Cezaevlerinden virüs nedeniyle ölüm haberleri gelirken, iktidar önlemler adı altında tutuklular üzerindeki tecridi derinleştiriyor. ÖHD’li avukat Destina Yıldız ve MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Mehmet Temizyüz tutuklular için herkese elini taşın altına koyma çağrısı yaptı
Elif Aydoğmuş/İstanbul
Dünya genelinde 335 bin kişinin yaşamını yitirmesine sebep olan koronavirüs vaka sayısı 5 milyonun üzerine çıktı. Türkiye’de resmi rakamlara göre 22 Mayıs itibariyle 4 bin 276 kişi yaşamını yitirirken, 154 bin 5 yüz kişi ise hastalıkla mücadele ediyor. Koronavirüsün en çok tehdit ettiği yer ise cezaevleri. Dünyanın birçok yerinde cezaevleri boşaltıldı. Türkiye’de de AKP-MHP iktidarının muhalefetten bağımsız hazırladığı infaz indirimi yasasıyla, uyuşturucu suçluları, mafya çeteleri gibi yaklaşık 90 bin adli suçlu serbest bırakıldı. Başta hasta ve yaşlı olmak üzere on binlerce siyasi tutuklu ise cezaevlerinde ölüme terk edildi. Koronavirüs vakalarının yoğun şekilde görüldüğü belirtilen Silivri Cezaevi’nde önceki gün (21 Mayıs) bir tutuklu koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirdi. Yine Osmaniye Cezaevi’nde kalan ve mayıs ayı içerisinde defalarca kez yoğun bakıma alınan ve tahliyesi talep edildiği halde “durumun iyi” denilerek tekrar cezaevine gönderilen Sabri Kaya da önceki gün (21 Mayıs) yaşamını yitirdi. Kaya’nın cenazesi de korona şüphesiyle ailesine verilmedi. Koronavirüsün hızla yayıldığı ve ölüm haberlerinin geldiği cezaevlerine ilişkin Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Cezaevleri Komisyon Sözcüsü Destina Yıldız ve Med Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) Eşbaşkanı Mehmet Temizyüz gazetemize konuştu.
Cezaevlerinde virüs yayılıyor
Cezaevlerinin şeffaflıktan tamamen uzak davrandığını ifade eden Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Cezaevleri Komisyon Sözcüsü Destina Yıldız, bu nedenle koronavirüs vaka sayılarını net belirtemeyeceklerini söylüyor. Kendi imkanlarıyla haftalık raporlar hazırladıklarını söyleyen Yıldız, “Gidebildiğimiz hapishanelerde yaptığımız kapalı görüşlerde mahpuslardan bilgi almaya çalışıyoruz. Tabi bunun mümkün olmadığı durumlarda aileler üzerinden bilgi almaya çalışıyoruz. Dolayısıyla net bilgiye ulaşmamız çok zor” diyor.
Yıldız, aile ve avukat görüşleri askıya alınsa da cezaevinde önlemlerin son derece yetersiz olduğunu belirtiyor. Silivri Cezaevi’ndeki 82 koronavirüs vakasının görülmesini hatırlatan Yıldız, “Silivri 7 ve 8 Nolu’da vaka var. 7 Nolu’da 3 koğuş karantina koğuşu ve buradakilerin hepsi pozitif vaka. Silivri 8 Nolu’daki koğuşlarda 30-40 mahpus kalıyor. Ortalama bir hesapta bile yüzün üzerinde mahpusun korona olduğunu düşünüyoruz. Ha keza Konya E tipi Cezaevi, Buca ve Şakran cezaevlerinde de vakaların olduğuna dair iddialar var” diye konuşuyor.
‘Tedbirler yetersiz’
Cezaevlerinden gelen ölüm haberlerine de dikkat çeken Yıldız, “Salgın hapishanelerde hızla yayılmaya devam ederken hapishanelerden ölüm haberleri de gelmeye başladı. Bu noktada alınan tedbirlerin yetersizliği açıkça ortada. Başta ağır hasta ve kronik hasta mahpuslar olmak üzere bütün mahpuslar hapishanelerde ciddi risk altında” diye belirtiyor.
