COVİD-19 küresel salgını döneminde hazırlanan bazı raporlar, çocukların okul terk riskinin arttığının üzerinde durmuştu. Bu risk; uzaktan ve hibrit eğitim için olanakları sınırlı olan ve artan yoksulluktan etkilenen gruplardaki çocuklar için çok daha fazla geçerliydi.
Derin Yoksulluk Ağı’nın İstanbul’da derin yoksulluk yaşayan hanelerle yapılan anket çalışmasında, salgın öncesinde okula giden çocukların yüzde 11,3’ünün yeni dönemde okula devam etmeyeceği tahmin edilmişti. TÜSİAD-Eğitim Reformu Girişimi (ERG) işbirliğinde hazırlanan raporda da benzer tahminler yer almıştı. Mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarının, mülteci çocukların, özel eğitim ihtiyacı olan çocukların, salgın sürecinde ebeveynleri işlerini ve gelirlerini kaybetmiş çocukların ve sosyal çevresinden baskı görebilecek, özellikle ergenlik çağındaki kız çocuklarının okul terki açısından daha fazla riskli olduğuna işaret edilmişti.
Ne yazık ki bu tahminler doğru çıktı. MEB istatistiklerine göre; 2019-2020 eğitim öğretim yılında beş yaş grubunda yüzde 71,22 olan okul öncesindeki net okullaşma oranı, 2020-2021 eğitim öğretim yılında yüzde 56,89’a geriledi. Benzer bir gerileme ilkokul kademesinde de yaşandı.
2019-2020 eğitim öğretim yılında ilkokul kademesinde yüzde 93,62 olan net okullaşma oranı 2020-2021 eğitim öğretim yılında yüzde 93,23 ile ifade edildi. Kız çocuklarının okullaşma oranı daha da düştü. İlkokulda kız çocuklarının okullaşma oranı 93,49’dan yüzde 93,11’e düşerken, oğlan çocuklarında ise yüzde 93,74’ten yüzde 93,34’e geriledi. Ortaokuldaki okullaşma oranlarında da dramatik bir düşüş görüldü.
ERG şimdi de; Türkiye’de 15 milyondan fazla insanı doğrudan etkileyen, 2,7 milyon insanın hala yerinden edilmiş durumda olduğu, yıkılan veya zarar gören yüz binlerce evin yeniden inşasının yıllar alacağı 6 Şubat depremlerinin ilk gününden itibaren izleme yapıyor. Bu izlemenin sonunda birkaç gün önce bir bilgi notu yayımladı. Aralıklarda yayımlanacak bilgi notlarının ilkinde, deprem bölgesinde ve göç edilen illerde eğitim açısından mevcut durum ve ihtiyaçlar değerlendiriliyor.
Hazırlanan bilgi notuna göre; depremden en çok etkilenen 10 ilde yükseköğretim öncesi kademelerde, 2021-22 öğretim yılı istatistiklerine göre toplam 12 bin 550 okul, 3 milyon 972 bin 75 öğrenci ve 209 bin 719 öğretmen bulunuyordu. Bu bölgelerde bulunan mülteci öğrenci sayısı ise 358 bin 376’ydı.
ERG öncelikle bölgede 2021-22 öğretim yılı verilerine göre, 5-17 yaş grubunda yaklaşık 203 bin 483 çocuğun eğitim dışında olduğu ancak depremin ardından okulla bağı zayıflayan çok daha fazla çocuğun olması nedeniyle bu sayının artma olasılığına dikkat çekiyor. Ayrıca; afetlerin eğitim hakkının ihlaline yol açabildiği ve nitelikli eğitim hakkına erişimdeki engeller nedeniyle çocukların ihmal, istismar ve şiddet riskleriyle karşı karşıya olabileceğini de vurguluyor.
Bilgi notunda; deprem bölgesindeki tüm okul binalarının hasar tespit çalışmalarının MEB ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı işbirliğiyle yapıldığı belirtilirken, 13 Şubat tarihli bir açıklama ile; bölgede Bakanlığın 20 bin 868 binasının bulunduğunun, bunlardan 24’ünün yıkıldığının ve 83’ünün ağır hasarlı olduğunun paylaşıldığı da ekleniyor. Bakanlıklar tarafından okul hasar tespit raporlarının Şubat ayının sonuna kadar hazırlanacağı ve bu raporlar alınmadan eğitimin başlatılmayacağı belirtilmişse de eğitim kurumlarının hasar tespit çalışmalarına ilişkin kamuoyuyla henüz bir raporun paylaşılmadığı da bilgi notunda yer alıyor.
