Kime oy vereceğimize karar veriyoruz. İyice keyfini çıkarın bunun çünkü elimize böyle fazla fırsat geçmiyor bu karikatür demokraside ve biraz da biz gülelim köşesi yani…
Geçen hafta taleplerimizden biri ‘Bedava Toplu Ulaşım’dı. Ekolojik demokrasi ilkelerinden biri olarak istiyorduk bunu. İkincisi ‘Çok Dilli Belediye’ olmalı. (Ya da hangisini önceye koyarsanız.) HDP seçime katılmadığı yerlerde, bu ilkeleri hangi aday yerine getireceği sözü verirse, ona oy vermeye çağıracaklarını söylemelidir.
Hemen aklıma CHP’den Beyoğlu belediye başkanı adayı olarak gösterilen, ÖDP genel başkanlarından Alper Taş geliyor mesela. Alper Taş kendisinin de ana dili dahil, birçok anadilin, tabii ki Kürtçe’nin, artık Beyoğlu’nda mutlaka olması gereken Arapça’nın, Türkiye’nin en çok yabancı uyruklu insanın yaşadığı bir bölgelerden biri olarak İngilizce’nin yani hangi dili kullanan insanlar orada yaşıyorsa, onların dilinde de bir belediyecilik yapma sözü verecektir, herhalde. Kendisi sosyalist ve devrimci bir başkan adayı olduğunu söyleyen bir aday, bundan niye kaçınsın. Değil mi?
Bu sadece Alper Taş’a ya da Beyoğlu’na ilişkin değildir. Özellikle bölgede daha da geçerlidir. HDP seçime katılmış olsa da yine bu temel ilkeler, kendisinin iddialı oldukları yerlerde Saadet Partisi adaylarını ‘çok dilli belediyecilik’ sözü verdirmeye zorlamaz mı? Hatta bu sözü veren adaylar karşısında, AKP adaylarını da bunu dile getirmeye zorlamaz mı ya da bir karın ağrısı olarak boğazına boğazına, şöyle derinden bir sancı olarak yerleşmez mi ?
Her şey bir yana, bu temel hak daha da meşrulaşmaz mı?
Artık herhalde, sanırım, umarım adaylar üzerinden tartışmalar bitmişse, bu kime destek olacağız ilkeleri -ama kesinlikle çok ve uzun olmamalı- açıklanmak zorundadır. Zaten kapı arkalarında, gizli ve imalı ‘demokrasi’ biçimi yerine, herkese açık politika, bir başka dünyanın işaretlerinden olmalıdır.
-Barış görüşmeleri sırasında, Meksika hükümeti tartışılan her maddeyi komünlere soran Zapatistaları, ‘görüşmeyi uzatıyorlar’ diye eleştirirken, Zapatistalar ‘biz herşeyi açıkça yürütüyoruz ve bizim sizin gibi bankalarımız, mesai saatlerimiz yok, Maya saatimiz var. Biz hiçbir şeyi, komünlere sormadan yapamayız’ diyordu.-
Bu iktidar olunmasa da, olunamasa da iktidarı sürüklemekten başka bir şey değildir. Eh tabii gücünüz nereye kadar yeterse ve zaten, gerçekten muhalefet olmak da bu demektir. İktidarı etkileyemeyen, kendisine muhalefet diyebilir mi?
Başkasını bilmiyorum ben, kendi ilkelerimi açıklıyorum. 1- Bedava Toplu Ulaşım, 2- Çok Dilli belediyecilik ve üçüncüsü haftaya…