Cizîr’de 9 yıl önce ilan edilen sokağa çıkma yasaklarının tanıklarından Faysal Sarıyıldız, ‘Cizre’ye karşı büyük bir kinleri vardı. Sokağa çıkan herkesi doğrudan hedef alıp ateş açıyorlardı’ dedi
Şirnex’in Cizîr (Cizre) ilçesinde, 4 Eylül 2015 tarihinde ilan edilen ve 12 Eylül’e kadar süren sokağa çıkma yasağının üzerinden 9 yıl geçti. Yasağın ardından polis ve askerler tarafından ablukaya alınan ilçede, 9 gün süren saldırılarda 35 günlük bebek Muhammed Tahir Yaramuş’tan 80 yaşındaki İbrahim Çiçek’e kadar 21 kişi katledildi. Yasakla beraber ilçede elektrik, telefon ve internet hatları kesilirken, evlerin damlarında bulunan su depoları dahi hedef alındı. Yasak sonrasında insan hakları örgütleri tarafından hazırlanan raporlarda, ölümlerin büyük çoğunluğunun ambulansların engellenmesi nedeniyle yaşandığı belirtildi.
21 kişi katledildi
Cizîr’de ilan edilen 9 günlük sokağa çıkma yasağında hayatını kaybedenlerin isimleri şöyle; “26 yaşındaki Mehmet Emin Levent, 65 yaşındaki Xetban Bülbül, 70 yaşındaki Hacı Ata Borçin , 10 yaşındaki Cemile Çağırga, 35 günlük bebek Muhammed Tahir Yaramuş, 19 yaşındaki Sait Çağdavul, 50 yaşındaki Bahattin Sevinik, 52 yaşındaki Suphi Sarak, 18 yaşındaki Osman Çağlı , 14 yaşındaki Bünyamin İrci, 60 yaşındaki Eşref Erdin, 18 yaşındaki Zeynep Taşkın, 35 yaşındaki Maşallah Edin, 18 yaşındaki Özgür Taşkın, 80 yaşındaki İbrahim Çiçek, 45 yaşındaki Meryem Süne,16 yaşındaki Mehmet Sait Nayci, 70 yaşındaki Mehmet Dökmen,10 yaşındaki Selman Ağar, 74 yaşındaki Şahin Açık, 75 yaşındaki Mehmet Erdoğan.”
Failler cezasız kaldı
İlçede yaşanan ölüm ve ağır hak ihlallerine rağmen açılan soruşturmaların çoğu takipsizlikle sonuçlandı. Ölümlere ilişkin açılan davalarda ise deliller göz ardı edilerek takipsizlik kararı verildi. Haklarında daimi arama kararı verilen faillerin bulunamadığı ileri sürüldü.
Yasaklar döneminde Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) Şirnex Milletvekili olan Faysal Sarıyıldız, tanıklık ettiği süreci Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Ömer Akın’a anlattı.
Yasaklara giden süreç
Yasağa giden sürece değinen Sarıyıldız, “2013-2015 yılları arasında çözüm süreci vardı ve bu süreçten kaynaklı ateşkes ilan edilmişti. Çözüm sürecinde Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan kendi rolünü üstlendi. Değerli bir süreçti. Kan akmıyordu. Bu süreçte Rojava Devrimi oldu. Kürt halkı, bu devrimi dünya halklarına armağan etti. Yine 7 Haziran seçimleri vardı. Kürtler, 6 milyonun desteğiyle yüzde 13 oy aldı. AKP şahsında devlet yenildi. Tüm bunlardan sonra devlet ve Erdoğan bir konsensüs oluşturdu ve çözüm sürecini bitirdi” ifadelerini kullandı.
‘Direnişten başka şans yoktu’
Ardından saldırı konseptinin başlatıldığını belirten Sarıyıldız, “Hemen arkasından 20 Temmuz’da DAİŞ tarafından canlı bomba patlatıldı ve 33 yurttaş katledildi. Aynı süreçte Cizîr’de Ümit Kurt adlı 14 yaşındaki bir genç katledildi. Yine 12 yaşındaki Nihat Kazanhan da bilinçli bir şekilde o süreçte katledildi. Devlet, Kürt halkının, ‘Çözüm süreci devam etsin’ çağrılarına vahşetle cevap veriyordu. Her gün onlarca Kürt tutuklanıp, işkenceye maruz kalıyordu. Kürt halkının direnişe geçmesinden başka çaresi yoktu” dedi.
