müttefiki AB’ye, özellikle İtalya, İspanya’ya âdeta “sizden bana ne” diyerek yüz üstü bırakması… AB patronları, Fransa ve Almanya’nın da “gemisini kurtaran kaptan” politikasına sığınmaları… İtalya ve İspanya’nın “korona fonu” talebinin AB’de karşılık bulmaması… Batı blokunda iç sorunları ağırlaştıracak.
Şimdiden İtalya ana muhalefet lideri Salvini; “AB’den nefret ediyor ve tiksiniyorum. Birlik’ten ziyade bir yılanlar ve çakallar mağarası. Önce virüsü yeneceğiz sonra dönüp Birlik’i düşüneceğiz. Ve gerekirse teşekkür etmeden ayrılırız” diyerek tepki verdi. AB patronu Fransa bile Avrupa İşleri Bakanı Montchalin “Eğer Avrupa sadece işler iyiyken tek bir pazar olacaksa, o zaman bunun bir anlamı yok” dedi.
Bunlardan hareketle görünür kimi sonuçları şöyle özetleyebiliriz:
1 – M. Hardt ve A. Negri’nin “İmparatorluk”u, “bir demokratik Cumhuriyet” ve ABD’yi de “çağdaş bir İmparatorluk” olarak sunan tezleri zaten ölü doğmuştu, Covit -19 ise tabutuna son çiviyi vuruyor.
2 – Son 25 yıldan beri ABD ile Rusya liderliğindeki Batı ve Doğu güç eksenlerinin hesaplaşma alanlarının Asya olmasını da göz önüne alırsak; Covit-19 sonrası küresel olarak ekonomik-siyasi gücün ağırlık merkezinin Batı’dan Doğu’ya, Asya’ya kayışı güçlenecek. ABD, Avrasya üzerinde egemenlik kurma savaşını kaybederek Atlantik’in öte yakasına çekilme süreci hızlanacak.
3 – Çin uluslararası alanda ABD ile askeri değil ekonomik yani Yumuşak Güç olarak yarışı sürdürecek. Zaten başından beri küresel yarışa askeri değil ekonomik gücüyle hazırlanma stratejisini Sun Tzu’nun savaş sanatı kurallarından biri olan “savaşmadan kazanmak” yani ekonomik savaş üzerine kurmuştu. 1990’lı yıllardan beri sanayi taşıma hareketiyle küresel atölyeye dönüşen Çin’in merkezinde olduğu Vietnam-Mısır hattı dünya ekonomisinde reel üretiminin atölyesi konumu güçlenecek.
4 – ABD/AB blokunun güç kaybı, siyasette Doğu despotizminin temsilcileri olan Rusya ve Çin’in 21. yüzyılın kazananı olacağı anlamına gelmiyor, gelmeyecek. Yakın vadede güçlenseler bile orta-uzun vadede; Rusya halkları Doğu despotizminin Hristiyan versiyonunu temsil eden Putin iktidarını 2036 yılına kadar taşımayacak. Covit-19 süreci sonrası hiç taşımazlar. Ve de alta vahşi kapitalizm üstte ise 20. yüzyıl fordist askeri rejiminde ısrar ederse Çin Komünist Parti iktidarı ayakta kalamaz.
5 – AB’de ağırlaşacak iç sorunların çözümünü ulus devlet kalıplarına geri dönüşte görülmeyecek, bu mümkün değil. “Gördünüz mü AB dağılıyor ulus devlete dönüş güçleniyor” diyenler kısa sürede yanılgılarını görecekler! Hakim trend ulus devlet değil evrenselleşme. Tıkanan ise kapitalist küreselleşmedir. Krizle bağlantılı ulus devlet eğilimleri yakın vadede güçlenebilir ama orta-uzun vadede yeni küreselleşme trendine yenik düşecek.
Doğu-Batı kutuplaşması, kapitalist-emperyalist aktörler etkinliğinde derinleşecek ama tüm pencerelerden Covit-19 sonrası aynı zamanda kapitalizm sonrasını içerdiğinden; kapitalizm ötesini kurgulayan her hamle yeni bir uygarlık hedefinde yeni bir Doğu-Batı sentezini içerecektir. Özetle kriz, küresel krizden çıkış da küresel olacak!