Küçük çiftçi dünya genelinde tarım yapanların yüzde 85-90’ını oluşturuyor. Fakat kapitalizmin epey önceden başlattığı bir projenin hedefi olarak küçük çiftçi ortadan kaldırılması ve tarımın şirketlerin denetimine geçirilmesi isteniyor. Tarımda şirketlerin varoluşu, yani kontrolü tam olarak ele geçirmesi ise küçük çiftçinin yok oluşuna göbekten bağlı. Kabul etmeliyiz ki AK Parti küçük çiftçiyi bitirme de, tarımı ve gıdayı serbest piyasaya açma projesinde başarılı. Üstelik bunu yaparken çiftçiden yanaymış, onu koruyormuş görüntüsü vermekte de başarılı.
Tarımda Milli Birlik Projesi
Hatırlarsınız geçmişte “Tarımda Milli Birlik Projesi” adıyla bir hamle yapılmıştı. Aslında Tarım ve Orman Bakanlığı’nın özelleştirilmesi olacak olan bu proje üç unsurdan oluşuyordu. Hatırlayalım. 1-Semerat Holding, 2- Milli Birlik Kooperatifi 3- Üreticiler.
Söz konusu proje ile Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bütün kurumları, genel müdürlükleri Milli Birlik Kooperatifi (MBK) çatısı altında birleştirilmek istenmişti. Projenin yüzde 50’sinin sahibi olacak Semerat Holding, Ülker, Eti, Sütaş, Pınar, Migros dâhil pek çok şirkete ait olacaktı. Projenin geri kalan yarısında yüzde 35’inin Milli Birlik Kooperatifi’nde, yüzde 15’inin de tarımsal Kamu İktisadi Teşekkülleri’nde (KİT) olması öngörülmüştü.
Hangi KİT’ler vardı listede?
Mesela Çaykur, Türk Şeker, Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO).
Peki Tarımda Milli Birlik Projesi başladı mı? Hayır! Neden?
Türkiye tarım ve gıdasını yok etmeye yönelik, şirketler lehine olan bu proje dönemin seçim arifesine denk geldiği ve çok tepki aldığı için gündemden kaldırıldı.
Bu projede çiftçilere biçilen rol ne idi?
Projede çiftçilere Milli Birlik Kooperatifi ve sözü edilen holdinge sözleşmeli üreticilik yapma rolü veriliyordu. Yani çiftçiler, kendi toprağında köle koşullarında, sözleşmeli üreticilik yapacaktı!
Şimdi ne oluyor?
Şirketler fiyat, ürün miktarı, ürün çeşitleri ve üretim modelini kendileri belirleyebilmek için sözleşmeli üreticiliğin uygulanmasını talep etmekten hiç vazgeçmediler. Yeni çıkarılacak yönetmelikle ne üretileceğine ve ne kadar ürün üretileceğine bakanlık karar verecek. Bundan böyle daha fazla üretilmeyecek ürünler olarak; fındık, incir, kayısı, mandalina, limon, portakal, elma, üzüm belirlenmiş durumda. Bu ürünleri üreten çiftçilerin kooperatif örgütleri zaten önemli ölçüde etkisizleştirilmiş, belirleyicilik ise şirketlerde. Diğer üretilecek ürünler ise bakanlık iznine tabi olacak. Bu söylediklerim ankahaber.net paylaşımından edindiğimiz bilgiler. “Tarımsal Üretimin Planlaması Hakkında Yönetmelik” henüz taslak halinde. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 23 Mart 2023 tarihinde kabul edilen ve 5 Nisan 2023 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren “Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 422 Sayılı Kanun”a dayanarak hazırlanmış. Taslağa göre; tarım il ve ilçe müdürlükleri, il geneline ait üretim planlaması yapacak. Çiftçi bu planlanma karşısında başvuru yapacak ve il ilçe komisyonları kontrol işlemlerini yürütecek. Bakanlık bünyesinde “Tarımsal Üretimin Planlanması Kurulu” oluşturulacak. Üyeleri Bakanlık tarafından görevlendirilecek kurul yılda en az iki kez toplanacak.
Kurul nasıl oluşuyor?
Kurula Bakan Yardımcısı başkanlık edecek. Kurul üyeleri; “Bitkisel Üretim Genel Müdürü, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürü, Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü, Devlet Su İşleri Genel Müdürü, Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü, Gıda ve Kontrol Genel Müdürü, Hayvancılık Genel Müdürü, Strateji Geliştirme Başkanı, Su Yönetimi Genel Müdürü, Şeker Dairesi Başkanı, Tarım İşletmeleri Genel Müdürü, Tarım Reformu Genel Müdürü, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürü, Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü ve Tütün ve Alkol Dairesi Başkanı’ndan” oluşacakmış. İhtiyaç duyulması halinde kurul toplantılarına “üniversiteler, ürün konseyleri, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörden” kurula temsilci davet edilecek ancak bu temsilcilerin oy hakkı bulunmayacakmış. Çiftçi ve tarım örgütlerine kurulda sembolik de olsa yer verilmemiş. Sonuç olarak yönetmeliğin (taslak) Tarımda Milli Birlik Projesi’nin bazı bölümleriyle örtüşmesi ilginç değil mi? Yönetmeliği hazırlayan AK PARTİ Hükümeti. Muhalefette belirsizlik çiftçileri yalnızlaştırırken, CHP’nin oluşturduğu yeni yönetim kadrosunda tarımdan sorumlu bir başkan yardımcısı veya bir yetkilinin bulundurulmaması da ana muhalefet partisini enteresan kılıyor. Evet.
Küçük aile çiftçiliği iktidarın politikalarında böyle bir “öneme” sahip(!) Ya ana muhalefetin tarım politikalarında nereye düşüyor acaba?