gerçekçi olmak gerek. chp’den emekçiden yana, halkçı sayılacak bir hat izlemesini beklemem. ekonomi konusunda, örneğin ümit akçay veya alp altınörs ya da korkut boratav’la çalışmasını da beklemem. ama yine de ne bileyim, insan bu kadarını ummuyor. bir partinin en önemli unsuru politikaları, ve –yoksulluğun, işsizliğin bu düzeyde olmadığı dönemlerde dahi- bir partinin politikasının omurgasını ekonomik önerileri oluşturur. bu danışmanla falan olacak iş değil; tercihlerle ilgili! fakat james rifkin, hem abd’li hem de çin’e danışmanlık yapmış! oradaki yaşam ve çalışma koşulları iyi bir referans sayılmaz sanki.
fakat kılıçdaroğlu, gültekin uysal’da, demirel ve menderes’in gençliğini gördüğünü söylemez mi? tamam işte, biz de bundan endişe ediyoruz. tayyip erdoğan’ın kendi öncülleri olarak saydığı menderes ve demirel kafasını da istemiyoruz! temel karamollaoğlu’na atfettiği bilgelik aile arasında, meral akşener’e atfettiği mertlik de ticarette anlamlı olabilir ama siyasette aradığımız başka özellikler!
peki gramsci’nin bundan haberi olsa…
o arada faik öztrak gramsci’den alıntı yapıyor falan… neyse. bütün bunları anlamak zaten zor da, şunu anlamak da hiç kolay değil; adı bile bilinmeyen, lafı edilemeyecek oy oranı olan partilerle yan yana durmaya çalışan chp, farklı partilere dağılmış olsa da bütün kürtleri ve dostlarını kendinden uzaklaştırma pahasına, iktidarın yayılmacı politikalarını neden destekliyor? bir konuda dış güçlerden bahsediliyorsa, orada genellikle iç güçlerin etkili olduğunun, ben de farkındayım; devletin içindeki güçlerin yani. ama bu yeterli bir açıklama değil.
neden kılıçdaroğlu çıkıp da, “komşumuz olan iki egemen ülkenin topraklarında, büyük bütçe harcayarak ve ondan çok daha önemlisi, anadolu’nun yoksul gençlerinin canı pahasına, harekâtlar yapılıyor?” diye soramıyor. (gramsci olsa açıklar aslında da, faik öztrak açıklayabiliyor mu acaba!) bakın, kürtlere bu düşmanlık neden, diye sormasını dahi beklemiyorum. “bul karoyu, al parayı” tarzı bir gözbağcılığı, kartların yeniden dağıtılması gibi sunup, bütün gerçekliği birbirine katıp gerekçelendirilen bu korkunç maceraya ve bunun bir devlet politikası olarak yıllardır yürütülmesine ali babacan bile ufaktan itiraz ederken, chp neden hâlâ destek veriyor? cesur gazetecilerin, tane tane anlattığı gerçekleri, bilgileri neden kılıçdaroğlu’nun ağzından duyamıyoruz?
iktidarın savaş konusundaki ısrarının, sadece seçimlerle bağlantılı olmadığını ama seçimde işine yarayacağını düşünüyorum. yani o bakımdan da zararlı bir suskunluk chp’ninki. iktidarın tutumu, sadece kürt düşmanlığıyla da ilgili değil bence. evet, kürt ne gün yüzü ne de statü görsün, anasını zaten göremesin anlayışı var tabii. buna birazdan dönmek üzere şunu hatırlatmak istiyorum. yayılmacılıkta bu ısrar, bölgenin doğal kaynaklarıyla da tabii ki ilintili. ama gazın, petrolün, nereden temin edilip, nerede satılacağı ekonomik programın da konusu değil mi? hadi diyelim, bunları konuşmak güç; çevre mevre de denmişken, yine bir başka ülkenin sınırları içinde ve yerle bir edilmiş bir bölgede, kürtlerin inşa ettiği bir yönetim altında, dünyanın en değerli bitkilerinden ve insanlık mirası sayılan zeytin ağaçlarının kesilmesine iki çift laf edemez mi insan?
türkiye, tarihinin en kötü dönemlerinden birinden geçiyor, bu ideolojik kalıplarda da altüst oluşlar anlamına geliyor ve her altüst oluş gibi politik imkânlar barındırıyor. chp de zaten özellikle laiklik konusunda yeni şeyler söylüyor. öyleyse neden savaşa, yayılmacılığa karşı çıkmıyor?
diğer yandan, bu topraklarda ve bölgede kırk yılı aşkın bir tarihi bulunan kürt özgürlük hareketi bugün, kadroları, kültürü, toplumsal etkisi ve politik yapısıyla çok önemli bir güç ve militer yöntemlerle yenilmesi mümkün değil. bazen bunu taraftarlarına ve dostlarına da hatırlatmak gerekiyor sanırım.
dönelim chp’ye, chp’lilere. çoğunluğu hdp seçmeni olan kürtlerin ve genel olarak hdp seçmeninin bir kere daha bağrına taş basacağına mı inanıyorlar? demirel ve menderes’in gençliği, yayılmacı politikaların mimarı, istanbul sözleşmesi’nin muhalifi, faili meçhullerin sorumlusu ve erdoğan’ın eski başbakanı ile kuracakları türkiye’nin yeni olacağına inanacağımızı mı sanıyorlar, gerçekten?
yakın geçmişi hatırlayalım. yerel seçimlerde akp’nin yenilmesi önemliydi, bugün yeni bir türkiye’nin kapısını açmak önemli. bunu hesaba katmayan yarın olacaklara hazırlıksız yakalanır.