Son dönemde hiç durmayan operasyonlarla cezaevlerindeki kapasite fazlası insan sayısı yeniden 20 bini buldu. Seçimlere kadar bu sayının çok daha fazlalaşmasını beklemek falcılık olmayacak maalesef
Hüseyin Aykol
Ülkemizde 1 Mart 2024 tarihi itibariyle, 272 kapalı ceza infaz kurumu, 99 müstakil açık ceza infaz kurumu, 4 çocuk eğitimevi, 11 kadın kapalı, 8 kadın açık ile 9 çocuk ve gençlik kapalı ceza infaz kurumu olmak üzere toplam 403 ceza infaz kurumu bulunmakta olup, bu kurumların kapasitesi 295 bin 702 kişiliktir. Yine 1 Mart 2024 tarihi itibariyle cezaevlerinde 314 bin 375 kişi bulunuyor.
Geçen yıl Temmuz ayında denetimli serbestliğin adli mahpuslar için üç yıla çıkarılmasıyla 100 bin mahpus tahliye edilmiş ve cezaevlerindeki kapasite fazlalığından kurtulmuşlardı. Ancak son dönemde hiç durmayan operasyonlarla cezaevlerindeki kapasite fazlası insan sayısı yeniden 20 bini buldu. Seçimlere kadar bu sayının çok daha fazlalaşmasını beklemek falcılık olmayacak maalesef.
Bu arada, yeni açılan cezaevleriyle ilgili haberlerin farkında olan okurlarımıza cezaevi yapımıyla ilgili bir başka gerçekliği de hatırlatmamız gerekiyor. 403 cezaevi var diyoruz ama bu arada kapatılanlar-yıkılanlar da var. Nitekim uluslararası normlara uymayan ve fiziki şartları ve kapasiteleri itibariyle ‘rehabilitasyonun’ kısıtlı yapıldığı ya da hiç yapılamadığı küçük ilçe ceza infaz kurumları 2006’dan bu yana kapatılmakta. Nitekim 2023 yılına kadar toplamda 394 ceza infaz kurumu kapatılmış bulunuyor.
Tek amaç tecrit!
Öte yandan güvenlikli, mekanik, elektronik donanımlı ve ‘rehabilitasyon’ işlemlerine elverişli yeni ceza infaz kurumu projeleri geliştirildi ve metropol kentler öncelikli olmak üzere 2006 yılından bu yana, 285 yeni cezaevi açıldı. Mahpusun tecridini amaçlayan bu cezaevlerinin tip ve özellikleri şöyle:
F Tipi Cezaevleri: 14 adet; iki katlıdır. Odalar genelde (103 adet) üç kişiliktir. Ancak tek kişilik (61 adet) hücreler de bulunur. Her odanın kendi havalandırması var. Kapasitesi 370 kişidir.
S Tipi Cezaevleri: 7 adet; üç katlıdır. Tek kişilik hücrelerden oluşmakta. 500-550 kişi kapasiteli. Koşulları ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış kişiler için uygundur.
Yüksek Güvenlikli Cezaevleri: 22 adet, üç katlıdır. Tek kişilik hücrelerden oluşmakta. 500-550 kişi kapasiteli. Koşulları ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış kişiler için uygundur.
Y Tipi Cezaevleri: 14 adet, üç katlıdır. Tek kişilik hücrelerle 300-400 kişi kapasiteli ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası için tasarlanmıştır.
Ayrıca mevcut cezaevlerine yine 2006 yılından bu yana yapılan ek bina ve açık cezaevleriyle birlikte bugünkü 295 bin kişilik kapasiteye ulaşılmış bulunmaktadır.
