Bölge kentlerinden gelerek Türkiye’nin birçok kentinde mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan yurttaşların zorlu yaşam koşullarıyla birlikte yaşadıkları emek sömürüsü de artarak devam ediyor
Ankara’nın Polatlı ilçesinde Ördekgölü Mahallesi’nde bulunan çadır kentte de 120’den fazla mevsimlik tarım işçisi salgının daha da zorlaştırdığı koşullarda çalışmak zorunda kalan işçilerden. Maske, hijyen malzemesi ve gerekli besini alamayan işçiler koşullarından dolayı risk grubunda yer alıyor. Çoğunluğu Urfa’dan gelen tarım işçileri, burada bulundukları tarlada soğan toplarken, ayrıca üç tarlada daha çalışıyor. Kalabalık aile nüfusu ile birlikte çalışmaya gelen işçiler arasında yeni doğan çocukların sayısı da hayli fazla.
Her kesimden var
İşçilerden kimisi kışın memleketlerine dönerken kimisi de Polatlı Merkez’de Ambar işinde çalışıyor. İşçilerin arasında 18 yıldır gelen de var üniversite harçlığını çıkarmak için ilk kez gelen de. Yevmiyesi en fazla 70 liraya gelen soğan işinden kalan paranın kendilerine yetmediğini söyleyen işçiler, rahatsızlandıklarında hastaneye gidemiyor, ilaç vb ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çekiyor. Özellikle kadınlar bu alanda hem işveren hem de ailelerindeki erkekler tarafından iki kez sömürülüyor. Tarlada çalışmanın yanı sıra diğer çocuklara veya hasta ve yaşlı akrabalara bakım sağlamak, yemek pişirmek, çamaşır yıkamak, temizlik gibi ev işlerini de yapmak zorunda kalıyor.
Çadırı şartla verdiler
Tüm bu koşulların yanı sıra geçen hafta Polatlı’da etkili olan kum fırtınası nedeniyle işçilerin koşulları daha da zorlaştı. Soğan tarlalarında çalışan mevsimlik işçilerin kaldıkları 20 çadırdan 10’u rüzgârın etkisiyle yıkıldı. Çadırların yıkılması ile birlikte içindeki erzakların çoğu kullanılamaz hale gelirken kimi eşyalar da rüzgârın etkisi ile uçtu. Fırtınadan sonra koşulları daha da zorlaşan ve maddi hasarları artan işçilere AFAD 70 gün sonra geri alma şartıyla çadır getirdi.
‘Hiç zamanımız yok’
İlk defa bu yıl Ankara’ya çalışmaya geldiğini söyleyen işçilerden Hanım Başıbeyaz daha önce Malatya’ya ve Giresun’a fındık ve çapa işlerine gittiğini belirtiyor. Başıbeyaz, “Ben kendim parayı hiç görmedim. Parayı babam alıyor. 7 kişi ailecek çalışıyoruz. 4 aydır buradayız, bir buçuk ay daha buradayız” diye ifade etti. Ceylanpınar’dan gelen Melek Çetin de 3 yıldır Polatlı’da çalışıyor. Çetin , “Geleceğim için okumak isterdim. Bu hali çekeceğime tabi ki okuyup iş sahibi olmak isterdim” diyen Çetin annesinin hayatını kaybettiğini ve babası ile birlikte 6 kişiye baktığını belirtti. “İşe gidiyoruz işten geliyoruz, yemek falan derken gece yarısını buluyor. Dinlenemiyoruz, kendime ait zamanım olmuyor” diyen Çetin, Kürt işçilere yönelik gelişen ırkçı saldırılardan sonra kendilerini güvende hissetmediklerini dile getirdi.
‘Yaşımızdan fazla yıpranıyoruz’
Yaklaşık 17 senedir Polatlı’da tarlada çalışan Şaha Türe de yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Yazın çadırlara çıkıyoruz, çapa ve soğan sökümü yapıyoruz. Kışında Polatlı’ya gidiyoruz, Ambarlarda çalışıyoruz. Ben bekarken de çalışıyordum. 10 yıllık evliyim. 4 tane kız çocuğum var. Hala da buradayım.” “Kendi yaşıtlarımıza göre daha çok yıpranıyoruz ve daha fazla hastalık çıkıyor bizde” diyen Türe, “Türkiye’nin birçok yerinde çalıştık; Adana, Kırıkhan, Malatya, Giresun gibi çok sayıda yere gittik. Kimisi hor görüyor, kimisi çadırlara geldi mi değişik görüyorlar. Çoğu kişinin yaklaşımı sıcak olmuyor” dedi.
‘2 yaşımdan sonra görmedim’
Çalışma koşullarından şikayetçi olan Sedef Topalan da bu koşulları şu sözlerle ifade etti: “10 yaşından beri burada çalışıyorum, şu an 18 yaşındayım. Çektiğimiz rezillik, anlatılır gibi değil, hayatımızdan memnun değiliz. Hastalandığımızda kendimiz araba tutup hastaneye gidebiliyoruz. Sadece yağmurlu günlerde dinlenebiliyoruz. Şu ana kadar devlet bize hiçbir konuda yardımcı olmadı. 2 yaşımdan beri Polatlı’dayım, hiç memleketime gidemedim, burada büyüdüm diyebilirim.”
Habibe Eren / Ankara-Jinnews