Türkiye’nin dört bir yanında ortaya çıkan çöp ve tehlikeli atık yakma tesislerinden birisi de Bursa’da yapılmak isteniyor. Bursalıların karşı olduğu yakma tesisi için belediyenin ‘hiçbir kirlilik yaratmıyor’ iddiasına sarılması dikkat çekici
Yusuf Gürsucu
Bursa’nın Nilüfer ilçesi Kuruçeşme mevkiinde etrafının maden ocaklarıyla çevrili olmasını gerekçe gösteren Bursa Büyükşehir Belediyesi, ormanlık alanın içine inşa etmek istediği Batı Bölgesi Katı Atık Entegre Tesisinde, Bursa’nın ve diğer kentlerden hatta diğer ülkelerden getirilecek her türlü atığı yakmaya hazırlanıyor. Çevreye hiçbir zararı olmayacağı iddia edilen tesiste atık ısıyla seraların kurulacağı belirtilerek, çevre köylülerin desteğini almaya çalışıyor. Diğer yandan Nilüfer Kent Konseyi ve bölge halkı tesise tepki gösterdikleri bir basın açıklaması yaptı. Ayrıca toplantıya Bursa Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Fevzi Çakmak, Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Vedat Sezer, Uludağ Üniversitesi Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy ve DOĞADER eski başkanı Murat Demir’le 2 mahalle muhtarı katılarak yurttaşlara bilgilendirmeler yapıldı.
Halk tesise karşı
Yapılması planlanan tesislerde kentin çöpünün burada toplanması düşünülürken, elde edilen atıklardan geri dönüşüm ile elektrik üretilmesi hedefleniyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin bu tesisi hayata geçirdiği zaman, Hamitler’de bulunan çöplüğü de kapatacağı belirtiliyor. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın göreve geldiğinde kendisiyle bu konuyu görüşmeye gittiklerini söyleyen DOĞADER eski başkanı Murat Demir, Aktaş’ın bu projeyi yanlış bulduğunu hatırlattı. Burada tesisin yapılmaması için bir platform oluşturulması gerektiğini belirten Demir, halkın birlikte hareket etmemesi durumunda tesisin bölgeye yapılabileceğini vurguladı.
Gerçekler örtülemez!
Odaların ve CHP’li belediye görevlilerinin tesise değil yerine karşı olduklarını belirtmeleri ve bunu dayandırdıkları noktanın ise ‘Avrupa’da da var’ gibi beyanlarda bulunmaları dikkat çekiciydi. Avrupa’nın örnek alınma gayreti ve Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin bu bağlamda Avrupa’da 570 adet yakma tesisi var savunusu gerçekleri örtmeye yetmiyor. Bunun yanında Avrupa’da yakma tesislerine karşı ciddi tepkilerin oluşması ise giderek yakma tesislerinden uzaklaşmaya başladıkları ve bu tesislerin Türkiye gibi ağır sermaye tahakkümünde bulunan çevre ülkelere taşınmaya başlandı. Türkiye’de ve birçok ülkede çöp yakma sadece adı geçen bu tesislerde yapılmıyor. Çimento fabrikaları yıllardır kullanılmış araba lastiği ve her türden plastik dâhil olmak üzere ağırmetal yüklü sanayi çamurlarını yakmaya devam ediyor.
AB dahil birçok ülke vazgeçiyor
Atıkların enerjiye dönüştürülmesinin savunucuları, sözde başarılı örnek olarak Avrupa’yı gösteriyor. Ancak 20 yıl boyunca yakmayı tercih ettikten sonra Avrupa, bu tesislerin yarattığı kirlilik ve buna karşı ortaya çıkan tepkiler, karbon emisyonlarına olan katkısı gibi nedenlerden dolayı atık yakma işleminden hızla uzaklaşıyor. Geçtiğimiz Ağustos ayında İskoç Çevre Koruma Ajansı, büyük bir yangının ardından Dumfries’teki atıktan enerjiye dönüştürme fırınının işletme lisansını, iptal etti. Yıllardır Avrupa ülkeleri, yeni teknolojinin kirliliği en aza indirdiğini ve enerji üretimini artırdığını iddia ederek, “atıktan enerjiye” başlığı ile yakma tesisleri inşa etti. Ancak tesislerin çevreye yaydığı kirlilik ve CO2 emisyonlarını yükseltmesi nedeniyle AB artık bu çöp yakma tesislerine verdiği desteği geri çekiyor.