Koronavirüs salgınına yakalanmış vakaların tedavilerinin son derece sağlıksız ortamda yapıldığını da sözlerine ekleyen Yıldız, şöyle devam ediyor: “Tedavileri cezaevlerinde oluşturulan karantina koğuşlarında gerçekleşiyor. Gelen doktorlar dışarıdaki hastanelerde çalışan doktorlar. Sürekli cezaevinde bulunmuyorlar. Dolayısıyla dışarıdan virüsü getirme olasılıkları çok yüksek.”
800 gram dezenfektan 35 TL
Salgının ilk gününden bu yana cezaevlerine ne maske ne de temizlik ürünü dağıtılıyor. Tutuklular tamamen kendi imkanlarıyla bu ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyor. “Temizlik malzemeleri için çok ciddi sıkıntılar var” diyen Yıldız, şunları ekliyor: “Kantinlerde fahiş fiyatlar ile satılıyor, üstelik kalitesiz ürünler bunlar. Dezenfektanlar çok kalitesiz. İçinde alkol neredeyse yok. 800 gr dezenfektan 35 liraya satılıyor. Dışardaki insanlara barkod üzerinden maske dağıtan hükümet hapishanelerde bunu yapmadı. Maskeler kimi cezaevlerin 17 liraya, kimisinde ise 11 liraya satılıyor.”
‘Sıcak su verilmiyor’
Hijyenin son derece önemli olduğu böyle bir dönemde çok sayıda cezaevinde su sorunu yaşandığının altını çizen Yıldız, sıcak suyun verilmediğini, verilen suyun ise kirli aktığını söylüyor. Diğer önemli sorunlardan biri ise tutukluların beslenme sıkıntısı yaşıyor olması. Yıldız, tutukluların kantinlerde ürünlere ulaşamadıklarını söylüyor. Yıldız, bağışıklığı güçlendiren meyve ve sebze satışlarının Tekirdağ Cezaevi’nde, yıkanmada sorun olduğu gerekçesiyle durdurulduğunu belirtiyor. Kandıra Cezaevi’nde kantin alışverişlerinin 2 haftada bir yapılmasının da tutukluları zora soktuğunu söyleyen Yıldız, “Bağışıklığın güçlendirilmesine bu denli ihtiyaç duyulduğu bir dönemde bu çok ciddi bir sorun. Gelen yemeklerin çok kötü olduğu söyleniyor ve öğünlerin azaltıldığı birçok cezaevi var” diye ekliyor. Yıldız son olarak, “Herkesin elini taşın altına koyup hapishaneler için ses çıkarması gerekir. Tüm mahpuslar tahliye edilmeli” diyor.
‘Şeffaflıktan uzak’
Bölgede bulunan cezaevlerindeki gelişmeleri sorduğumuz MED TUHAD-FED Eşbaşkanı Mehmet Temizyüz de Patnos ve Van cezaevlerinde personellerin virüse yakalandığı yönünde güçlü iddiaların olmasına rağmen cezaevi yönetimlerinin ve Adalet Bakanlığı’nın şeffaf olmadığı için vaka sayısını netleştiremediklerini söylüyor. Temizyüz, Diyarbakır T tipi Cezaevi’nin karantina cezaevi yapıldığını ifade ederek şöyle devam ediyor: “Siyasi tutukluların tamamı D tipinde kalıyor. D tipinde farklı sağlık sorunları nedeniyle hastaneye götürülenler T tipine götürülüp karantinaya alınıyor. T tipi yeni bir cezaevi olması nedeniyle koşulları çok yetersiz. Hasta değilsen bile o koşullarda hasta olursun. Kantinde ihtiyaçlar yetersiz” diyor.
