Gülcan Dereli
Bayram en çok çocuklar için heyecanlı ve coşkulu geçer. Birçoğumuz çocukluğumuzdaki bayramın tadının şimdilerde olmadığını söyleriz. Birçoğumuzun kulağı “nerede o eski bayramlar” cümlesine aşinadır. Koronavirüs günlerinde bayramın tadını çıkaramayacak olan çocuklarda da büyük bir sıkkınlık hâkim. Maalesef koronadan dolayı evlerde zaman geçirmek zorunda kalan çocuklar aynı zamanda birçok tehlike ile karşı karşıya kalıyor. Mesela çocuklar en çok ev kazalarında yaşamını yitiriyor. Türkiye ve bölge kentlerinde her yıl yaklaşık 2 bin çocuk ev kazalarında hayatını kaybediyor. Ev kazalarında risk grubunu 0-6 yaş grubu çocuklar oluşturuyor. Uzmanlar ise bunun nedeni olarak 0-6 yaş çocuklarda psiko-motor gelişiminin tam olmamasından kaynaklandığını açıklıyor.
Aynı zamanda çocuklar en çok yakınlarının psikolojik ve fiziksel şiddetine maruz kalıyor. Ve daha da kötüsü çocuklar en çok yakınları tarafından istismar ediliyor. Bunun tespitini araştırmalar, basına yansıyan haberler ve veriler söylüyor.
2016’da Eğitim Sen Yayınları’ndan çıkan “Kapitalizm ve Paternalizm Kıskacında Çocuk” isimli kitapta da çocukların en çok yakınları tarafından istismara maruz kaldığı ortaya koyuluyor.
Yakınındaki kişiler tarafından öldürülen çok sayıda çocuk bulunuyor. Onlardan biri Leyla, diğeri Eylül…
Leyla…
2018’de Ramazan Bayramı dolayısıyla ailesiyle dedesini ziyarete gittiği Ağrı’nın Bezirhane köyünde kaybolan 4 yaşındaki Leyla Aydemir’in cansız bedeni 18 gün sonra bulunmuştu. Leyla’nın ölümüne dair yürütülen davada ise aile ilişkilerinin baskın olması nedeniyle ilerleme sağlanamıyor. Leyla’nın annesi hariç diğer aile bireyleri şüpheli kişilerden şikâyeti geri çekmişti. Peki, kimdi bu şüpheli kişiler? Leyla’nın babasının yakınları, hatta birinci dereceden akrabaları… Peki, adalet nasıl işledi? Çocuktan yana değil tabii.
Eylül…
Ankara’nın Polatlı ilçesinde Leyla’nın kaybolduğu tarihlerde kaybolan 8 yaşındaki Eylül Yağlıkara, akraba olmasa da aynı mahallede oturduğu bir çocuk istismarcısı tarafından yaşamdan koparıldı. Uğur Koçyiğit isimli şahıs Eylül’e işkence ile cinsel istismarda bulunmuş ve daha sonra onu katletmişti. Günlerce aranan Eylül’ün cansız bedeni aynı bölgede bir elektrik direğinin dibine gömülü halde bulunmuştu. Annesinin dokunmaya kıyamadığı gözünün nuru çocuklara başkaları nasıl da rahat kıyabiliyor.
On binlerce çocuk…
Gazeteci arkadaşım Yadigar Aygün’ün hazırladığı “Rakamlarla Çocuk Cinsel İstismarı” isimli rapor, çocukların yaşadığı korkunç gerçekliği ortaya koyuyor. 2014-2015-2016-2017 yılları arasındaki verileri inceleyen Aygün, çocuk istismarının yüzde 67.9 artış gösterdiğini ortaya koyuyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden yararlanan Aygün, 81 ili baz aldığını, birçok vakanın kayıtlara bile geçmediğini vurguluyor. Rapora göre, 2014- 2017 yılları arasında 7 bin 466 erkek, 51 bin 818 kız çocuğu toplamda 59 bin 284 kişi cinsel istismara maruz kaldı.
Onlar yalan söylemez
Bunlar sadece kayıtlara geçenler, ya kayıtlara geçmeyenler. Ya aile içinde susturulan çocuklar? Ya istismara maruz kaldığını ailesine, en yakınına söyleyip de bir türlü inandıramayan çocuklar? Bu konuda da örnek vereyim, Mardin’de bir grup çocuk, aynı mahalledeki bir kişi tarafından istismara maruz kalmış ancak ailelerine bunu anlatmalarına rağmen, aileleri tanıdıkları kişiye çocuklardan daha çok güvenmiş ve çocuklara inanmamıştı. Uzun süre sonra istismarın ortaya çıkmasının ardından ancak dava açılabildi. İşte o yüzden bu konuda yalan söylemeyi hiç bilmeyen çocuklara inanalım.
Kadınlar müsaade etmeyecek
AKP-MHP iktidarı kol kola vermiş, çocukları katleden, istismar edenleri affetmek için yasa çıkarmanın peşine düşmüş. Ama ikili iktidar şunu unutuyor. “Çocuk istismarında evlilik yoluyla af” düzenlemesine tepki çığ gibi. Çok sayıda sivil toplum örgütü ve kurum temsilcisi “Çocuk İstismarının Affı Olmaz” diyor, diyoruz. Kadınlar, çocuklar için mücadeleden asla vazgeçmeyecek.