Döngüsel ekonomi yok ediliyor
AB, büyük Avrupalı finans kuruluşlarını mali destek kapsamı dışında bırakarak Atıktan Enerjiye Dönüştürücü (WTE) yakma işleminden uzaklaşıyor. 2050 yılına kadar karbon nötrlüğe ulaşmak ve 2030 yılına kadar toplam atığı yarıya indirmek gibi iddialı hedefler belirledikten sonra atık yakma tesisleri gündemde ağırlıklı yer almaya başladı. Ayrıca döngüsel ekonomiye geçişi desteklemek yerine yakma tesisleri buna büyük zarar veriyor. Atıkların ayrıştırılıp işlendiği geri dönüşüm merkezlerinin 36 iş kolu yarattığını ve yeniden kullanım faaliyetlerinin ise 296 iş alanı yarattığı belirtilerek yakma tesislerinin döngüsel ekonomiye büyük zarar verdiği belirtiliyor.
Az enerji, çok kirlilik
Danimarka, 2030 yılına kadar iklim açısından nötr atık sektörünü hedefledikleri belirtilirken, İklim Bakanı Dan Jørgensen, “Atık sektöründe son derece yeşil bir geçiş başlatıyoruz. 15 yıldır atık yakma sorununu çözemedik. Boş çöp yakma fırınlarını doldurup iklime zarar verecek şekilde yakmak için yurt dışından plastik atık ithalatına son vermenin zamanı geldi. Bu anlaşmayla geri dönüşümü artırıyor, yanmayı azaltıyor, iklimde önemli bir fark yaratıyoruz” açıklamalarında bulundu. Britanya’da ise çöp yakma planlarının durdurulması çağrısında bulunulurken, Londra konseyleri Edmonton çöp yakma fırını için oylamaya hazırlanıyor. Hazırlanan raporda, parçacıkların sağlık açısından tehlikeli olduğu sonucu yer alıyor (Aralık 2021). Diğer yandan Dünya Enerji Konseyi, kilogram başına atığın, kömürün enerjisinin yarısından azını, doğalgazın enerjisinin üçte birinden azını ürettiğini ve çok daha fazla kirlilik ürettiğini tespit eden raporları yayınladı.
Tesisler her yeri zehirliyor
Yakma fırınlarından çıkan toksinler arasında kansere, sinir hasarına ve doğum kusurlarına neden olabilen dioksinler, cıva ve kadmiyum bulunur. Bir çöp yakma fırınının rüzgâr yönünde yaşayan herkes bu tehlikeli kimyasalları soluma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Toksinler aynı zamanda çiftlik hayvanları tarafından yenilirken, toprağa da düşmekte ve besin zincirimize girerek nehirlere, limanlara ve kıyı sularına karışmaktadır. Belediyeler ve yakma şirketleri yakma fırını taban külünün (IBA) yol yapımı ve inşaat da dâhil olmak üzere birçok kullanımından bahsediyorlar. Ancak araştırmacılar, IBA’nın ağır metalleri çevreye sızdırdığını belirtiyorlar. Çok sayıda araştırma, ağır metallerin IBA’dan salınarak çevreye yayıldığını gösteriyor. Ağır metaller düşük konsantrasyonlarda bile oldukça toksik olduğundan bu durum özel bir tehdit oluştururken, yakma işlemini savunmak sermaye yararından başkaca bir yarar üretmiyor.