Bilgi notunda yer alan bir başka dikkat çekici bilgi ise Jeoloji Mühendisleri Odası’na (JMO) göre Türkiye’de fay hatlarının yüksek risk alanı içinde 4 bin 159 okulun bulunması. Bilgi notunda, JMO’nun, MEB’in bu okulları aciliyet bakımından sıralayıp gözden geçirmesini, sakıncalı alanlar üzerine inşa edilmiş ya da zayıf okul binalarını güvenli alanlara taşımasını ve ülkedeki tüm okul binalarının deprem performans analizlerini yaparak sonuçların kamuoyuyla paylaşılmasını önerdiği de belirtiliyor.
18 Şubat tarihinde deprem bölgesi dışındaki 71 ilde riskli okullar tahliye edilmeye başlanmış durumda. İstanbul Valiliği İstanbul’da 93 riskli okul bulunduğunu açıkladı, bu okullara kayıtlı öğrencilerin depreme güvenli okullara nakledilerek eğitim-öğretim görmeye devam edeceklerini ve ihtiyaç hâlinde taşımalı eğitim kapsamına alınacaklarını paylaşmış. Bilgi notunda 6 Mart 2023 itibarıyla İzmir, Manisa, Muğla, Tekirdağ, Kayseri, Aksaray, Hakkari, Mersin, Bursa ve Mardin’de bazı okulların tahliye edildiği bilgisine ulaşılmış.
Deprem bölgesinde bulunan, yakınlarını, evlerini kaybeden öğretmenler için de bilgi notunda, özellikle öğretmenler arası dayanışma ve bu dayanışmanın sürekliliğine değiniliyor. Dayanışma içinde olan öğretmen topluluklarının kolaylaştırıcı mekanizmalar yoluyla desteklenmesi gerektiği söyleniyor.
ERG tıpkı COVİD-19 pandemisinde olduğu gibi, özel önlem gerektiren, eğitimden kopma riski olan gruplar arasında okulöncesi çağındaki, mülteci, özel eğitim ihtiyacı olan, köy okullarında okuyan çocuklar ve kız çocuklarının yer aldığını vurguluyor. Çocukları kırılganlaştıran, yoksulluk, engellilik gibi kesişimsel durumların oluşturduğu risklerin kız çocukları için çok daha arttığını belirtiyor ve kız çocukların okula dönüşlerine öncelik verilmesinin önemini belirtiyor.
ERG tarafından hazırlanan bilgi sözü edilen risklerin ve sonuçlarının önlem alınmazsa gerçek olacağı ne yazık ki çok açık. Kamu idaresinin COVİD-19’da yaşanılanlardan öğrenmediği de… Ancak bilgi notunda açık olan bir tespit daha var ki, bıkmadan usanmadan dile getirmeyi ve bu yönde çabalamayı hepimiz için zorunlu kılıyor:
“Deprem bir kez daha güçlü, çocuk hakları temelli, hem ulusal hem bölgesel hem de yerel ölçekte çocuk koruma politikası ihtiyacını ortaya koydu. Gerek geçmiş deneyimler gerek uluslararası ve ulusal alanyazın afetler sırasında ve sonrasında çocukların çeşitli risklere, ihmal ve istismara daha açık olduğuna işaret ediyor. Deprem bölgelerinde toplu yaşamın yoğun olduğu yerlerde, çocuk istismarına yönelik kontrol takip mekanizmaları yaratılmalı, risklere ortam yaratabilecek koşulları giderecek tedbirler alınmalıdır. Afetler sonrasında çocukların karşılaşabileceği riskler arasında yer alan en kötü biçimleriyle çocuk işçiliğinin bölgede deprem öncesinde de önemli bir sorun alanı olduğu göz önünde bulundurulmalıdır”.
*ERG’nin bilgi notu için: <https://www.egitimreformugirisimi.org/wp-content/uploads/2023/03/6Subat2023TarihliKahramanmarasMerkezliDepremlerinEgitimeEtkileri_BilgiNotu_1.pdf>