Almanya ile uzun bir süre gerilim yaşayan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı, ekonomik ve siyasi krizden çıkış için Almanya’nın kapısını çaldı. Geçen sene Almanya’yı “faşist, ırkçı, Nazi” olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile görüşürken, Almanya Başbakanı Angela Merkel de “Erdoğan’la sürekli zıtlaşamayacaklarını” söyledi. Maas da yeni bir sayfa açmak istediklerini söylerken, Almanya’nın tutumu, 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı İmparatorluğu ile kurduğu ilişkiyi hatırlattı. Berlin’in ekonomik çıkarlarını koruması ve alan açması karşılığında içeride istediği baskı düzenini kurmaya göz yumma yolunu izlediği kaydediliyor. Almanya’nın Ermeni soykırımı konusunda o dönem Osmanlı’ya verdiği desteğin benzeriniKürt meselesinde izlenen savaş konsepti konusunda Ankara’ya vermeye hazır olduğu değerlendirmeleri de yapılıyor.
Bir kriz nelere kadir
Almanya ile Türkiye arasında temaslar yoğunlaşıyor. Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya’ya ziyareti öncesinde Türkiye’ye geldi. Maas, Ankara’da, Erdoğan, Meclis Başkanı Binali Yıldırım ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir araya geldi. Daha önce Adalet Bakanlığı yaptığı sırada birçok kez Ankara’ya sert eleştiriler yönelten Maas, bu kez yumuşak üslup ve olumlu ifadeler kullandı. Yeni bir sayfa açmak istediklerini söyleyen Maas’ın mesajı Ankara’da da karşılık buldu. Maas, Alman iç kamuoyundan yükselecek tepkileri dikkate alarak tutuklu Alman vatandaşlarını gündeme getirirken,İdlib konusunda da “Tahran’daki zirve konusunda Türkiye’yi destekliyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Konuşarak bıraktırdık’
Ankara-Berlin ilişkisine dair bir değerlendirme de Almanya Şansölyesi Angela Merkel’den geldi. Almanya’da Türkiye kökenli 3 milyon kişinin yaşadığına, bu durumun iki ülkeyi birbirine özel şekilde bağladığına dikkat çeken Merkel, bununla birlikte Türkiye’de tutuklu Almanya vatandaşları başta olmak üzere Ankara ile aralarında ciddi ihtilaf konuları bulunduğunu belirtti. Türkiye’nin ekonomik açıdan akıllıca şekilde gelişmesinin Almanya’nın stratejik çıkarına olduğunu vurgulayan Merkel, ‘’Türkiye’nin zayıflaması yönünde hareket edersek kendi çıkarlarımıza zarar veririz’’ dedi. ‘Birbiriyle karşılıklı konuşmanın öneminin’ altını çizen Merkel, bu ‘ısrarlı konuşma’ sayesinde Türkiye’deki bazı Almanya vatandaşlarının bırakılmasını sağladıklarını dile getirdi.
Kürt karşıtlığı yakınlaşması
Ankara ile krizi de fırsata çevirerek yeniden yakınlaşmak isteyen Berlin, ekonomik ve siyasi çıkarlar karşılığında Ankara’yaKürt sorununda izlediği anti-demokratik uygulamalara destek verme sinyali veriyor. Geçtiğimiz yılKasım ayında Çavuşoğlu dönemin Alman Dışişleri Bakanı Gabriel ile Antalya’da samimi pozlar verdiğinde Alman polisi, Düsseldorf’daKürtlerin düzenlediği merkezi gösteriye sert şekilde saldırmıştı. Bu kez de Maas’ıtaşıyan uçağın Türkiye hava sahasına girdiği saatlerde Dienslaken kentinde bu hafta sonu yapılacak 26. UluslararasıKürtKültür Festivali’nin Alman yetkililer tarafından engellenmeye çalıştığı bilgisi geldi. Erdoğan’ın 28-29 Eylültarihlerinde Berlin’e yapacağı ziyaret öncesi, Kürtlere yönelik baskıların artabileceği belirtiliyor. Ankara-Berlin yakınlaşmasının bir diğer başlığı ise mülteciler.
‘Erdoğan’ın formülü işlemiyor’
Dışişleri Bakanı Maas’ın Türkiye ziyaretiyle Ankara-Berlin ilişkilerinde gündeme gelen yakınlaşma arayışları Alman basınında öne çıkan yorum konusu. Süddeutsche Zeitung gazetesi yorumunda, “Avrupa’nın hukukun üstünlüğü prensiplerinden uzaklaşan Türkiye’ye ‘kompliman’ yapmak doğru olmaz. Gereken, durumun acımasızca analiz edilmesidir. Türkiye sürüklendiği derin ekonomik krizden ve Lira’nın değer kaybetmesinden tek başına sorumlu değildir. Ancak Erdoğan’ın içte birliği sağlamak için dışta durmadan yeni düşmanlar yaratması krizi körüklemiştir. Bu formül artık işlemiyor” dedi. Frankfurter Allgemeine Zeitung ise “Türkiye’nin söyledikleri değil, yapacakları önemlidir” derken, Weser-Kurier gazetesi, “ABD ile arasındaki ticari anlaşmazlık yüzünden ekonomisi tökezleyen Türkiye’nin durumu, sultanlığa özenen Erdoğan’ı, aslında hoşlanmadığı Avrupa Birliği’ne yaklaşmaya zorluyor. Güvenlik politikasının Türk ekonomisi gibi dengesiz olduğu Avrupa Birliği’nin de, sevmediği despota güneydoğusundaki koruyucu güç olarak ihtiyacı var” diye yazdı.
HABER MERKEZİ