Bu hafta, bana sadece bir mektup ulaştı. Mektubu sizlerle paylaşıyorum:
İzmir-Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulmakta olan Güven Usta, 5 Mart 2024 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Adaletsizliklerin günden güne arttığı ülkemizde siyasi iktidar halkı baskıyla susturmaya çalışıyor. Açılan yeni hapishaneler, artan tecrit ile beraber devrimci düşünceler yok edilmek isteniyor. Her gün baskınlar, tutuklamalar ve yeni bir saldırı dalgası yaşanıyor. Buna sessiz kalmak yok olmak demektir. Haklarımıza sahip çıkmaz, faşizme karşı direnmezsek, adalet bu topraklara gelmeyecek. Biz bulunduğumuz bu mevzide ve arkadaşlarımız bulundukları her yerde bunu yapıyoruz.
Kitap yayın yasakları: Hücrede en fazla 20 kitap bulundurmaya izin veriliyor. Adımıza posta yoluyla gelen veya elden yatırılan kitaplar idare tarafından aylarca bekletiliyor. Çoğu zaman el koyma kararı alınıyor ve bize verilmiyor. Dergiler de aynı gerekçelerle yasaklanıyor. Ama burada dergiler için temel bir ayrım noktası var. Posta yoluyla ya da elde yatırma yoluyla gelen dergiler içeriğine bile bakılmadan engelleniyor. Abone olduğumuz Halk Okulu ve Tavır dergileri ise siyasi iktidarı ve emperyalizmi hedef aldığı için yasaklanıyor.
Sohbet hakkının tam uygulanmaması: 2007 yılında Adalet Bakanlığı’nın 45/1 nolu genelgesiyle yasal hale gelen haftada 10 saat sohbet hakkı bugüne kadar tam olarak uygulanmadı. Pandemi boyunca hep yasaklandı. Pandemi sonrasında ise bulunduğumuz hapishanede haftada 4 saat uygulanıyor. Sohbet hakkı büyük bedeller pahasına kazanılan bir haktır. Keyfi kısıtlanmasına izin vermeyeceğiz.
İletişim hakkının yasaklanması: Posta yoluyla gelen her türlü fotokopi engelleniyor. Başka hapishanelerden veya dışarıdan gönderilen fotokopiler içerik incelemelerine dahi tabi tutulmuyor. Hapishane idaresi bu uygulamayı Adalet Bakanlığı’nın yayınladığı bir genelgeye dayandırıyor. Oysa uygulamanın kendisi yasaya açıkça aykırıdır.
Disiplin cezaları: Yukarıda sıraladığımız ve daha başka sorunların çözümü için direniyoruz. Slogan atıyor, kapı dövüyoruz. Yapılan hak gasplarına tepkimizi gösteriyoruz. Sorunların çözülmesini istiyoruz. Yaptığımız eylemler meşrudur. Ancak hapishane idaresi attığımız sloganlara soruşturma açarak direnen tutsaklara ziyaret yasağı getirmektedir. Şimdiye kadar slogan atan her tutsağın 100 ayı aşan ziyaret cezası oldu. Sorunların bu şekilde çözülemeyeceği açıktır. Bekir Şimşek ve Cem Göçer 30 yıllık tutsaklık sürelerini doldurmuş olmalarına rağmen disiplin cezaları bahane gösterilip, infazları yakılarak tahliye edilmemektedirler.
Diğer hak gaspları: Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan tutsakların üç saat olan havalandırma hakkı iki saate indirildi. Günün 22 saatini 8 metrekarelik hücrede geçiren ağırlaştırılmış müebbetliklerin havalandırma saati arttırılmalıdır. Hapishane idaresi görüş saatlerini yasal olarak bir buçuk saat olduğu halde bir saat olarak uyguluyor. Bu şekilde hakkımızı gasp ediyor. Gerekçe olarak gösterilen personel eksikliği iş arama yapmaya gelince, nedense kalmıyor.
Hapishane idaresi hesabımızda bulunan para miktarını öğrenmek isteyen ailemize ve yakınlarımıza bilgi vermiyordu. Konuyla ilgili İnfaz Hakimliği’ne yaptığımız başvuru kabul edildi ama uygulanmıyor. Hapishane idaresi para durumumuzu öğrenmek isteyen ailelerimize ve yakınlarımıza gerekli bilgiyi vermelidir.”