Ülkemiz çok renkli-heyecanlı bir yer ama başka ülkelerin vatandaşları için. Bizler ise, ülkemizde yaşananların acısını çekmek zorunda olan insanlar olarak, olup bitenleri endişe ile izliyoruz.
Dilruba Kayserilioğlu, İzmir’de yaşayan ve turizm sektöründe çalışan biri. Hükümetin sosyal medya ortamlarından Instagram’ı kapatması üzerine, sokakta sorulan bir soruyu iktidarın beğenmediği yönde cevapladığı için kendini anında cezaevinde buldu.
İktidarın erişime kapattığı Instagram, bir hafta ardından yeniden açılırken, Dilruba hanımın -yatarı olmayan bir suç isnadından- tahliye olması biraz daha fazla zaman aldı. Kendisinin 3 Eylül günü yapılacak ilk duruşmasına tutuklu çıkması mahzurlu bulunmuş olmalı ki, 29 Ağustos 2024 Perşembe günü, ara bir kararla tahliye edildi.
Sayın Kayserilioğlu’nun tutuklanması gibi tahliye edilmesi de ‘olay’ oldu! İktidar çevreleri, Kayserilioğlu ailesinden ve onun tutuklanmasına itiraz eden muhalif kesimlerden, bu tahliye olayına sevinmesi beklentisinde. Öyle ya, Dilruba hanım -talep edildiği gibi- tutuksuz yargılanacak ama yargılama sonunda da hak ettiği cezayı alacak.
Ama beni asıl şaşırtan muhalif çevrelerin bir kişi cezaevinden nasıl tahliye edilir, konusundaki bilgisizlikleri. Defalarca hapse atılmış ve Mamak, Salihli, Şirinyer, Buca, Çanakkale, Aydın ve Sincan’dan şaşırtıcı zamanlarda tahliye olmuş biri olarak, yani konunun ‘uzmanı’ olarak, bu konuda sizi aydınlatmak isterim (!)
Her cezaevinin yöneticisinin söz konusu yerin müdürü olduğu sanılır ama değildir. Müdür, cezaevindeki gardiyanların idare amiridir, o kadar. Her cezaevinin asıl ‘patronu’ cezaevi savcısıdır. İçerideki mahpuslarla ilgili her türlü yasal işlemlerin yürütücüsü oranın savcıdır.
Bir mahpus, gereken süreyi içeride geçirdikten sonra ya da ara kararla tahliye kararı verildiğinde, cezaevinden tahliye edilecekse, cezaeviyle ilgili savcının bu konudaki emriyle, cezaevi müdürü, mahpusun tahliyesi için gereken işlemleri yapar-yaptırır.
Tahliye ilgili karar mahkemeden gün içinde çıkar. Bu kararı yerine getirmesi gereken, cezaevinin savcısıdır. Savcı elindeki karara göre, cezaevi müdürüne gereğinin yapılmasını emreder. Aslında tahliyenin derhal yapılması gerekir ama bürokratik işlemler bahane edilerek, kişi cezaevinden mümkün olduğunca geç vakit çıkarılır. İlk sebep, gardiyanların vardiya değişikliğidir. Gündüzcüler, tahliye işlemini yerine getirmeden cezaevinden ayrılır ve gece vardiyası tahliye işlemlerini tamamlar.
Gündüzcüler işlemler için ne kadar acele etmezse, gececiler -tam tersi- acele etmek zorundadır. Çünkü gece saat 24:00’te gün; yani tarih değişecektir. Mahpusun tahliyesinin bir sonraki güne kalması suçtur. Bu saatlerde mahpusun başına gelebilecek her türlü beladan cezaevi idaresi sorumlu olacaktır.
Bir mahpusun geceleyin -ama saat 24:00’ü geçmeden- tahliye edilmesi, cezaevi idaresinin pek sevdiği bir şeydir! Mahpusa son ana kadar ‘eziyet’ edilmiştir; ona günü gösterilmiştir:) Oysa sağ salim tahliye edilebilen her mahpus, onlar için bir başarı sayılmalıdır. Dahası iş yükünün azalması demektir…
Ben her tahliye edildiğimde, cezaevi kapısının önüne konuldum; nedense hep gece karanlığında. Kapının önünden nasıl, nereye gideceğim, cezaevi idaresinin hiç umurunda olmadı. Pardon, oldu! Henüz ‘sakıncalı’ piyade olarak askerliğimi yapmadığım yıllarda, beni kapıdan alması için jandarmaya haber verildi. Dilruba hanım şanssız! Erkek olsaydı, kendisi inzibat tarafından kapıdan alınacaktı:)
Cezaevi idaresinin tahliye olan şahsın ailesine-avukatına haber vermek gibi görevi yoktur zaten. Bu konudaki -aileye telefon etmek gibi- mahpusun ricasının karşılanması bazen olabilir ki, bu büyük bir lütuftur cezaevi yönetimi bakımından. Dilruba hanımın bu konuda yardım istemediği söyleniyor ki, tutuklanan her kişinin, böylesi durumlarda ne yapabileceğini bilmesi mümkün değil.
Dahası tahliye olan kişiyi cezaevi ‘kapısı’ önünde karşılamaya gelenlerin sevinç gösterisini ve yapabilecekleri basın açıklamaları önleme amaçlı olarak mahpusun kapıdan kaçırılıp, otobandaki bir benzin istasyonuna bırakıldığı örnekleri de gören bizler, Dilruba hanıma yapılan muameleye, cezaevlerine alışkın olan bizler pek şaşırmadık ama olup bitenlere şaşıranlara ise epey şaşırdık!..