Her şey sermaye için
Europol, yasa dışı atık ticareti yapan büyük bir kayıt dışı ekonominin varlığına dikkat çekerken Türkiye’de bunun örnekleri çokça görülürken, bu sorun özellikle 2018’den bu yana büyüdü. 2018’e kadar tüm gezegenin çöplük alanı olan Çin, atık ithalatını yasaklamasıyla atık yakma tesisleri Avrupa’da boy göstermeye başladı. Romanya’da Teodor Nita isimli savcıya bir siyasetçinin atık kaçakçılarına karşı neden ciddi bir baskı uygulanmadığını sorduğunda aldığı yanıt dikkat çekiciydi. Savcı Nita’nın, “Bunu yapamayız çünkü bu çimento üreticilerini kızdıracak ve onların güçlü bir lobisi var” sözleri yaşanan sürecin özetini ortaya koymuştu. Fransa’da, Ocak 2023’te Nice’te Veolia’ya ait bir belediye atık tesisinin radyoaktif atıkları yaktığı ortaya çıkarıldı.
Bir aktivist öldürüldü
Yunanistan’daki Pelion Dağı’nın eteklerindeki bir liman kenti olan Volos’ta Lafarge/Holcim tarafından işletilen ve her yıl yakıt olarak 185.000 ton atık kullanan yüz yıllık bir çimento fabrikasının kapatılması için çevre aktivistleri eylemler düzenliyor. Liman kenti Volos’ta özellikle kadınlar arasında dört kat daha fazla felç yaşanması ve ulusal ortalamanın 2,5 kat daha fazla karaciğer kanseri vakası yaşanmasına rağmen, yetkililer yıllardır kirlilik sorununu görmekten imtina etti. Araştırmalar, partikül kirliliğinin yüksek olduğu zamanlarda hastaneye başvurularda çok yüksek artışlar olduğunu gösterdi. Volos şehir hastanesinin eski müdürü kardiyolog Matthaios Dramitinos’un, “Hepimizi deli gibi göstermeye çalışıyorlardı” sözleri ise dikkat çekiciydi. Bir aktivistin öldürülmesiyle sonuçlanan üç büyük protestodan sonra, şirket kirlilik verilerini çevrimiçi yayınlamayı kabul etti. Ancak cıvanın çimento fabrikalarında en önemli kirlilik kaynağı olmasına rağmen, cıva veya diğer ağır metaller hakkında bilgiler verilerde yer almadı.
Yakılan atık zehire dönüşüyor
Alman Çevre Yardımı kuruluşunda dönüşüm ekonomisi uzmanı olarak çalışan Thomas Fischer, “Çöplerin yakılması temiz ve atıksız bir yöntemmiş gibi yansıtılıyor, ancak bu kesinlikle doğru değil” diyor. Fischer, atığın da atığının var olduğunu ve bu atıkların yüksek derecede zehirli atık olarak karşımıza çıktığını belirtiyor. Fischer, yakma işlemi sırasında dioksin ve furan gibi direkt kanserojen maddelerin yanı sıra zehirli kül ve tozun ortaya çıktığını söylüyor. Almanya Çevre ve Doğayı Koruma Birliği tarafından sunulan verilere göre, çöpler yakıldıktan sonra ortaya çıkan maddeler kanser, solunum yolu hastalıkları ve doğuştan sakatlıklara neden oluyor.
Yakma işlemi zehirliyor
Atık yakma tesislerinde yakılan her 3 ton atıktan yaklaşık 1 ton kül oluşuyor. Bu tesislerden havaya karışan ağır metal ve KOK’lardan (Kalıcı Organik Kirletici) yüzlerce kat daha fazlası uçan küllerle çevreye yayılıyor. Ne kadar önlem alınırsa alınsın, kül boşaltım alanlarındaki küllerin rüzgârla birlikte çevreye yayılması engellenemiyor. Kül toplama alanlarının su geçirmez olduğu iddia edilen zemini göreceli bir koruma sağlıyor. İçeriğindeki zehirli atıklar zamanla çok daha zehirli farklı bileşiklere dönüşüyor. Sızıntı yeraltı sularını kirletiyor. Suyun doğal çevrimi, kirliliği her alana yayıyor. Besinler kirlenirken ortaya çıkan kirlilik sonunda insan dâhil her canlıya ulaşıyor.