‘Önyargıyı parçalamak atomu parçalamaktan zordur’, Albert Einstein tarafından söylenmiş bu cümle mübalağa içerse de doğruluğu konusunda çoğu kişi hemfikir. Önyargı ‘Belirli bir durum veya kişi hakkında önceden yargıya varmak’ şeklinde veya ‘peşin hükümlü olma’ diye de özetlenebilir. İnsan beyninde, farklı fikirleri ve davranışları yorumlama ve ‘yeniden üretme’ şeklini etkileyen önyargı faktörleri bulunuyor. Yapılan araştırmalarda bir insanın karşısındaki kişi ile ilgili yargıya varması onu gördüğü ilk 30 saniye içinde gerçekleşiyor. İnsanlar günlük hayatlarında önyargıya maruz kaldığı gibi başkalarına da önyargılı yaklaşır. Önyargı kimi etkenler dahilinde bilinçaltında da şekillenir ve yerleşir. Bu durumda üst bilinç farkında olmadan kişi belli durum ve olaylara önyargıda bulunur. İnsanlar mükemmel canlılar değil. İnsan beyninin hatasız çalıştığını iddia eden bilim insanı bilindiği kadarıyla yok. İnsan beyni muhteşem bir araç, ancak onun şekillenmesi için eğitmemiz gerekir. Herkesin yaşama dair birçok konuda şahsi düşünceleri var. Ancak birçok insanın sadece kendi düşüncelerini destekleyen şeyleri ele aldıklarını ve diğer şeyleri dışladıkları görülüyor.
Yanılgılar kabul edilmiyor
Yanılmayı sevmiyor, yanılınca bile kabullenemiyoruz. Bu yüzden birisiyle tartıştığımız zaman bir karşı koymayı gözlemleyebiliyoruz, ya da bütün kanıtlarıyla beraber ortaya konulmuş bilimsel bir çalışmaya “ben bunu doğru bulmadım” diyenleri görebiliyoruz. Dünyayı kendi düşüncelerimizle şekillendiriyor, onu o şekilde görmek istiyoruz. Uzmanlar bunun tespiti şöyle yapıyor: ‘Zihin Projeksiyon Safsatası’, (Mind Projection Fallacy).
Görür görmez karar vermek
Günlük yaşantımızda kararlar alırken her zaman profesyonel, objektif ve bilimsel bir perspektiften belki bakamayız. Bu hatalara neden olan faktörlerin başında, önyargılar gelir. Aldığınız her kararda ve attığınız her adımda önyargılarınız devrede. Bunlara “bilişsel önyargı” adı verilir. Bilinmeyeni hemen yargılama, ondan korkma ve nefret etme konusunda hiç tereddüt etmeyiz. Önyargılı olduğumuz insanların tümünü aynı görmeye meyilliyiz. İnsanları kendine özgü bireyler olarak düşünmek yerine, çeşitli gruplara dahil ederiz.
Araştırmalar aşılabilir diyor
En yaygın yapılan önyargı ise ırkçılık. Uluslararası bir araştırma ekibi çocuklardaki ırkçı önyargıları azaltmanın yollarından birinin, onlara farklı ırklardan yüzleri ayırt etmeyi/tanımayı öğretmek olduğunu belirtiyor. Child Development dergisinde yayınlanmış olan araştırma, henüz önyargıların tam olarak kemikleşmediği küçük çocuklarla yapılmış, uzun süreli etkileri olduğu düşünülen ilk araştırmalar arasında yer alıyor. Araştırma, San Diego Üniversitesi, Toronto Üniversitesi, Delaware Üniversitesi, Fransa’daki Grenoble Alpes Üniversitesi ve Çin’deki Hangzhou ve Zhejiang Eğitim Üniversiteleri’nden araştırmacılar tarafından yürütüldü. 4-6 yaş arası Çinli çocuklarla yapılan araştırmada çocukların siyah erkeklere ait yüzleri birey olarak tek tek tanımaları için eğitildikleri 20 dakikalık 2 oturum yapıldı, çocuklardaki örtük önyargının en az iki ay boyunca azaldığı görüldü. Araştırmalar önyargıların değişken olduğunu ve insanların önyargılarını fark ettiğinde onlarla savaşmak için etkin ve başarılı adımlar atabileceğini gösteriyor. Olayları veya kişileri yargılarken yapılacak objektif bir gözlem sayesinde sonuca daha başarılı ulaşılabilir.
Gülcan Kılagöz