Kriz dönemlerinde çocuklarla çalışmak kolay değildir. Çünkü kriz durumlarında çocukların ihtiyaçları çoğunlukla görünmez olur. Yetişkinler bu krizleri kendi bakış açıları ile çözmeye çalışır ve bunu yaparken de ne yazık ki çocukları odağa almaz. Bu tür süreçlerde çocuk çalışmaları da çoğunlukla sadece “koruma” yaklaşımı ile yürütülür. Oysa, -evet krizler olağanüstü durumlardır ve çocukların korunmaya gereksinimi vardır ama- bu dönemlerde de çocukların katılma, seslerini duyurma, süreçlere müdahil olma hakları ve özgürlükleri de devam eder.
Geçtiğimiz hafta sonu, insan hakları haftası kapsamında Adıyaman’da Adıyaman Barosu, Eğitim Sen, FİSA Çocuk Hakları Merkezi, İnsan Hakları Derneği ve Rengarenk Umutlar Derneği bir panel düzenledi. Bu panelin ilk konuşmacıları çocuklardı. Çocuklar eğitim, barınma, şiddetten korunma haklarına ilişkin yaşadıklarını ve olması gerekenlere ilişkin düşüncelerini paylaştılar. Örneğin bir konuşmacı deprem sonrasında kentten ayrılan öğretmenlerinin yerine gelen yeni öğretmenlerin kendilerine güvenmediğini, bu durumun onları ne kadar da zorladığını anlattı. Bir başka konuşmacı konteyner kentlerin içinde rögar kapaklarının açık bırakılmaması gerektiğinden, çünkü çocukların buralara düşebileceğinden, konteyner kentin çevresine yapılan tellerin onları koruduğundan söz etti. Aynı konuşmacı konteyner kentlerdeki dağıtımların adaletsiz olduğunu da düşünüyordu. Şehirdeki yollarda kanalizasyonlara denk gelen yerlerde asfaltlama yaptıkları için yağmur sularının gidemediğini ve yolların çamurlu ve sulu kaldığını da… Bir başka konuşmacı ise depremin ardından yıkılan sokaklarda özgürce ve güvenli bir şekilde yürüyebilmek istediğini belirtti.
Çocukları gerçekten dinlemenin yetişkinler üzerinde güçlü bir yüzleşme etkisi vardır diye düşünürüm. Yetişkinler çocukları gerçekten duyduğunda, o ana kadar onları hiç önemsememiş, onlara gerçekten soru sormamış olmanın mahcubiyetini de yaşarlar sanki… Bu bir yüzleşmedir aslında. Yetişkinleri hiyerarşik bir akılla daima en üste koyan, çocukların seslerini bastıran, onlar adına konuşmayı olağan sayan kendi pozisyonlarıyla ve elbette çocukların sahip oldukları potansiyelle, kuvvetle karşılaşmalarını sağlayan bir yüzleşme. Bu yüzleşmenin ve belki de mahcubiyetin etkisiyle yetişkinler çoğunlukla çocukların ardından söz alır, bir nevi “günah çıkarırlar”, onlara değindikleri konularla ilgili sözler verirler. Adıyaman’da da konuşmacı çocukları duyan yetişkinlerde yani aslında hepimizde -bir kere daha- benzer bir yüzleşme oldu sanki.
Bu tür yüzleşmeler sadece çocukların yaşamı için değil yetişkinler için de çok kıymetli. Çünkü biliyoruz ki çocukların özgürleştiği, eşitlendiği yerde hepimiz özgürleşeceğiz, eşitleneceğiz. Dolayısıyla bu paneli düzenleyen kurumların akıllarına, emeklerine sağlık.
Çocukların seslerini duyurmayı amaçlayan bu paneli düzenleyen kurumların arasında yer alan Rengarenk Umutlar Derneği uzun yıllardır çocuk hakları alanında çalışan, çocukların yaşadıkları çatışma, göç gibi pek çok kriz durumlarında onların yanında olan, onları yeniden güçlendirici çalışmalar gerçekleştiren bir dernektir. Dernek; Diyarbakır Çocuk Kriz Ağı ile birlikte 6 Şubat depremlerinin ardından, çocukların ve ebeveynlerinin maruz kaldığı zorlu süreçlere karşın ilk günlerden itibaren Adıyaman’da çocuklara yönelik psikososyal destek çalışmaları yürütmeye başladı. Öyle ki onca yıkımın, onca karmaşanın, tozun, toprağın, çamurun arasında “çiçek” gibi görünen bir park inşa etti, çocuklar için güvenli alanlar oluşturdu.
Afet durumlarında akut dönemde çocuklar için hak temelli hızlı müdahale geliştirmek oldukça önemlidir. Ancak bu müdahalenin sadece akut dönemle sınırlı kalmaması ve uzun dönemli planlanarak devam ettirilmesi, çocuklarla ve ebeveynlerle kurulan bağın sürekliliğinin önemi ise psikososyal destek literatüründe ayrıca bilinir. Diyarbakır Çocuk Kriz Ağı içinde yer alan Rengarenk Umutlar Derneği ve Çocuk Çalışmaları Derneği’nde de akut dönemde gerçekleştirdiği psikososyal müdahalenin devamı olarak çalışmalarını Adıyaman’da bir başka alanda yürütmeye devam etti. Ancak 14 Aralık 2023 günü herhangi bir bilgilendirme ya da yazılı tebligat bile yapılmadan, diğer sivil toplum örgütlerinin de bulunduğu alanda yer alan konteynerler kaldırıldı. Kriz dönemlerinde sivil toplum örgütlerinin destekleyici rolünün krizden etkilenen topluluklar için önemi açıkken, Adıyaman’da çocuklar için hak temelli saha çalışması ihtiyacı devam ederken sivil toplum örgütlerine yapılan bu müdahale elbette kabul edilemez. Rengarenk Umutlar Derneği ile Çocuk Çalışmaları Derneği’nin bir an evvel çocuklara yönelik saha çalışmalarına devam etmesi için gerekli koşulların sağlanması çocuk hakları savunucularının da talebi…
Hafta sonu gerçekleştirilen panelde sadece çocuklar değil çocukların haklarını savunanlar da konuştu. Bilgi Üniv. Çocuk Çalışmaları Birimi’nden Gözde Durmuş ve kentte çocuk katılımı üzerine çalışan Şehir Dedektifi ekibinden kent planlamacı Gizem Kıygı çocukların depremden etkilenen illerde gerçekleşen yeniden inşa süreçlerinde yer almalarının lütuf değil Türkiye’nin de tarafı olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre bir yükümlük olduğunu anlattı. Adıyaman’da ve Hatay’daki başlayan yeniden inşa süreci hakkında da bilgi veren bu konuşmalara aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz: