Sokağa çıkma yasağı sırasında Cizre bodrumlarında katledilen Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç’a ait eşyalar 6 yıl sonra ailesine verildi
Şırnak’ın Cizre ilçesinde 14 Aralık 2015’te ilan edilen 79 günlük sokağa çıkma yasakları sırasında 177 kişinin yakılarak katledildiği ve kamuoyunda “Vahşet bodrumları” olarak bilenen bodrumlarda hayatını kaybedenlerden biri de Mehmet Tunç’tu. Sokağa çıkma yasağı sırasında Tunç’un evine baskın yapılarak eşyalarına da el konulmuştu. Yasaklar sırasında hayatını kaybeden Mehmet Tunç’un kardeşi Orhan Tunç’un eşi Güler Tunç, sanal medya hesabından yaptığı paylaşımla Mehmet Tunç’a ait eşyaların ailesine teslim edildiğini belirtti.
Güler Tunç’un twitter paylaşımı şu şekilde: “6 yıl aradan sonra Mehmet Tunç’a ait bilgisayar ve eşyalar verildi bize… 6 yıldır yaşattığınız acılar yetmiyor mu? Yakılmış ve parçalanmış elbiseleri ailelere göndermek neyin nesidir? Her zaman olduğu gibi Kürdün acısına hakaret etmekten başka bir şey değil!”
‘İnfazdır’
Mehmet Tunç yaşatılanları canlı bağlantılarla anlatmıştı. Tunç bir bağlantısında şunları söylemişti: “Şu an ölümü bekliyoruz. Bu binanın çökmesiyle insanlık da bu bodrumun altında kalacak. Yarın öbür gün bunun hesabını tarihe nasıl vereceklerini de onlar hesap etsin… Evi havan toplarıyla vuruyorlar. Bodrum’dan birkaç kişinin sesini duyabiliyorum. İkinci kattayım ölümü bekliyorum. Herkes bilsin ki içeride beş şehidimiz 24 de yaralımız var. Ölürsek, infazdır… Gönüllü sağlıkçıların, Cizre’ye gelip bu vahşet bodrumlarındaki yaralıların ve cenazelerin üzerinde analiz yapmaları lazım. Bu saatten sonra bu cenazeler analiz edilmeden hiç bir cenaze defnedilmemeli. AKP yangından mal kaçırır gibi cenazeleri hemen defnetmek istiyor ve yarın öbür gün kendini haklı çıkarmak için mahsus yapıyor. Ve bizim insanlarımız da buna sessiz kalıyor. Bunun için bu saatten sonra Cizre’de hiç bir cenazenin defnedilmemesi gerekiyor. Ne yapıyorlarsa yapsın.” demişti.
‘Madımak Oteli gibi’ demişti
Bir bağlantısında şunları söylemişti: “60 gündür bağırıyoruz, çağırıyoruz, avazımız çıktığı kadar bütün halka seslendik. Cizre halkı var gücüyle bedenini siper etti tanka, topa, lav silahına, roket atarlara bedenini siper etti. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, mücadeleye devam eden arkadaşlara selamlarımı iletiyorum. Cizre halkı 60 gündür soğuğa rağmen, açlığa rağmen, susuzluğa rağmen diz çökmedi. Onun için kalan insanların bizimle gurur duyması lazım. Biliyorum belki yaklaşıyorlar. Yavaş yavaş infaz etme riski de var. Çünkü adamlar dün de geldi ve ‘Teslim olun yoksa hepinizi yakacağız. Hepinizi içerde boğduracağız’ tehditleri yaptı. AKP hükümetinin niyetini, valiliğin niyetini, İçişleri Bakanlığı’nın niyetini bilmiyorum. Ama şu anda Cizre’de bir vahşet uygulanıyor, Cizre’de bir katliam uygulanıyor.
Biz de AKP faşizmine Cizre halkı olarak diz çökmeyeceğiz. Doğrudur açız, susuzuz, ilaçsızız, kefilerle bazı yaraları sarmışız. Ama bu o anlama gelmiyor ki bu bir yalvarıştır, teslim oluştur, teslim olmayacağız. İlk günkü gibi omuz omuzayız, direnişimiz devam ediyor. Ama şu yaralıların, kan kaybedenlerin kurtarılabilmesi için, kan kaybetmemesi için herkesin Cizre’ye yönelmesi lazım. Tabi kalkmıyorlarsa, insanlığın öldüğünü düşünüyorlarsa da artık kendi bilecekleri iştir.”
Bir telefon bağlantısında da “Şu an bir Madımak Oteli ile karşı karşıyayız. Ve bu bir insanlık ayıbı. Biliyorsunuz 93’teki katliamın izleri daha temizlenmemişken, burada 30-40 insan cayır cayır yanıyor. Şu an duman içeri dolmuş durumda ve ateş de deliklerden içeri girmeye başladı. Ambulanslardan ziyade acil olarak itfaiyenin buraya gelip yangını söndürmesi lazım. Ayakları kopuk insanlar var, çocuklar var, ağır yaralılar var. Cayır cayır yanacaklar. Bunun tüm Türkiye’nin, tüm insanlığın, Birleşmiş Milletlerin bir ayıbı olarak tarihe geçeceğinden hiç kuşkum yok. Şu an 37’ye yakın kişi buradayız” ifadeleri kullanmıştı.
Son telefon bağlantılarında Tunç şunları söylemişti: “Kimse bizden teslim olmamızı beklemesin. Biz ilk gün olduğu gibi omuz omuza direneceğiz ve bu uğurda gerekirse şehit olacağız. 100 kişinin katledilmesiyle bu hareketin bitmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Her kesin moralini iyi tutması lazım. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, mücadeleye devam eden arkadaşlara selamlarımı iletiyorum. Biz direndik, diz çökmedik bizimle gurur duyun.”
ŞIRNAK