Cezaevlerindeki çocukların durumunun gündem olmadığını belirten Cansu Şekerci çocukların doğaya, oyuncağa ve gıdaya erişimde zorluklar yaşadığını ifade etti
Türkiye’de cezaevleri hak ihlalleriyle sık sık gündeme geliyor. Ayakta sayım, çıplak arama, hastanede kelepçe dayatması gibi ihlaller gündemdeki yerini korurken, cezaevlerinde bulunan çocukların durumu ise gündeme gelmiyor. Hapishanelerindeki çocuklara dair açıklanan son resmi veri, 14 Kasım 2018 tarihinde TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyelerinin soruları üzerine Ceza ve Tevkif Evleri (CTE) Genel Müdürü Şaban Yılmaz’ın verdiği yanıt. Açıklanan rakamlarda 0-6 yaş arasında 743 çocuğun hapishanelerde olduğu belirtilmişti. Henüz cezaevindeki çocuklara ilişkin bir düzenleme yapılmazken, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’ne (CİSST) bağlı Hapiste Çocuk Ağı Temsilcisi Cansu Şekerci, hapishanelerdeki bu çocukların durumunu Mezopotamya Ajansı’na değerlendirdi.
‘Sayı çok daha yüksek olabilir’
Cezaevlerindeki çocukların durumuna ilişkin düzenli olarak Adalet Bakanlığı’na başvurduklarını ve bakanlığın ketum davrandığını belirten Cansu Şekerci, “En son Kasım 2018’de CTE’nin yayımladığı bir raporda 743 çocuk olduğu söylendi. Daha sonra milletvekilleri sayılar açıkladı. Bunlara ilişkin bir belge olmadığı için çok net bir sayı verilemiyor ama 800 civarı çocuğun hapishanelerde olduğundan söz edebiliriz. Yalnız bu sayılar şöyle yanıltıcı olabilir. Verilen sayılar 14 Kasım 2018 günü içeride 743 çocuk olduğunu belirtir. Sirkülasyonu göz önüne aldığımızda bu sayı çok daha yüksek olabilir” dedi.
‘Kanunun herkese uygulanması gerekiyor’
0-6 yaş grubu çocuklar ile ilgili sadece 5275 Sayılı Kanun’un olduğunu, bu kanunun ise sadece annenin infazının ertelenmesine ilişkin bir düzenleme içerdiğini belirten Şekerci, “Bu kanunun hiçbir ayrım gözetmeksizin herkese uygulanması gerekiyor. Fakat uygulamada ne yazık ki farklı şeylerle karşılaşıyoruz. Bunların sebebi ise çocuğun doğumundan sonraki 6 aylık süreçteki kadınlar için bu kanunun uygulanmasının Cumhuriyet Başsavcılığının takdirine bırakılıyor olması. Bu takdir de ise ‘Çocuğa süt veriliyor mu?’ gibi basit araştırmalarda bulunuluyor. Örneğin iaşe yönetmeliği var. Bu yönetmelikte hamile kadınlara daha fazla iaşe verilmesi gerektiğine dair düzenleme yer alıyor. Ama yasaya göre hamile kadınların hapishanede durmaması gerekiyor” diye belirtti.
‘Hapishaneye oyuncak sokulmaması ciddi bir problem’
Mevzuatların ayrıntılı organize edilmediği için ihalelerle neden olduğunu belirten Şekerci cezaevlerinde bulunan çocukların gelişiminin mevcut durumdan olumsuz etkilendiğini ifade etti.
Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun son yaptığı ziyaretlerde çocukların oyuncaklara, boyalara, besinlere erişimi konusunda çok ciddi problemler tespit ettiğini söyleyen Şekerci, “Çocuklar sadece bir koğuşta kalıyor ve belki halıya basamıyor. Doğaya erişimi yok. Sadece annesini görebiliyor. Ailesinden diğer üyeleri görmesi için çok zor bir yol tüketmesi gerekiyor. Hapishanelere oyuncak sokulmaması ciddi bir problemdir. Kantinlere çocuklar için gıda sokuluyor fakat bunların raf ömürleri kısa olduğu için çabuk bozuluyor ve bu ürünlerin yenilenmemesi gibi ihlaller bize ulaşıyor. Çoğu hapishanede kreş bulunmuyor. Belli iyi örnekler karşımıza çıkabilir ama bunu tüm insanlara eşit olarak sunamıyorsak ihlal olduğunu söylemek zorundayız” dedi.
‘Çocuğun üstün yararı’
0-6 yaş arasındaki çocukların hapishanelerde kalmaması gerektiğini söyleyen Şekerci, “Anayasa Mahkemesi’nin Şükran İlge başvurusu ile ilgili bir kararı var. Yapılan başvuruda ‘hapishanenin yaşam şartları benim çocuklarım için uygun değildir, infazımım ertelenmesini talep ediyorum’ dediğinde Cumhuriyet Başsavcılığı bunu reddetti. Fakat Anayasa Mahkemesi ‘Sen bunu reddederken mahpusun durumunu çocuğun üstün yararından daha ağır bir yere getiremezsin. Çocuğun üstün yararı öncelemek zorundasın’ dedi. Bunu bir ihlal olarak gördü” ifadelerini kullandı.
Şekerci, anne çocuk ünitelerinin yapılmasıyla ilgili adımlar atıldığını, söyleyerek, şunları ekledi: “Öte yandan resmi verilere göre 743 tane çocuktan bahsediyoruz. Atılacak bir adımın olumlu etki yaratması devlet nezdinde herkese erişimle daha sağlıklı olacağı için bunun tekrar değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.”