Nihat Hatipoğlu’nun çocuklara yaptığı bu ilk değil… Belki hatırlarsınız, 2019 yılında, yine Ramazan ayında, yine canlı yayın sırasında, 13 yaşındaki bir çocuğun “dinini değiştirmişti!”. Dinin yanı sıra adını da! Çocuğun adı artık “Nihat” olacaktı…Yayın sırasında, her ne kadar “Müslüman olmak için kimseye sormak gerekmediğini” söylese de Hatipoğlu yine de Ermeni olan çocuğun annesinden izin aldıklarını belirtmişti. Ancak çocuğun annesi bunu yalanlamıştı. Ermenistan’da yayın yapan bir kanala bu olaydan haberi olmadığını, çalışırken aniden kendisine haber geldiğini, olayı tam olarak anlayamadığını, oğluna bir arkadaşının “Gel beraber canlı yayında konuşalım, sonra bize hediyeler verirler, onlarla da oturup yemek yeriz” dediğini, oğlunun da bu yüzden gittiğini söylemişti. Sonrasında çocuğun ve annenin konuyla ilgili pek çok zorluk yaşadığı da açığa çıkmıştı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyonu Nihat Hatipoğlu ve ATV kanalı için suç duyurusunda bulunmuştu. Komisyon, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’na yaptığı suç duyurusu dilekçesinde TCK 115/3 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. maddesinin ihlalini suç gerekçesi olarak göstermişti. Milletvekili Garo Paylan da RTÜK’e şikâyet etmişti. Ancak Temmuz ayında milletvekili Hüda Kaya’ya verilen soru önergesi yanıtına göre Nihat Hatipoğlu hakkında açılmış herhangi bir soruşturma bilgisinin ve belgesinin olmadığı belirtilmişti. Yani Hatipoğlu’nun yaptığı istismar soruşturulmamıştı bile…
Birkaç gün önce aynı kanalda, aynı televizyon programında Hatipoğlu bu kez de 8 yaşındaki bir çocuğu programa çıkardı. Çocuk “Babam beni ve annemi bırakıp gitti, ben buna çok üzülüyorum. Şu an oruç tutuyor, orucu kabul olur mu?” diyerek ekran karşısında ağladı. Hatipoğlu da kendince çocuğun sorusunu yanıtladı… Bu görüntüler hızla sosyal medyada yayıldı. Çocuğun özel hayatına ilişkin bilgi kuralsızca, çocuğun yararı gözetilmeden yaygınlaştı. Evet sanki çocuk, kendi isteyerek çıkmıştı. Sanki aklında bir soru vardı ve yanıt arıyordu… Ama Ermeni çocuk için de aynısı söylenmişti: Kendisi istedi…
Gerçekten de kendisi istese bile, bu tür durumlarda çocuklara doğru bilgilendirme yapmak, çocuğun gerçek ihtiyacına yanıt vermek, çocuğun yüksek yararı temelinde tutum almak, kendi çıkarları için çocuğun içinde bulunduğu durumu kullanmamak tüm yetişkinlerin sorumluluğu. Ama kamusal hizmet veren bir televizyon kanalı içinse çok daha fazlası… Bu sorumluluğunu yerine getirmemesinin tek açıklaması var: Çocuğu istismar etmesi, araçsallaştırması. Nitekim öyle oldu. Çocuğun ağlayarak soru sorduğu dakikalar çok daha fazla izlendi…
Olayın ardından oyuncu Şahan Gökbakar, RTÜK’ü etiketleyerek bir paylaşım yaptı. Gökbakar paylaşımında, “Nihat Hatipoğlu’na çıkartılan minik bir kız çocuğu gördüm. ‘Babam annemi ve beni bırakıp gitti, oruç tutuyor kabul olur mu?’ diyerek ağlıyordu. Bu çok açık şekilde çocuk istismarıdır. Bu çocuğa bunu yapmaya kimsenin hakkı yok. RTÜK buna nasıl müsaade ediyor? Çocukları koruyun!” ifadelerini kullandı.
Çocukların araçsallaştırılmasına karşı çıkanların, istismarına sessiz kalmayanların olması çok önemli. Ancak aslı yükümlülük sahibi kuruluş RTÜK, bu kez de sessiz kaldı…
Yükümlülük sahiplerinin sessizliği devam ettikçe ne yazık ki çocukların ekran başında, istismarı, araçsallaştırılması devam edecek. Bu sessizliği kırmak ise ancak yüzünü çocuklara dönenlerin daha fazla ses çıkarmasıyla mümkün olacak.