Avrupa’nın çöplüğüne dönen Türkiye’de plastik atıkların geri dönüştürülme gerekçesiyle ithal edildiği belirtilmesine karşın bu çöplerin enerji üretmek amacıyla ya da çimento fabrikalarında yakılıyor ve yüksek miktarda dioksin ve furan gibi zehirler ortaya çıkıyor.
Adana’ya gelen İngiliz Gazetesi Daily Mirror ekibi, 13 Temmuz’da yayınladığı haberde İngiltere’den 2020’de 210 bin ton, 2022’nin ilk üç ayında ise 150 bin 666 tondan fazla plastik atığın Türkiye’ye gönderildiğini yazdı. Bloomberg için çalışan gazeteci Kit Chellel de mart ayı sonunda Londra’daki plastik çöp poşetinin içine GPS yerleştirerek çöpün 3 bin 200 kilometre yol yaptıktan sonra Adana’ya geldiğini tespit etti. Adana’nın İngiltere’nin çöplüğüne dönüştüğü tartışmaları devam ederken bu kez de İsrail ve Kanada’nın da çöplerinin Adana’ya geldiği ortaya çıktı.
İsrail ve Kanada çöpleri!
Adana’daki çöp ithalatını yakından takip eden Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Su Ürünleri Temel Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, son durumu halktv’den Eda Narin’e yorumladı. Gündoğdu, Adana Tabip Odası Başkanı Selahattin Menteş ile Şakirpaşa Havaalanı arkasında bulunan bir alana yaptıkları incelemede İsrail ve Kanada orijinli çok sayıda plastik ambalaj çöpünün sulama kanalı etrafına döküldüğünü gördüklerini söyledi. Avrupa’dan gelen çöplerin hâlâ mevcut olduğunu belirten Gündoğdu, daha önce dökülen çöplerin ise kamuoyu baskısı nedeniyle Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından ‘hiçbir önlem alınmadan ve gelişigüzel’ temizlendiğini ifade etti.
Algı oluşturuluyor!
Gündoğdu, belediye tarafından analiz yapıldığının söylendiğini ancak ne bakanlığın ne de belediye çevre müdürlüğünün yaptığı analizler çöp yakılması sonucu ortaya çıkan zehirli kimyasallarla ilgili olmadığını belirtti. Gündoğdu, “Bu iş, özellikle çöp endüstrisi tarafından bir hammadde transferiymiş gibi lanse edilip sanki memlekette hammadde eksikliği varmış, bu hammadde eksikliğini gidermek için böyle bir işe girişilmiş gibi bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Ancak işin aslı öyle değil. Türkiye zaten hammadde ithal eden bir ülke. Çöp olsa da olmasa da plastik üretmek için mutlaka hammadde ithal etmek zorunda. Sıfır plastik hammaddeden bahsediyoruz. 800-900 milyon ton plastik hammadde ithalatının olduğu bir ülkede 700-800 bin ton sanki toplam üretimin önemli bir kısmını karşılıyormuş gibi ‘bu yasaklanırsa ekonomi batar, bütün yatırımlar çöpe gider’ gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor” dedi.
Endüstri manipüle ediyor
Mayıs ayında hükümetin saflık oranının yüzde 90 olmasını öngören düzenlemesinde endüstri baskısıyla geri adım atıldığını hatırlatan Gündoğdu, “Endüstri bunu karşılamayacağını bildiği için onu da maniple edip yüzde 99 geri dönüştürülebilirlik gibi anlamı ve karşılığı olmayan bir şeye dönüştürdüler. Dolayısıyla yüzde 99 geri dönüştürülebilir olduğu beyanı onun ithal edilmesi için yeterli kabul ediliyor. Bu beyanın dayanağı hammadde ya da gelen çöp üzerindeki işarete dayalı olarak veriliyor” diye konuştu.
‘Yasaklanması lazım’
Gündoğdu, “Çöplerin bir kısmı yakılıyor, gömülüyor. Kontrolü mümkün olmayan bir iş olduğu için bunun tümden yasaklanması lazım. Biz yaklaşık 30 milyon ton belediye çöpü üretiyoruz. Bunun da yaklaşık 5 milyon tonu plastik. Biz bunları toplayamıyoruz. Bunları bile toplayamıyorken gidip başka ülkenin çöpünü getirip burada hammadde diye ithal etmek akla mantığa uygun değil. Yasaklanması lazım. Çünkü bu bir halk sağlığı problemi” olduğunu söyledi.