Özellikle yaşlı ve hasta tutukluların bir an önce tahliye edilmeleri için, sivil toplum örgütleriyle siyasi partilere, Adalet Bakanlığı’na, Cumhurbaşkanlığına ve Meclis’e çok sayıda girişimde bulunduklarını ifade eden Temizyüz, konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Sadece avukat ve görüşçülerin gitmemesi çok yetersiz bir önlemdir. Yine cezaevlerinde personellerin 14 gün vardiyalı yurtlarda kalması da yetersiz bir önlemdir. Çünkü virüs personelden bulaşıyor. Avukatların personellerle görüşmelerinde personel de virüsün tutuklulara kendilerinden bulaştığını kabul ediyor.”
‘Hasta tutukluların tedavileri aksıyor’
Temizyüz, cezaevlerinde yaşanan en büyük sorunlardan birinin ise hasta tutukluların tedavilerinin yapılmaması olduğunu söylüyor. Hastaneye gitmek zorunda olan tutukluların döndüklerinde karantina koğuşlarında 14 gün tutulduklarını söyleyen Temizyüz, “Bu koğuşlar çok kalabalık ve hijyenden tamamen uzak. Dolayısıyla birinde virüs varsa hepsine bulaşma riski var” diye belirtiyor.
Daha önce defalarca kez hastaneye kaldırılan ve tüm taleplere rağmen tahliye edilmeyen tutuklu Sabri Kaya’nın ölümüne de değinen Temizyüz, hükümetin hasta tutuklulara yönelik politikalarının Sabri Kaya örneğinde çok net görülebileceğini söylüyor.
‘Tecridi derinleştiriyorlar’
İktidarın koronavirüsü fırsata çevirdiğini ve önlem adı altında tutukluları tecride mahkum ettiğini de vurgulayan Temizyüz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tedbir adı altında cezaevlerinde tecrit derinleştirildi. Çünkü iletişim, ortaklaşma, atölyeler sıfırlandı. Mahkemeler var çoğu tutuklu mahkemeye çıkıyor ama avukatıyla yüz yüze görüşme olanağı oluşturulmuyor. Avukat ve tutuklunun yüz yüze görüşme ortamının sağlanmamış olması büyük bir sorun. Avukat telefon üzerinden müvekkiliyle görüşüp savunma dosyasını oluşturuyor. Oysa sisteme baktığımızda odalar da camlarla mesafe konulup maske eldivenle avukatıyla görüştürülme olanağı gayet tabi oluşturulabilir. Bu da aslında tecridi derinleştirip korona altında kendilerini gizlemelerine neden oluyor.”
Cezaevlerinin takipçisi olunmalı
Her cezaevinin adeta kendi hukukunu oluşturup ona göre hareket ettiğini söyleyen Temizyüz, “10 dakikalık telefon görüşmesi 20 dakikaya çıkarıldı. Şakran T tipi haftada 10 dakika görüşmeye izin veriyor. Bunun yanın da haftada iki gün 10’ar dakika gerçekleşmesi gereken görüşmeler kimi cezaevlerinde haftanın bir günü 20 dakika şeklinde oluyor. Bunlar nasıl keyfi uygulamaların sergilendiğini bize bir kez daha gösteriyor. Sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler cezaevlerinde tedbirlerin tecride dönüşmemesi noktasında takipçi olmalıdır” diye konuşuyor.
Cezaevleri virüs kaynıyor
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı, Silivri Ceza ve İnfaz Kurum’unda kalan bir tutuklunun koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle hayatını kaybettiğini duyurdu. Başsavcılık yaptığı açıklamada Silivri Cezavi’nde toplam 82 tutuklunun Kovid-19 teşhisi konulduğu bilgisini paylaştı. 8 Mayıs’ta 44 tutukluya Kovid-19 teşhisi konulduğunu hatırlatılan açıklamada, “Bu tarihten itibaren kurumda, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ile koordineli bir şekilde rutin aralıklarla filyasyon çalışması yapılmıştır. Bugün itibariyle Silivri 7 Nolu L Tipi Cezaevi’nde 47, Silivri 8 Nolu L Tipi Cezaevi’nde 35 olmak üzere Kovid-19 vaka sayısı 82’dir” denildi.