HDP’nin 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri’nden iki gün önce Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda düzenlediği “Büyük İnsanlık” mitingine yönelik bombalı saldırının üzerinden 3 yıl geçti. DAİŞ üyesi Orhan Gönder’in 2 bin 360 polisin görevli olduğu ve yüzbini aşkın kişinin doldurduğu miting alanına yerleştirdiği 2 bombanın patlamasıyla Ramazan Yıldız, Necati Kurul, Şehmuz Kaçan, Civan Arslan ve Ali Türkmen isimli yurttaşlar yaşamını yitirdi, 400’ü aşkın kişi yaralandı. Davayı en başından beri takip eden bazı mağdur avukatlarından Nadide Kurul, davadaki ihmalleri, karanlıkta kalmış noktaları ve davanın geldiği aşamayı değerlendirdi.
Birçok nokta karanlıkta
Olayla ilgili etkin bir soruşturma yapılmaması nedeniyle dosyada karanlıkta kalan birçok nokta olduğuna işaret eden Kurul, “Görüntülerde IŞİD sanığı Orhan Gönder ile bir süre mavi gömlekli bir şahısla sohbet ediyor ve birlikte alandan ayrılıyor. Bu kişinin kim olduğu halen tespit edilemedi. Dosyada bunlara ilişkin hiçbir ilerleme sağlayamadığımız için birçok nokta karanlıkta. Orhan Gönder’in olaydan sonra yakalanması da o kişilerin telefonlarının teknik takiple dinlenmesi sonucunda oldu. Aslında takipte olan kişilerin telefonları patlamadan önce dinlenmesine rağmen nedense bu olay engellenemiyor. Karanlıkta kalan başka bir nokta ise Orhan Gönder’in, ilk ifadesinde İstasyon Meydanı’ndaki seyyar çaycı Y.S.Z. ile irtibatlı olduğunu söylemesi ardından ring aracına giderken polisin sorusu üzerine ifadesini değiştirmesi” dedi. “Yargıdaki cezasızlık pratiği ne yazık ki bu dosyada da işliyor” ifadesini kullanan Kurul, “Olaydan sonra gizlilik kararı alındı. Ne olduğunu anlayamadığımız bir kararla dosya Ankara’ya nakledildi. Görevli polisler hakkında ihmalleri nedeniyle Diyarbakır’da yürüyen bir dava var, bu polislerin ağır ceza mahkemesinde yargılanması yönündeki talebimiz kabul edilmedi” diye konuştu.
DİYARBAKIR