COP28’de 100 ülke, yenilenebilir enerji kullanımını 2030 itibarıyla üç katına çıkarmayı taahhüt ederken, aynı ülkeler nükleer enerjiyi 3 katına çıkarmak için deklarasyon imzaladı
Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai kentinde düzenlenen COP28’de iklim krizinden en çok etkilenen dezavantajlı ülkeler için kayıp-hasar fonunun 2030 yılına kadar 100 milyar dolarda anlaşma sağlanırken, oluşturulan Kayıp Zarar Fonu’na ülkelerin taahhüdü yüzde 1’e bile ulaşmadı ve taahhüt 600 milyon dolarda kaldı. 100 ülke, yenilenebilir enerji kullanımını 2030 itibarıyla üç katına çıkarmayı taahhüt ederken, 2050’de net sıfır emisyon hedefine ulaşılması ve küresel sıcaklık artışının 1,5 dereceyle sınırlandırılması için nükleer enerjinin kilit rol oynadığını iddiasıyla, ‘Nükleer Enerjiyi Üç Katına Çıkarma Deklarasyonu’nu imzalaması dikkat çekti.
Nükleer lobi kendine alan açtı
Çernobil ve Fukuşima nükleer santrallerinde yaşanan patlamaların yarattığı radyoaktif zehirlenme ve ölümler sonucunda nükleer sermaye kan kaybına uğrarken, yeni siparişler alamamaya başladı. Birçok ülke nükleerden çekilme kararlarını açıklarken, Türkiye gibi bazı ülkeler ise bu dönemde bazı grift ilişkiler içinde nükleer santral kurma hevesine girdi. Diğer yandan küçük nükleer reaktörler güvenilir ve düşük maliyetli bir çözüm olarak tartışmaya açıldı. Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) tarafından hazırlanan değerlendirme raporu ile ‘temiz enerji’ sınıfına alınması yönünde adımlar büyürken, COP28’de nükleer sermaye kendisine alan açmayı başardı.
Sürdürülebilir kalkınma
Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Konseyi’nin (UNECE) 2021 yılı Eylül ayında yayımladığı teknoloji özet raporunda ise nükleer enerjinin Paris Anlaşması ve 2030 ‘Sürdürülebilir Kalkınma’ hedeflerinin gerekliliklerinin yerine getirilmesine yardımcı olabileceği iddia edildi. Nükleerin, küresel enerji sisteminin ve enerji yoğun endüstrilerin karbondan arındırılmasında diğer sürdürülebilir düşük karbonlu veya sıfır karbon teknolojilerinin kullanılmasının yanında daha geniş bir yelpazenin parçası olarak görülebileceği belirtiliyordu.
Nükleer kurtarıcı oldu
UNECE raporunda, nükleer santrallerin kapatılması kararlarının iklim değişikliğinin azaltılmasına yönelik yürütülen çabalar için gerilemeyi temsil ettiği yer aldı. Nükleer enerjinin, UNECE bölgesindeki 11 ülkede (Belçika, Bulgaristan, Çekya, Finlandiya, Fransa, Macaristan, Slovakya, Slovenya, İsveç, İsviçre ve Ukrayna) elektrik üretiminin yüzde 30’dan fazlasını sağlayan enerji sistemi olduğu, Belçika 2025’te, Almanya ise 2023’te nükleer enerjiyi aşamalı olarak devre dışı bırakma kararı dışında tüm ülkelerin nükleer enerjiyi kurtarıcı gördüğü raporda vurgulanıyordu.
Nükleer sermaye lobisi
Şu anda tüm dünyada çalışan 444 nükleer enerji santrali var. Bu santrallere ek olarak Türkiye, Çin, Fransa, Japonya, İngiltere ve Finlandiya’nın da bulunduğu 19 ülkede 50 reaktör ise inşa halinde bulunuyor. Fosil yakıtlarla aynı derecede kirletici ve çok daha tehlikeli olan nükleer enerjiye geçmenin iklimle mücadele çözümü olamayacağı, sadece Çernobil ve Fukuşima’da yaşanan felaketlerden anlamak mümkün. AB’nin Almanya ile birlikte etkili ülkesi olan Fransa’nın nükleer enerji şirketleri dünyanın en güçlü şirketleri. AB’nin nükleer enerji taslağında nükleer santraller için radyoaktif atıkların, ‘çevreye zarar vermeyen ve atıklarını güvenli biçimde tasfiye edebilecek santraller’ vurgusunda bulunulmuştu.
COP’lar nükleerin Truva atı mı?
Nükleer Karşıtı Platform (NKP), Türkiye’nin Paris iklim anlaşmasının imzalandığı esnada nükleer atıkların ithalinin önünü açan ek maddelere yönelik olarak, “Paris İklim Anlaşması nükleer enerjinin Truva atı mı!” diye bir soru sormuştu. AB’nin güvenli tasfiye vurgusu atıkların AB topraklarından ihraç edileceğinin açık göstergesiyken, Türkiye başta olmak üzere birçok ülkenin de bu atıkları almaya hazır olması büyük bir kirlilik sürecinin işletilmek istendiğini gösteriyordu. Nükleer reaktörler tarafından üretilen atık, yüzbinlerce yıl boyunca radyoaktif kalmaktadır. Bugüne kadar radyoaktif atıklar için uzun vadeli depolama çözümleri ise bulunamamıştır.
Nükleer gerçeği: Zaporijya
COP28’de nükleer santral sayısının 3’e katlanma kararı alındığı gün, Ukrayna nükleer felaketin eşiğinden döndü. Ukrayna’da bulunan Zaporijya Nükleer Santrali’nde elektrik kesintisinin yaşanması olası felaketin habercisiydi. Rusya’da yapılan açıklamada, santralin dizel jeneratörlerini kullanmak zorunda kalındığı belirtildi. Ukrayna ise Zaporijya Nükleer Santrali’ni elektrik ağına bağlayan iki hattın cumartesi günü kesildiğini ve bunun da bir kaza riski yarattığını açıkladı.
Nükleer felaket kapıda
Ukrayna’nın atom enerjisi operatörü cumartesi günü yaptığı açıklamada, “Gücün tamamen kesilmesi nedeniyle nükleer santral kendi ihtiyaçlarını 20 dizel jeneratör ile sağlamaya başladı” dedi. Cumhuriyet’te yayınlanan AFP haberinde, yapılan açıklamada santralin “Nükleer ve radyoaktif kazanın eşiğine geldiği” ancak Ukraynalı uzmanların kısa süre içinde dışarıdan santrale tekrar güç sağlamayı başardığı belirtildi. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), Cumartesi günkü olayla birlikte savaşın başından bu yana 8. defa santrale dışarıdan gelen elektriğin kesildiğini ifade etti. Avrupa’nın en büyüğü olan nükleer santral, geçen sene Rusya tarafından ele geçirilmesinden bu yana çatışmaların merkezinde yer almıştı. İki taraf da birbirini sıklıkla santrali riske atmakla suçlarken, nükleer felaket kapıda bekliyor.
EKOLOJİ SERVİSİ