‘Hedef alıp ateş açıyorlardı’
İlçede 4 Eylül’de yasak ilan edildiği zaman tüm elektriklerin kesildiğini söyleyen Sarıyıldız, “Su şebekeleri kapatıldı. Evlerin çatılarında bulunan depolar kurşunlarla patlatılarak içindeki sular boşaltıldı. Eczaneler kapatıldı ve hastaneler sivil halka yasaklandı. Bu saldırılarla kenti boşaltmak istediler. Çünkü Cizre’ye karşı büyük bir kinleri vardı. Cizre’nin büyük bir direniş tarihi vardı. Kimsenin burada kalmaması için her şeyi yapıyorlardı. 9 gün süren yasakta 21 insanımız vahşice katledildi. Sokağa çıkan herkesi doğrudan hedef alıp ateş açıyorlardı” diye belirtti.
‘Ambulanslara izin verilmedi’
O sürecin Cemile Cağırga ile kamuoyu tarafından bilindiğini ifade eden Sarıyıldız, “Herkes Cemile’yi biliyor. Küçük bir çocuktu, katledildi. Onu defnedemeyen annesi gece koynunda sakladı daha sonra cenazesi bozulmasın diye derin dondurucuda muhafaza etti. Katledilen 21 kişinin hikayesi Cemile’nin hikayesinden aşağı değildi. Örneğin 18 yaşındaki Zeynep Taşkın, kundaktaki çocuğuyla kapının önünde otururken kurşunlandı. Kendisi yaşamını yitirdi bebeği yaralandı. Kaynanası onları içeriye taşımaya çalışırken o da kurşunların hedef oldu. Yine 75 yaşındaki Mehmet Erdoğan adlı yurttaş, komşusuna ekmek almaya gittiği sırada sokak ortasında katledildi. 35 günlük bir bebek bile katledildi. Yaraladıkları insanlara ambulansların ulaşmasına izin vermiyorlardı. Bunun yanında şeker, diyaliz gibi kronik hastalığı olan birçok kişi de yaşamını yitirdi. Çok vahşi ve barbar bir süreçti” ifadelerini kullandı.
‘Kürt halkına insanlık suçu işlendi’
“Devlet, Erdoğan liderliğinde o günden bugüne Kürt halkına karşı birçok insanlık suçu işledi” diyen Sarıyıldız, şöyle devam etti: “Bu hükümet, tamamen milliyetçilik ve faşizm üzerinden kendini ayakta tutuyor ve bütün yol, yöntemleri faşistçedir. O günlerde yaptıkları katliamla yüzleşmiyorlar. Yüzleşme, yapılanı kabul etmektir. Bunun da bir cezai yaptırımı olacaktır. Bunun için yüzleşmiyorlar. Uyguladıkları faşist yöntemler onların da sonunu getirdi. Devlet, şu an bir grup mafyanın elinde. Bu hükümetin büyük bir mücadeleyle def edilmesi gerekiyor. İşte o zaman belki yeni bir süreç başlar. Onlardan sonra gelecek olanlar, faşist uygulamalarla bir sonuç alınamayacağını anlar”
‘Kürt halkı mücadelesini sürdürüyor’
Kurdistan coğrafyasında özellikle son 50 yıllık süreçte çok büyük acılar yaşandı ve büyük bedeller ödendiğini ifade eden Sarıyıldız, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Ancak halk mücadelesini sürdürüyor. Bütün dünya Kürt halkının evrensel ilkelerle mücadelesini sürdürdüğünü biliyor. Rojava Devrimi’nden sonra herkes Kürt mücadelesini tanıdı ve sempati duydu. Siyasetçiler, akademisyenler, filozoflar ve dünya kamuoyu Kürt mücadelesini tanıdı.”
ŞİRNEX