Kırıkkale F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutuklu bulunan Hüseyin Sürensoy, avukatları aracılığı ile Mezopotamya Ajansı‘na gönderdiği mektupta, yaşadığı hak ihlallerini aktardı. Mektubunda “Cezaevinde yeni uygulama başlattılar” diyen Sürensoy, “Hem bulunduğumuz cezaevinde, hem de dışarıda can güvenliğimiz yok” diye belirtti.
‘Çift kelepçe uygulanıyor’
Sürensoy, güvenlikten sorumlu askerlerin cezaevinde yeni bir uygulama başlattıklarının altını çizerek şunları kaydetti: “Diş tedavimi yapmak üzere hastaneye götürüldüm. Ringden indirildiğim sırada ve ellerim kelepçeli olduğu halde, görevli iki personel yanıma yaklaşarak, daha önce hazır halde bulundurdukları diğer kelepçeyi de koluma vurdular. Ben söz konusu çift kelepçe uygulamasını kabul etmediğimi belirtince, görevli araç komutanı güvenlik amaçlı çift kelepçe takıldığını söyledi. Zaten iki elim kelepçeli ve önümde arkamda dört asker bulunuyor. Neyin güvenliğini alıyorsunuz dedim. O arada aramızda tartışma başladı ve tartışma hastanenin içinde devam etti. Doktor kelepçeyi açın demesine rağmen, görevli askerler kelepçeyi açmamakta direttiler. Daha sonra cezaevi idaresi bu konu kapsamında bana soruşturma açıtı. ”
‘Hem içeride hem dışarıda can güvenliğimiz yok’
Mektubun devamında çift kelepçe uygulamasının yeni işkence biçimi ve yöntemi olduğunu belirten Sürensoy, “Yapılanlar, kamu önünde teşhir etmek ve güvenlik adı altında tedaviyi önleme girişimidir. Kurum müdürünün disiplin soruşturması açması manidardır. Belli ki talimatla hareket ediyorlar. Kendileri daha önce de iki farklı arkadaşımıza aynı kapsamda soruşturma açtı. Soruşturmayı açan subay aynı zamanda bizi hastaneye götüren kişidir. Yine hücre aramalarında aynı subay görevlendirilmektedir. Onun için ne içeride, ne de dışarıda can güvenliğimiz yok. Kurum müdürlüğü ise inisiyatifini yitirmiş durumdadır” ifadelerini kullandı.
‘Arkadaşımıza ters kelepçe takıp kafasını duvara vurdular’
Sürensoy, mektubunda son olarak şunları söyledi: “29.01.2019 tarihinde ağırlaştırılmış müebbet cezası olan Rıdvan Sayak arkadaşımızın hücresi arama amaçlı basıldı. Söz konusu aramada arkadaşımızın ağzında jilet olduğu gerekçesi ile arkadaşımızın ağzını açması istendi. Arkadaşımız bu dayatmayı kabul etmeyince, görevli personel önce arkadaşımıza ters kelepçe takıp, sonrasında ise kafasını duvara vurdu. Arkadaşımızın burnundan kan gelmesine rağmen, arkadaşımız süngerli oda diye tarif edilen bir odaya alındı. Tüm bu yaşananlar kurum içi ve güvenlik adı altında eş zamanlı ve koordineli bir sürecin başlatıldığı ve bu uygulamaların devam edeceğini güçlü bir biçimde hissettiriyor.
Önce kelepçe uygulaması, sonra bu saldırı ve peşinde bazı kurum içi personellerin tahrik edici ve provokasyona zemin sunan söylem ve yaklaşımları. Tüm bunlar bizi ciddi derecede endişelendirmektedir. Şuan bir açlık grevi sürecindeyiz. Bu saldırı konsepti buna cevap olsa gerek. Yine açlık grevinin 37’nci gününde olan arkadaşlarımıza gerekli sağlık koşulları sağlanmıyor. Sağlıkları risk altında. Yine arkadaşlarımıza üç haftadır meyve suyu verilmiyor.”