Bu nameyi aslında 26 Eylül 2024 günü yazmıştım. İçine rojname için bir Kürdi yazı da koymuştum. Lakin bir türlü bir tercüman bulunamadı ve ben de bu yüzden yazıyı geri aldım ve mektubu da yeniden yazmak zorunda kaldım
İçeriden / Hüseyin Aykol
Konya-Ereğli T Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan İhsan Bulut, 18 Ekim 2024 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Çok uzun bir zamandır size yazamıyoruz. Zaten gazeteyi de vermiyorlar. Olup bitenden çok da haberdar değiliz. Ama mağduriyetimizi de yıllardır olduğu gibi size yazıyoruz.
Bu nameyi aslında 26 Eylül 2024 günü yazmıştım. İçine rojname için bir Kürdi yazı da koymuştum. Lakin bir türlü bir tercüman bulunamadı ve ben de bu yüzden yazıyı geri aldım ve mektubu da yeniden yazmak zorunda kaldım.
Biz burada üç arkadaşız (Ben İhsan Bulut, Erkan Taşkan ve Ramazan Çete’dir). İki yıldır bu cezaevindeyiz. Her ay, siyasilerin bulunduğu cezaevlerine sevk talebinde bulunuyoruz; ancak hep güvenlik ve kapasite dolu gerekçeleriyle bize ret cevabı geliyor.
Haftalık 45 dakika spor dışında hiçbir sosyal faaliyetimiz yok. Erkan Taşkan arkadaşımız, üç kişilik arkadaş görüşçü kontenjanı için kimi yazarsa yazsın, “Erkan Taşkan örgüt üyesi olduğu için söz konusu görüşçülerin gelmesi kurum güvenliği için uygun değildir” deniliyor. İnfaz Hakimliği bu kararları hep bozuyor ama idare sürekli olarak aynı kararı yeniden alıyor. Bu durum, böylesine sürekli tekrarlanırken, Erkan Taşkan, iki yıldır bu hakkından yararlanamıyor.
Bir de bir isteğimiz olacak: Bizim burada hiç Kürtçe kitabımız yok. Birkaç yere Kürtçe kitap için yazdık ama maalesef sonuç alamadık. Şayet Kürtçe kitap gönderme imkânı olan varsa, bize Kürtçe kitap göndersin lütfen. Gerçekten çok büyük bir ihtiyaç bu bizim için. Kitaplar, benim adıma yani İhsan Bulut adına gönderilsin. Adres şöyle: İhsan Bulut / Ereğli T Tipi Cezaevi B-1 / KONYA
* * *
İzmir-Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Hasan Yıldız, 1 Ekim 2024 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Buraları sorarsan, hapishanelerin tadı tuzu kalmadı uzun bir zamandır. Zaten sen de bu süreci dışarıda en iyi takip edenlerdensin. Eskiden hapishane idareleri ile birçok mesele konuşulup çözülebiliyordu. Şimdi idarelerle konuşularak çözüm üretmek çok zor.
Yeni bir uygulamayı devreye soktuklarında, Bakanlık talimatı, bizim yapacak bir şeyimiz yok, deniliyor. İtirazlarımızda sık sık bu kalıplaşmış cümleyle karşılaşıyoruz. Ya gerçekten idarelerin hapishaneleri idare etmekle ilgili bir numarası kalmadı. Hepsi bakanlığın sıradan memurlarına döndü; ya da bakanlık talimatları o kadar şık olmasa da böyle bir yöntemi kullanmak işlerine geliyor.
Aramalar daha önce bir kez yapılırdı. Nadiren de kısmi arama yapılırdı. Sonradan bir kısmi, bir genel yapılmaya başlandı. Şimdi ise ayda iki kısmi, bir genel arama yapmaya başladılar. Protesto ettiğimiz için disiplin cezaları veriliyor. Daha önceki sorunların çözümü bir yana üstüne sürekli yenileri ekleniyor. Aramalarda da sürekli bir şeyleri alma eğilimi var.
Çoğu şey idare kanalıyla daha önceden alınıp, içeri verilen şeyler. Parayla kantinden alınan şeyleri şimdi yasak deyip, topluyorlar. Aytunç arkadaşın ve başka yerlerden gönderilen fotoğraflara karar verip, vermediler. Şimdi “akrabam” dersen verileceği söyleniyor. Ama insan fotoğrafı dışındaki (mesela manzara vb.) halen yasak. Genelgede, yönetmelikle böyle bir yasak olmamasına rağmen, önceki müdürün aile albümünün verilmemesini düzenleyen maddeyi yorumlayarak uydurulan bir yasak.
Bu hapishaneye özgü bir yasak yani. Aynı kampüsteki diğer cezaevlerinde bile böyle bir yasak yok yani. Yığınla başka sorun, sıkıntı var ama daha önceki mektupta yazdığım için tekrara girmiyorum. Sorunlar çözülmek bir yana yenileri ekleniyor. Aynı zamanda politik atmosferle doğrudan ilintili bir süreç yaşıyoruz. Siyasette bir değişiklik olmadığı sürece buralarda esaslı bir düzelme ihtimali çok zor.”
* * *
Hakan Gökcan, Afyonkarahisar E Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan bir mahpustur. Kendisi engelli bir vatandaşımızdır. 28 Şubat davasındaki emekli generallerin serbest bırakılması için çıkarılan, sürekli hastalık ve yaşlılık yasasından yararlanmak için Adalet Bakanlığı’na başvurdu. Hakan Gökcan’a bu konuda gönderilen cevapta, konuyla ilgili belgelerin Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nden istendiği ve oradan gelen belgelere göre, kendisi hakkında karar verileceği belirtildi. Ancak bakanlıktan gelen bu yazının üstünden aylar geçmesine rağmen Hakan Gökcan halen cezaevinde tutulmakta. Bakanlığa bağlı genel müdürlük ile bakanın bulunduğu bina aynı bina. Bir odadan diğerine gidecek bir dosya için niçin ayların geçmesi gerektiği bilinemiyor maalesef. Umarım Hakan Gökcan ile ilgili karar bir an önce verilir.
KÜRTÇE MİZAH KİTABI: 32 yıldır tutuklu olan Resul Baltacı ile 28 yıldır tutuklu olan Fikret Karakoç’un birlikte kaleme aldıkları “Mistek Ronahi” adlı mizah kitabı, Aram Yayınları tarafından yayımlandı.
Kürtçe yazılan bu kitap, iki tutuklu yazarın zorlu mücadele dönemlerinde karşılaştıkları olayları ve yaşadıkları anıları mizahi bir üslupla ele alırken, işlediği konu itibari ile bir ilk olma özelliği de taşıyor.
“Mistek Ronahi”, Aram Yayınları etiketiyle raflardaki yerini alırken, yazarların mücadele dolu hayatlarını ve özgün mizah anlayışlarını keşfetmek isteyen okurlar için önemli bir eser olarak öne çıkıyor.
MEKTUBU GELENLER:
Hakan Gökcan – Afyon E Tipi Kapalı Cezaevi
İhsan Bulut – Ereğli T Tipi Kapalı Cezaevi
Hasan Sönmez – Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi
Hasan Yıldız – Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi