Temel tarımsal ihtiyaçların dahi ithalata bağlandığı Türkiye’de çiftçiler kan ağlıyor. Kars’ta bir çiftçinin, ‘Bir devletin sanayi ve tarımı çöküyorsa o devlet de ekonomik olarak çökmüş demektir’ sözleri dikkat çekici
Adnan Bilen/ Kars-MA
AKP iktidarı, 17 yılda tarım ve hayvancılığı bitirip ülkeyi samana muhtaç hale getirirken sadece 2019 yılında 9 milyon 827 bin ton buğday ithal edildi. Yapılan hayvan ithalatları ise hayvancılığı bitme noktasına getirdi. Ağırlıklı tarım ve hayvancılık yapılan kentler arasında bulunan Kars; büyükbaş, kanatlı hayvan ve süt üretiminde ilk 10 kent arasında yer alıyor. Hayvancılık ve tarım sektörlerinin gelişmesindeki en önemli etkenler arasında kentte sanayi ve hizmet sektörünün gelişmemesi olarak görülürken, kent aynı zamanda iklimi ve mera yapısıyla da büyükbaş hayvan yetiştiriciliği için önemli bir yere sahip. Hükümetin son yıllarda tarım ve hayvancılık alanında ortaya koyduğu politikalar gün geçtikçe kentteki hayvan sayısını düşürüyor, yine buna bağlı olarak da çiftçi sayısında dramatik bir düşüş yaşanıyor.
Hayvan sayısı ve üretim düştü
Kars’ta meraya dayalı olarak tarım ve hayvancılık yapılıyor. Kars; 404 bin 757 hektar çayır ve mera, 375 bin 225 hektar da tarımsal arazi varlığına sahip. Kent genelinde 2017 yılında çiftçi sayısı 28 bin 500 iken, 2019 yılının sonunda ise bu sayı 27 bin 800’e kadar geriledi. Kentte 2019 verilerine göre; 467 bin adet büyükbaş, 481 bin adet küçükbaş, 265 bini kaz olmak üzere toplam 600 bin adet de kanatlı hayvan varlığına sahipken, geçmiş yıllara oranla bu sayıların gittikçe düşüş gösterdiği görülüyor. Oysa kentteki büyükbaş hayvan varlığı 2013 yılından 2017 yılına kadar 520 bin ila 580 bin aralığındaydı. Kentin en önemli geçim ve besin kaynağı olan Kars kazı sayısında sadece bir yılda 20 bin adet düşüş yaşanırken yine 2019 yılında 36 bin 500 ton et üretiminin yapıldığı kentte bu oran 2017 yılında 40 bin tonun üzerinde bulunuyordu. Süt üretiminin yapıldığı önemli kentlerin başında yer alan Kars’ta 2013 ila 2017 arasında 610 ila 650 bin ton süt üretilirken, bu oran 2019 yılının sonunda 580 bin tona geriledi.
Tüccarın eline mahkum!
Tarım ve hayvancılık açısından Kars’ın önemli ilçelerinden olan Selim’in Eski Gazi (Eskiqaz) köyünde yaşayan çiftçilerden Celal Karakoç çiftçilere yönelik yapılan devlet destekleriyle ilgili, “Şu an 2018 yılına ait buzağı parası 2020 yılında ödeniyor. Buzağı başına da 500 TL ödeniyor. Şu an buzağın hastalansa ve baytara götürsem sadece muayenesi için 250 TL öderim. Bu buzağı iki kez hastalansa devletin verdiği destek direkt tedaviye gider. Bunun adına destek denilebilir mi?” dedi. Karakoç, “Devletin verdiği gelir destekleri çiftçiye 9 ya da 10. ayda gerekli iken bize sonraki yılın 5 ya da 6. aylarında veriliyor. Destek bu kadar geç verilirse bu paranın bir anlamı olmaz. Bana destek vereceksen zamanında vermelisin. Çünkü ben kredimi ve borçlarımı 9. ayda ödemek zorundayım. Devlet parayı bu ayda vermezse ben borcumu ödemek için ineklerimi satmak zorunda kalıyorum. Halkın ürettiği hiçbir şeyi devlet almıyor. Devlet almadığı için de hepimiz tüccarların eline düşüyoruz” diye belirtti.
