Çocukların maruz kaldığı şiddetin temel sebebi çocuklarla yetişkinler arasındaki eşit olmayan, çocuğun üzerinde tahakküm kurulabilmesini olanak sağlayan ilişki biçimi
Ezgi Koman
Çocuğa karşı şiddeti gerçekleştirenler yetişkinlerdir. Akran şiddeti olsa bile bu böyle. Çünkü akran şiddetinde de ne yazık ki o ana kadar yetişkin tarafından ihlale uğramış bir çocuk bulunuyor.
Çocukların maruz kaldığı şiddetin temel sebebi ise çocuklarla yetişkinler arasındaki eşit olmayan, çocuğun üzerinde tahakküm kurulabilmesine olanak sağlayan ilişki biçimi. Bu ilişki biçimi yetişkinlerin eline çocuklara karşı güç veriyor. Yetişkinler elinde bulundurdukları bu gücü kötüye kullandıklarında da şiddet ortaya çıkıyor.
Başta devletlerin ve aslında tüm yetişkinlerin yani hepimizin görevi bu şiddeti ortadan kaldırmak, bu şiddeti üretecek tüm ilişki biçimlerinin dönüşümünü sağlamak ve aslında bu dönüşümün bir parçası olmak.
Şiddeti ortadan kaldırmak için “çocuklara kendilerini koruma sorumluluğunu” vermek yetişkinlerin görevini çocuklara yüklemek gibi gelir bana. Özellikle cinsel şiddete karşı çocukların kendisini korumayı “öğrenmeleri” için yaygın kullanılan “özel bölge ve iç çamaşırı kuralı” gibi programlar çocukları güçlendirmek yerine onları daha fazla incitebilir. Çünkü bu programlar örneğin; çocuklara cinsel şiddetin sadece özel bölgelere yönelik olabileceğini düşündürtebilir. Halbuki biliyoruz ki cinsel şiddetin cinsellikle ilgisi yoktur. “Özel olmayan” “iç çamaşırınızın içinde bulunmayan” bir yerinize isteğiniz dışında dokunulması da cinsel şiddet olabilir. Ya da örneğin çocuk böyle bir durumda sorun hissetse bile özel bölgelerine dokunulmadığı için bundan rahatsız olmaması gerektiğini düşünebilir. Hatta sonrasında, buna kendisinin izin verdiğini düşünerek, kendisini suçlayabilir.
Dedim ya, çocuğa yönelik şiddeti ortadan kaldırmanın esas yolu şiddeti üretecek tüm ilişki biçimlerinin dönüşümünü sağlamak. Yani eşitler arası olmadığı için şiddeti, tahakkümü üreten bu ilişkide “ilişkinin taraflarını eşitlemek.” Bu; çocukların sürekli güçsüz, zayıf, masum, henüz olmamış, onları şimdi değil gelecekte değerli gören toplumun çocuğu algılama şeklindeki değişimle de olabilir, çocukların kendi hak ve özgürlüklerini bilerek yetişkinlerle kurdukları ilişkide kendilerini özne olarak görmeleri ya da çocuklar için kurulmuş etkili şikayet mekanizmaları da…
İşte uzun yıllardır çocuk hakları hareketinin içinde yer alan kişilerden oluşan Mimoza Çocuk Çalışmaları Ekibi böyle bir çalışma gerçekleştirdi: Mino’nun Şarkısı.
“Mino’nun Şarkısı” çocukların bedensel söz hakları temelinde koruyucu-önleyici çalışmaların gelişmesine ve konunun kapsayıcı ve çözüm odaklı gündemleşmesine katkıda bulunmak için hazırlanmış kapsamlı bir program. İçinde çocuklar için eğlenceli bir şarkı da var, posterler de… Ayrıca ebeveynler ve eğitimciler için hazırlanmış materyaller de program içinde yer alıyor. Tüm bunlar -minonunsarkisi.org- sitesinde bulunuyor.
Mino’nun Şarkısı temel olarak çocukların iyi ve güvenli bir yaşam sürmelerine yardımcı olarak 4 kuraldan söz ediyor. Bu dört kural şöyle:
“-Bedenimin Her Yeri Özel: Bedenimin her yeri özel ve bana ait. Kimse bana sormadan, benden izin almadan dokunamaz, sarılamaz, öpemez. İstemediğim şeylere, oyunlara, şakalara zorlayamaz. Fotoğrafımı ve videomu çekemez.
-Duygularım ve Sözlerim Önemli: Tıpkı büyükler gibi benim de duygularım, sözlerim var ve hepsi önemli.
-İstemezsem Hayır Derim: Her şeyi kabul etmek zorunda değilim. İstemediğim şeyler olduğunda ‘ııh, cık, istemiyorum, hayır’ diyorum ya da başımı iki yana sallıyorum.
-Saklamam, Anlatırım: Hoşuma gitmeyen bir şey olduğunda bunu saklamam, güvendiğim ve konuşmayı sevdiğim bir büyüğe anlatırım. Destek istemek hakkım.”
Mimoza Çocuk Çalışmaları Ekibi bu programla yetişkinleri güçlendirmeyi de hedeflemiş. Çünkü “çocukların maruz bırakıldığı sınır ihlalleri, istismar ve şiddet biçimleri hakkında konuşmak kolay değil. Bu konuşmalar çoğu yetişkin için kaygı verici olabiliyor. Kaygı bazen kaçınmaya, bu konuları yok saymaya, ‘benim çocuğumun /öğrencimin başına gelmez’ düşüncesine neden oluyor”.
İşte Mino’nun Şarkısı ebeveynlerin/bakım verenlerin, eğitimcilerin ve tüm yetişkinlerin bu konuları hem kendi içlerinde hem birbirleriyle hem de çocuklarla kolaylıkla, doğru bir yaklaşımla konuşabilmesi için ipuçları da paylaşıyor.
Ekibin adının ilham aldığı Mimoza; ikinci dünya savaşından sonra yeniden inşa sürecindeki kadınların yaklaşımlarını tanımlarken atıfta bulundukları hassasiyet, neşe, coşku, umut, direnç ve dayanışmayı temsil etmek için seçtikleri çiçekmiş.
Üst üste çocuklara yönelik şiddet haberlerini aldığımız bugünlerde Mino’nun Şarkısı eminim hepimize neşe, umut, direnç ve dayanışmayı hissettirecek.
Mino’nun Şarkısı <minonunsarkisi.org>