14 yaşındaydı George Stinney. Yani henüz yaşamış bile sayılmazdı. 2 saatte bitirdiler o başlamamış ömrünü ve sonra aklamak için 70 yıl beklediler
Arif Mostarlı
16 Haziran 1944 akşamında hücresinden alıp infaz odasına getirdiler onu. Koltuğunun altında İncil vardı. Elektrikli sandalyeye oturttular ve bağlamak istediler ama olmadı. Sandalye yetişkinler için tasarlanmıştı. Oysa o, George Stinney Jr. Henüz 14 yaşındaydı. İncil’i sandalyeye koyup üstüne oturttular, böylece boyu biraz yükselmişti. Bir başka terslik daha çıktı sonra. Yüzüne takılan maske de o yaştaki bir çocuk için çok büyüktü ve 2 bin 400 volt elektrik verildiğinde yüzünden kayıp düştü. İnfazı izleyen tanıklardan bazıları, gözyaşlarıyla kaplı yüzünü gördüklerinde düşüp bayıldılar. İşlem devam etti ama. İki defa daha elektrik verildi vücuduna ve sonunda her şey bitti. Adalet yerini bulmuş, Stinney ölmüştü…
Amerika Birleşik Devletleri tarihinde elektrikli sandalye ile idam edilen en genç insan oydu. Çocuktu, siyahtı ve yoksuldu…
Beyaz çocuklar öldürülmüşse…
Tipik bir ‘Güney’ hikâyesiydi onun başına gelen. George Stinney Jr, babası George, annesi Aime (1907-1989), ağabeyi John (17), kardeşleri Charles (12), Katherine (10) ve Aime (7) birlikte Güney Carolina’nın Alcolu kasabasında yaşıyordu. Baba, kereste fabrikası işçisiydi. Alcolu, beyaz ve siyah mahallelerin demiryolu raylarıyla ayrıldığı küçük bir işçi sınıfı bir kasabasıydı.
Her şey, 24 Mart 1944 günü başladı. 11 yaşındaki Betty June Binnicker ve 7 yaşındaki Mary Emma Thames isimli iki beyaz çocuk, siyahların yaşadığı bölgede bisikletle dolaşıp çiçek ararlarken, evlerinin kapısının önünde duran Stinney ve kız kardeşi Aime’ye “maypops” çiçeklerini nerede bulabileceklerini sordular. İki kardeş, bilmediklerini söylediler ve sonra hayat devam etti. Ama iki küçük kız akşam evlerine dönmedi. Bütün kasaba ayağa kalkmıştı, baba Stinney dâhil yüzlerce kişi gece boyunca küçük kızları aradı. Sonunda kızların cansız bedenleri, kafaları ezilmiş halde bir çukurun içinde bulundu. Otopsi raporuna göre ölüm sebebi “orta boy bir balyozla vurulması”ydı.
Potensiyel bir suçlu!
Tam o anda, bir görgü tanığının, çocukları en son Stinney ile konuşurken gördüğünü söylemesi polise yetti. ‘Beyaz bir katil aramak’ kimsenin aklından bile geçmedi. George ve ağabeyi John derhal tutuklandı. John sonradan bırakıldı ama George, yanında hiçbir ebeveyni veya avukat olmadan kilitli bir hücrede iki saat boyunca sorgulandı. Polise göre George cinayetleri itiraf etmişti. Kızlardan birine tecavüz etmek istemiş, daha sonra ikisini de öldürmüştü.
Aile lojmandan atılmış, lanetlenmişti. Dehşet içindeydiler. Duruşmadan önce George ile hiç görüşemediler. Bu arada, George’un, okulda kavgalara karıştığı, insanları tehdit ettiği yolunda tipik kasaba söylentileri de alıp yürüyordu
Mahkeme, yaklaşık iki ay sonra bu koşullarda başladı ve her şey 2 saatte bitti! George’un mahkeme tarafından atanan avukatı Charles Plowden neredeyse hiçbir şey yapmadı. Hiçbir görgü tanığını kürsüye çağırmadı, kanıtların hiçbirine itiraz etmedi. Ortadaki tek kanıt itiraftı ama o da imzalanmış yazılı bir ifade bile değildi; tamamen polislerin sözlü anlatımıydı ve Plowden buna bile itiraz etmedi. Fiziksel kanıt ise hiç yoktu. Mahkeme beyaz izleyicilerle doluydu ve siyahlar alınmamıştı. Jüri de tamamen beyazdı ve tam tamına 10 dakikada karar verip George’u suçlu buldular! Temyiz başvurusu ise hiç yapılmadı. Stinney ailesi ve kilise Vali Olin D. Johnston’a merhamet için başvurdu ama yanıt tabii ki olumsuzdu.
70 yıl sonra
O uğursuz akşama böyle gelindi işte. Beyaz adalet, 14 yaşında bir çocuğun canını alarak kapattı bu dosyayı. Ancak çok sonraları, 2014’te dosya yeniden temyiz edildi. Avukatlar, Stinney’nin kardeşlerinin olay sırasında birlikte olduğunu gösterdiler. Şimdi 80’ini aşmış olan küçük kardeş Amie Ruffner, “Polis suçlayacak birini arıyordu ve benim kardeşimi günah keçisi olarak kullandı. İki küçük kızın öldürüldüğü sırada Stinney’le birlikteydim’’ dedi. Sonuçta, 17 Aralık 2014 tarihinde, çevre mahkemesi Yargıcı Carmen Mullen, Stinney’nin mahkûmiyetini iptal etti. Yargıç Mullen, infazın “acımasız” olduğunu ve Stinney’in haklarının korunmadığını belirterek, “14 yaşındaki bir çocuğun 80 günde yargılanıp idam edilmesini hiç kimse haklı gösteremez” dedi. En önemlisi de iki küçük kızın öldürüldüğü çekiç 19 kilogramdan daha ağırdı, Stinney’in onu kaldırabilmesi, kaldırıp kızlara vurabilmesi bile imkânsızdı. Bunu bile düşünen olmamıştı!
Sonra? Sonra Amerika’da her zaman olanlar oldu işte. Filmler, romanlar… Stephen King’in Yeşil Yol romanının bile bu olaydan esinlendiği söylenir biraz.
Ama sonuç değişmedi. George Stinney geri gelmedi.
Bir çocuğu, onun geleceğini harcadılar o gün. Elektrikli sandalyeye bile küçük gelen gövdesini kömüre çevirip katlettiler. Çünkü siyahtı ve yoksuldu…
Ceza 2 saatte geldi, adalet ise 70 yılda! O da nasıl bir adaletse artık…