‘Büyük çaresizlik içindeyiz’
Erdal Karakoç adlı köylü ise “Halk artık hayvanlarına yem bile alamıyor. Köyde herkes bankalara borçlu, devletin desteği zaten yok. Bu durumda çiftçi nasıl yaşayabilir ki? Çiftçiler olarak büyük bir çaresizlik içerisindeyiz. Biz sesimizi bile çıkaramıyoruz ve geçtikçe de batıyoruz. Son birkaç yıldır yaşanan bu krizden dolayı ne ekersek günün sonunda borçlu çıkıyoruz. Bir devletin sanayi ve tarımı çöküyorsa o devlet de ekonomik olarak çökmüş demektir. Devlet bu politikadan vazgeçsin ama eğer bu politikada ısrar varsa o zaman biz de tarım ve çiftçilikten vazgeçeceğiz. Kenan Evren’den bugüne kadar bu politika böyle sürdü ve bundan sonra da maalesef böyle sürmeye devam edecek” diye konuştu.
Hububat ithalatı
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2002 yılında 1 milyon 116 bin ton olan buğday ithalatı bugün 10 milyon ton sınırına ulaştı. 2002’de sadece 150 milyon dolar ödenen buğday ithalatının 2019 yılı faturası 2 milyar doların üzerinde. Toplam tarım alanları, 2001 yılından bu yana yüzde 8 oranında azalırken, işlenen tarım alanlarının son 20 yılda yüzde 12 oranında azalması dikkat çekiyor. 2004-2018 yılları arasında tarım alanları tüm bölgelerde azaldı. Azalmanın en düşük olduğu bölge İç Anadolu oldu. En çok azalış ise yüzde 16 ile Akdeniz Bölgesi’nde görülüyor. Bölgeler bazında hububat, yağlı tohumlar ve bakliyat ürünlerinin ekiliş alanlarında aynı dönemde Akdeniz Bölgesi’nde yüzde 29, Karadeniz’de yüzde 23, Güneydoğu Anadolu’da yüzde 21, Ege’de yüzde 17, Doğu’da yüzde 13, Marmara’da yüzde 12 ve İç Anadolu’da yüzde 3 gerileme oldu.
Hayvan ithalatı
Hayvan ithalatı 2010 yılı ile birlikte yoğun olarak başlamıştı. Resmi Gazete’nin 29 Temmuz 2017 tarihli sayısında yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile Et ve Süt Kurumu’na 31 Aralık 2018 tarihine kadar 500 bin canlı büyükbaş hayvan, 475 bin canlı koyun ve keçi ithalatı yetkisi verilmişti. Aynı karar kapsamında 31 Aralık 2018 tarihine kadar 75 bin ton taze veya soğutulmuş et ile 31 Aralık 2017 tarihine kadar ise 20 bin ton karkas et ithalatı için yetki verildi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) raporlarına göre, 2010 yılından itibaren besilik ve kasaplık hayvan ithalatı yapılmaya başlandığı belirtilerek, 2017 yılında bir önceki yıla göre; kilogram bazında toplam canlı hayvan ithalatının yüzde 98, büyükbaş hayvan ithalatının yüzde 91, küçükbaş hayvan ithalatının ise yüzde 4581 arttığı bilgisine yer verildi. Raporda ayrıca şu değerlendirmeye yer verildi: “Büyükbaş hayvan ithalatındaki artış daha çok besilik ithalatından kaynaklı olup büyükbaş için yüzde 72 olarak gerçekleşmiştir. Kasaplık ithalatı büyükbaş için yüzde 397 artmıştır. 2017 yılında damızlık küçükbaş ithalatı yüzde 757 oranında artmıştır.”