Seküler kesim siyasetçileri hakimler ve savcıların otobüslerle Saray’a taşınmalarını eleştiriyorlar. “Olur mu bu?” diyorlar, “Hani yargı bağımsızdı?”, “İktidar, böyle yaparak yargı da bizimle algısı yaratıyor” diye eleştiriyorlar. İktidarın yarattığı bu demokrasi karşıtı algıya tepki göstermek gerçekten de önemli. Çünkü iktidarın elinde gerçekten öyle büyük bir medya gücü var ki istediği konuyla ya da kişiyle ilgili istediği biçimde algı yaratması onlar için sıradan bir iş. Nitekim tamamen kendi beceriksizlikleri ile ilgili bir krizi toplumun önemli bir kesiminde bir “ekonomik darbe” olarak algılanmasını sağlamadılar mı? İşte bu yargı mensuplarının otobüslerle taşınma işi de böyle bir algı operasyonu.
Tabii bütün algı operasyonlarının iki yüzü vardır. Birincisinde, kişi, kurum, kesim her ne ise algıya konu olduğunda tümüyle algıyı yaratanın işine yarayan bir biçimde sunulmuş (ve kullanılmış) oluyor, ikincisinde ise, algı içine alınmış kişi, kurum ve kesim içinde itirazı olanlar var ise onlar da baskılanmış oluyor. Örneğin yargı mensuplarının Saray’a taşınmaları meselesine bakarsak bunu görebiliriz. İktidar, hem bir yandan “Bakın, yargı bizim yanımızda” algısı yaratmış oldu, hem de yargı mensubu içinde bu taşınma işine itirazı olanlar varsa da onlar da baskı altında kalarak susmak zorunda kaldılar.
CHP’li siyasetçilerin iktidarın yarattığı bu algı operasyonuna tepki göstermeleri önemli tabii ki ve o nedenle de desteklenmeli. Ama öte yandan aynı siyasetçilerin yine iktidarın yarattığı çok açık olan bir başka algı operasyonunu görmemelerine ne demeli? Gazeteler yazıyor: CHP kaynakları, “İktidar kanadının sürekli CHP’yi ‘HDP ile ittifaka’ zorladığını ve bu yönde de algı oluşturmaya çalıştığına” dikkat çekiyorlar. AKP’nin kendi aleyhinde bir algı yaratması söz konusu olmayacağına göre, “CHP, HDP ile ittifak yapacak” algısı AKP’nin değil de CHP’nin doğru bir iş yapacağı anlamına gelmez mi? Öyle ya bu yaratılmak istenen algı şu anlama gelmiyor mu? (AKP yönetimi şöyle düşünmüyor mu?): “Eğer CHP, HDP ile ittifak yaparsa bizim alabileceğimiz bazı belediyeleri CHP’ye kaptırır mıyız? Evet kaptırırız! Durum böyle olduğuna göre HDP’yi zaten ‘teröre yardımcı olan parti’ diyerek yaratmış olduğumuz olumsuz algıyı devreye sokup ‘Bakın bakın CHP, HDP, yani teröre yardımcı olan partiyle işbirliği yapıyor’ dersek bu işbirliğini önlemiş oluruz ve bu işten de biz AKP olarak karlı çıkarız. O zaman bu algı operasyonuna devam!” Basit mantık bu değil mi?
Dolayısıyla AKP’nin yaratmaya çalıştığı “CHP, HDP ile ittifak yapacak” algısı, tekrar edecek olursak CHP’nin değil AKP’nin çıkarına hizmet etmek üzere oluşturulmaya çalışılan bir algıdır. Hepsi bu!
Özetlersek, AKP, bu algıyı yaratarak hem HDP’nin etkili muhalefetini önlemek için CHP’yi kullanıyor ve hem de CHP içinde farklı düşünenler varsa onları da baskı altına alarak seslerinin kısılmasını sağlıyor. Ve işin ilginci CHP kaynakları da, oyun bu iken “ hiçbir partisel ittifak peşinde olmayacağız” şeklinde AKP’nin değirmenine su taşıyor. Tabii ki parti onların partisi istedikleri gibi karar verir istedikleri gibi davranırlar. Ama bırakın yaklaşmakta olan ekonomik fırtınayı, asıl bu fırtınanın da ötesinde oluşmakta olan rejim bunalımını görmek zorundayız. Devletler arası görüşmelere hiçbir sıfatı olmadığı halde oğlunu dahil eden anlayış en hafifinden bir “çadır devletini” ima ediyor. Bu nedenle de seküler kesimin ve onun en büyük partisi olan CHP’nin vereceği kararların partiyi de aşan bir önemi ve etkisi olduğu açık değil mi?
Gelelim HDP’nin “teröre yardımcı olan parti” algısı meselesine. Yahu arkadaşlar bunun da tıpkı yargı mensuplarının Saray’a taşınmaları gibi bir algı operasyonu olduğunu anlamıyor musunuz? Nasıl AKP ve Saray böyle yaparak yargı mensuplarının da kendi taraflarında yer almakta olduğu algısını yaratmak istiyorsa tıpkı onun gibi HDP’yi “teröre yardımcı olan parti” olarak algılanmasını sağlayarak da HDP’nin muhalefetini engellemek ve etkisiz kılmak için uyduruyor. Böyle bir algı yaratma gücüne sahip olduğu da kendisinin “bölücü” ve “şeriatçı” bir parti olduğunu gizleyebilmesinden yeterince anlaşılmıyor mu?