Dindarların iktidar sınavında, kendinden olmayana ‘kem gözle’ bakıldığının sayısız örneği mevcut. Kendinden olmanın ölçüsü ideolojik zemini sağlam bir ‘dava’nın takipçisi olmak değil çoğu zaman. ‘Biat’ terazisi artık devrede… O terazide tartılanlar, ya kefede kalıyor ya düşman ilan ediliyor.
İktidarın yörüngesine girmeyi reddeden isimlerden, MAZLUMDER kurucularından Saadet Partisi Milletvekili Cihangir İslam’ın Meclis kürsüsündeki hem hitabet hem de içerik olarak yüksek performansı, ‘biat’ radarcılarını rahatsız etmeye başladı. İki vekille temsil edilen Saadet Partisi’nin ‘mahalleden’ eleştirileri güçlünün hep ‘haklı’ sanıldığı AKP dar mahallesinde homurtulara yol açtı. Ne demişti Cihangir İslam ‘Sen hainsin’ sesleri arasında Meclis kürsüsünden: “Kula kulluk ediyorsunuz. Size şimdi bana milletten gelen mesajları aktaracağım. Beddua alıyorsunuz. ‘Ocakları sönsün’ diyor insanlar size, ‘soyları kurusun’ diyor insanlar size, ‘Allah belalarını versin’ diyor insanlar size…”
İşte bu sözler anında ‘biat’ terazisinde tartıldı. ‘Elçiye zeval’ bulunan cümleleri, Türkiye’nin devlet içindeki sinsi çıkar/güç odağı Cemaat’in lideri Gülen’in sözleri ile özdeşleştirildi. Bunu kim yaptı dersiniz? Ahmet Davutoğlu’nun tasfiye sürecinde algı operasyonunun mimarı, iktidarın ideolojik aygıtı Pelikancıların projesi ‘Yek Vücut’ sitesi.
“ ‘Merkez’i işgal ederek seçkinleşenlere karşı mücadele veren ‘Çevre’yi” AKP’nin kendisi yanında olarak yorumlayan, siyasi duruşlarını da AKP’nin yanında konumlayan Bosphorus Global, tarif ettikleri ‘çevre’den olan Cihangir İslam’ı, kes-yapıştır yöntemiyle sosyal medyada lincin nesnesi yaptı. Gülen’le aynı karede kullandı.
Meclis çatısı altında da siyasi tacize uğrayan Cihangir İslam’ın sözü sık sık AKP sıralarında oturan vekiller tarafından kesilmeye çalışıldı. Kürsü dokunulmazlığının iç tüzükte yapılan değişikliklerle zaten yok edildiği ortamda bile, Saadet Partisi milletvekilinin, gücünü içeriğinden alan, konuşması ‘FETÖ’ benzetmesiyle bildik saldırılara uğradı.
Emek, adalet, özgürlük değerleri üzerinden siyaset üreten Cihangir İslam’ın sözlerindeki ezen-ezilen vurgusu tek başınalığına rağmen karşılığını buluyor. Bütün kimliksel ayrımları kesen sınıf vurgusu sözünü güçlü kılıyor. Örneğin Beştepe’nin harcamalarını yoksulları ölçü alan bir yerden kuruyor. Diyor ki; “Günde 1000 asgari ücret harcıyor. Ayda 30 bin asgari ücret harcıyor. Yani şu Saray’ı kapatsanız 30 bin kişiye istihdam sağlayabilirsiniz. Sizin sefahatınız zulme dönüşüyor. Zenginliğinizi kıskanmıyoruz. Bunu bizim cebimizden alıyorsunuz, buna itirazımız var.”
Tabii hedef gösterilmesinde iktidarın en hassas noktası 15 Temmuz’a dokunmasının da payı büyük. Geçtiğimiz günlerde, daha önce defalarca verilen ‘darbenin siyasi ayağı araştırılsın’ önergesi bir kez daha reddedildi. Oysa darbelerin, darbe girişimlerinin siyasi ‘ekip’ olmadan planlanamayacağını sağır sultan bilir. ‘Siyasi ayak açığa çıkarılsın’ siyasetin konusu yapıldığı anda, gösterilen tepkilerin kendini deşifre eden bir tarafı olduğu da açık.
‘Müesses nizam’ın güçlü olduğu yıllarda üniversiteden üç kez atılan, AKP iktidarı zamanında da hekimlikten atılan Cihangir İslam’ın ajitatif ama sakin muhalefet tarzının bir ayırıcı özelliği de iktidar ortağı MHP’nin üzerinden atlamaması. MHP’nin iktidar bloğundaki sorumluluğunu eşitlemese de unutturmuyor.
Velhasıl, Meclis’in sıradanlaştırıldığı siyasi ortamda, sözü etkili muhalefetin, kürsülerden olsa bile, yapılması farkı hemen ortaya koyuyor.