Çocuk hakları politiktir. Çünkü yaşamda olan biten her şey çocukları da etkiler.
Çatışma varsa, savaş sürüyorsa çocuklar yaşamlarını ya da yakınlarını kaybeder. Göç etmek zorunda kalır, mülteci olur. Şu anda Türkiye’de bulunan en az 2 milyon çocuk gibi.
Yoksulluk varsa ve çözülmüyorsa çocuklar yeterince beslenemez, gelişemez, hatta yaşamına devam edemez: 2011 yılında Samsun’da açlıktan yaşamını kaybeden 2,5 aylık Kübra gibi.
Sağlık sistemi herkes için erişilebilir olmaz, bunun için yeterince bütçe ayrılmazsa çocuklar tedaviye ulaşamaz, iyileşemez: 2014 yılında, Van’ın Gürpınar ilçesinde yoğun kar yağışının ardından yollar kapanınca hastaneye gidemeyen, 3 yaşındaki Muharrem gibi.
Asgari ücret yoksulluk sınırının altında kalırsa, çocuklar anaokulunda olmaları gereken yaşta çalışmaya başlar: Bursa’da 2014 yılında kâğıt toplarken yaşamını kaybeden 6 yaşındaki Yücel gibi.
Anadil bir insan hakkı olarak kabul edilmez, gelişimin temel parçası olarak görülmezse yasaklanır, hatta öğrenilmesin diye engeller oluşturulur: 2017 yılında Van’da Kürtçe şarkı söyleyen 12 ve 13 yaşındaki iki çocuğun gözaltına alınması, Kürtçe eğitim veren okulların kapatılması gibi.
Devlet ucuz iş gücü ihtiyacını karşılamak için sermaye ile anlaşırsa çıraklık yaşı düşer, çırak sayısı artar: 2016 yılında Türkiye’de çırak olarak çalıştırılan çocuk sayısının 1 milyon 170 bin olması gibi.
Fiskobirlik gibi üretici kooperatifleri üreticiden ürün almaz da ürün, fındık gibi en ucuz şekilde uluslararası şirketlere satılırsa üreticiler yoksullaşır, büyük kentlere göç edip başka işler yapmak zorunda kalır. Ürününü en ucuza ve en kötü koşullarda, mevsimlik işçilere toplatır. Mevsimlik işçiler arasında çocuklar da olur, hatta o çocuklar iş cinayetlerinde yaşamını kaybeder: 2017 yılında Mardin Kızıltepe’den Hendek’e fındık toplamaya gelen 13 yaşındaki Nildanur gibi.
Devlet laiklik ilkesinden uzaklaşır, insan hakları yerine tek bir dini hatta tek bir mezhebi merkeze alırsa yetişkinler gibi çocukların da din ve vicdan özgürlüğü ihlal edilir, ayrıca sağlıklı gelişim hakları engellenmiş olur: Henüz soyut düşünme becerisi kazanmamış 4 yaşındaki çocukların camilerdeki yaz okullarında dini eğitim alması gibi.
Çünkü çocuk hakları politiktir. Bu yüzden de çocuk haklarının yaşama geçmesi için hak temelli bir çocuk politikası gerekir. Çocuk haklarını temel alan bir çocuk politikası çocukların yaşamını iyileştirir, onların sağlıklı, onurlu, özgür ve barış içerisinde yaşamasını sağlar.
Ne yazık ki Türkiye hiçbir dönem hak temelli bir çocuk politikasına sahip olmadı. KHK ile kapatılan Gündem Çocuk Derneği kurulduğu ilk günden beri, “çocuk hakları hareketi” yle birlikte “ülke çocuk politikası” talep etti, bu talebi örgütlemeye çalıştı. 16 yıl boyunca, hükümet bunu ciddiye almadı. Muhalefet ise zaman zaman gündemine alsa bile üretilen politika belgeleri partilerin arşivlerinde kaldı. Partiler bunları ne yerel yönetim anlayışlarına yansıttı ne de hükümeti bu konularda etkilemeye çalıştı.
Buna karşın “çocuk hakları hareketi” hiç vazgeçmedi. Yürütmeye de yasamaya da çocuk hakları politikaları önermeye devam etti. Parlamento içerisinde ise HDP ve CHP çocuk hakları konusunda çoğunlukla çocuklardan yana ortak tutum belirleyebildi. Onların bu tutumu son dönemde Meclis içinde pek etkili sonuçlar yaratamasa da “çocuk hakları hareketi” için bir güvence oldu. ,
24 Haziran akşamı Türkiye’de rejim değişti. Parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçildi. Meclis yeniden şekillendi. Seçim bildirgesinde çocukları hak ve özgürlük sahibi bireyler olarak gördüğünü ifade eden HDP ile ilk kez bu seçimlerde çocuklar için ayrıntılı bir program hazırlayan CHP de yeniden Meclis’te. Bu elbette çocuklar için umut verici, sevindirici…
Nasıl ve neden gerçekleştiği bazıları için çok açık, bazıları içinse oldukça karmaşık olan bu rejim değişikliği hepimiz gibi çocukları da etkileyecek. Ancak Meclis’in bir parça daha güçlü ve etkin olabildiği zamanları bile temel aldığımızda görünen o ki, önümüzdeki günlerde bu etki hiç de çocuklardan yana olmayacak. En azından “ittifakla” hükümeti yönetecek partilerin seçim bildirgelerindeki çocuk başlıkları bunun şimdiden kanıtı sanki…
İşte bu yüzden, çocukların hak ve özgürlüklerini izlemek, korumak buna dair mekanizmalar kurmak artık daha da önemli. Bu ise ancak bu kez çocuklardan yana, çocuklarla birlikte, elbette Meclis’in içinde belki daha çok da Meclis’in dışında kurulacak çocuk haklarına ilişkin “ittifaklar” ile mümkün görünüyor.