Abdullah Aysu
Şirketler iklimin fabrika ayarları ile oynamaya başladığından bu yana yağış rejimi düzen tutmuyor. Bulut gözyaşını dökmeyince dünya kavruluyor, bulut ağlayınca heyelan ve seller oluşuyor, sonrasında her şey malumunuz; tarumar…
Geçtiğimiz yıl don, sel, kuraklık, tarımı vurdu, çiftçilerin elleri böğründe kaldı. Bu yılın iklimsel felaketleri geçen yıla rahmet okuttu, buğday üretimi olumsuz etkilendi. Çiftçi zorda.
Kuraklık
Yaşamın vazgeçilmezi olan ekmeğin anası buğday, buğdayın anavatanı da Türkiye. Biliyoruz, biliniyor. Bu yüzden buğday ile ilgili politikalar tüm halkı doğrudan etkiliyor, herkesi ilgilendiriyor. Türkiye buğday üretiminin yüzde 38’ini İç Anadolu, yüzde 14’ünü ise Güneydoğu Anadolu Bölgesi üretmektedir. Yani buğday üretiminin yarısından fazlası bu iki bölgemizde elde edilmektedir. Bu yıl kuraklık nedeniyle tarımsal üretim İç Anadolu’da yüzde 30-50, Güneydoğu Anadolu’da yüzde 70 civarında zarar gördü.
Buğday üretimi
Türkiye’de hububat üretimi son on yıllarda tarımda uygulanan yanlış, şirketlerden (yerli-yabancı) yana politikalar ve İklim değişikliğinden dolayı dalgalı bir seyir izliyor. Üretimde yıl yılı aratıyor. Yıllık buğday üretimimiz çoğu kez 19 ile 22 milyon ton arasında değişmekteydi. Bu yıl buğday üretimimiz iklim nedenli olarak 16,5 milyon ton olacağı ve 11,5 milyon ton buğday ithal edeceğimiz ABD tarafından açıklandı.
Piyasa çiftçileri vuruyor, şirketleri koruyor
Hububatta piyasa dengeleme görevi TMO’ya ait. Ancak TMO piyasayı regüle edecek miktarda buğday alarak üreticilere destek olmak, bu yolla halkın karnını doyurmak yerine ithalat yapmayı tercih ediyor. Bu yıl daha çiftçilerin hasadı devam ediyorken (30 Haziran, 13 Temmuz ve 4 Ağustos tarihlerinde) TMO ithalata başladı, yerli ürün fiyatı bu politikayla baskılandı. Buğday ve arpa fiyatının çiftçi lehine yükselmesinin önüne iç piyasada geçti. Hükümet bu politika ile yerli tüccar ve sanayiciyi çiftçinin sırtından desteklemiş oldu. Kazanamayan üreticinin üretim şevki kırıldı, üreten sayısı azalacak, ekilemeyen arazi miktarı artacak. Üretim düştükçe küresel şirketlere Türkiye hububat pazarondan biraz daha fazla alan açılmış olacak. Böylece hükümet yerli şirketlerden sonra küresel tarım şirketlerini de destekledi. Olan üreticiye oldu, çiftçi arada heba edildi. Yıllardır süregelen bu yanlış politikaların sonucunda Türkiye 2003-2021 yılları arasındaki 75 milyon ton buğday ithalatı yaptı. Yapılan ithalat için 20 milyar dolar ödedi. Küresel şirketlerin buğdayı bu yıl 300 dolar/ton’a fırladı, Türkiyeli çiftçinin buğdayı 270 dolar/ton’da kaldı. (N. Oral-BirGün) Yıllardır süren yanlış ve yanlı politikalardan dolayı ekilebilecek 3,5 milyon hektar arazi de hala ekilmiyor, boş.
Niye?
Hükümetin piyasa musluğunun vanasını şirketlere, şirketler de bulutların fabrika ayarlarını oynamasıyla zarar eden üreticiler diyor ki; “çiftçilik enayilik işi oldu.” Bazı üreticiler ise; “çiftçiye değer veren bir hükümet gelmediği sürece üretmeyeceğiz” diyor.