3 kentte yaptıkları eylemlerle cezaevlerindeki hasta tutukluların durumuna dikkat çeken İHD üyeleri, 2019 yılında en az 49 tutuklunun, bu yılın ilk 15 gününde ise 3 tutuklunun yaşamını yitirdiğini hatırlattı
İnsan Hakları Derneği (İHD) üyeleri İstanbul ve İzmir’de, Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi üyeleri ise Ankara’da sürdürdükleri eylemleri ile cezaevlerindeki hasta tutukluların durumuna dikkat çekip serbest bırakılmalarını istedi ve yapılan açıklamalarda cezaevlerinin ölümlere davetiye çıkardığı vurgulandı.
İstanbul
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu’nun hasta tutukluların serbest bırakılması talebiyle Galatasaray Meydanı’nda yapmak istediği F Oturumu’nun 408’inci hafta eylemi, bir kez daha polis tarafından engellendi. Engelleme üzerine açıklama İHD İstanbul Şubesi önünde yapıldı.
Hasta tutukluların fotoğraflarının taşındığı eylemde, “Hasta mahpuslar serbest bırakılsın” ve “Tecrit öldürür dayanışma yaşatır” pankartları açıldı. 2019 yılında cezaevlerindeki ihlallerin özetlendiği bu haftaki açıklamayı İHD Hapishaneler Komisyonu Üyesi Taylan Bekin yaptı.
Var olan sorunların derinleştiğine dikkat çeken Bekin, “Tabloya bugün yeni sorunlar eklendi. Hasta tutukluların tedavi hakkının engellenmesi nedeni ile yaşanan ölümler, özellikle tecrit ve insan onuruna aykırı uygulamaların yarattığı bunalımlar nedeni ile yaşanan intihar olayları yaşanıyor. İntihar olaylarının yanı sıra kişiliklerini onarılamaz şekilde yaralayan uygulamalar nedeniyle tutukluların eksikli bireyler olarak dışarıya çıkıyor olmaları, cezaevlerinin insan öğüten insanlık dışı kurumlar haline geldiğinin kanıtıdır” dedi.
2019 yılında 48 tutuklu yaşamını yitirdi
Bu nedenle bu haftaki eylemlerinde cezaevlerinde yaşamını yitiren tutuklulara dikkat çekmek istediklerini söyleyen Bekin, “Açıklanan çeşitli raporlara göre, 2019 yılında en az 48 tutuklu yaşamını yitirdi, zamanında ve yeterli tedavi ve tıbbi bakım sağlanmadığı için. 2020 yılının ilk 15 gününde 3 tutuklu daha eklendi bu tabloya. 28 yıllık tutuklu Nurcan Bakır cezasının bitimine iki yıl kala cezaevi koşulları nedeniyle yaşamına son verdi. Tecride karşı başlatılan açlık grevi sonrasında Gebze Kadın Hapishanesinden Balıkesir Burhaniye Cezaevi’nde sürgün sevk edilen hasta tutuklu Bakır, ailesiyle yaptığı son telefon görüşmesinde ‘Zulme karşı sessiz kalmayacağım’ dediği ve bir gün sonra da yaşamına son verdiği açıklandı” diye belirtti.
457 ağır hasta tutuklu
Hasta tutuklular hakkında da bilgiler paylaşan Bekin, şöyle devam etti: “Sadece ulaşabildiklerimizi içeren derneğimizin hasta tutuklu listesinde yer alan bin 333 tutuklunun 457’si ağır hasta, yani her saniye ölümle burun buruna dört duvar arasında tedavi hakkından, aileleriyle vedalaşma hakkından yoksun bir şekilde idare tarafından ölüme terk edilmiş durumdalar. Hasta ve öz bakımını yapamayacak durumda olan ağır hasta tutuklular için kullanılan R tipi hapishanelerin durumu ise içler acısı. Bu hapishanelerde mahpuslar tedavi edilmediği gibi, tamamen yalıtılmakta, yanlızlaştırılmakta ve yaşamları işkenceye dönüştürülmektedir.”
Kelepçeli muayene dayatması
Bekin, hasta tutukluların tedaviye erişiminde de birçok sorun yaşandığını kaydetti.
Hasta tutuklulara kelepçeli muayene dayatılmasına dikkat çeken Bekin, “Kelepçeli muayene konusunda Türk Tabipler Birliği’nin Aralık 1994’te yayınladığı ‘Hastanelere Getirilen Mahkumlara Yönelik Hekim Tutumu Genelgesi’nde muayene ve tedavi sırasında mahpusun kelepçelerinin açtırılması ‘Hekimin görevi’ olarak nitelendirilmektedir. Muayeneler sırasında hastaların kelepçeleri açtırılmalı, hasta haklarına uygun bir ortam sağlanmalıdır. Muayene ve tedavi ortamlarında hasta ve sağlık personeli dışında kimse bulunmaması da hastanın hakkı, hekimin ise hem hakkı hem de görevidir” ifadelerini kullandı.
İstanbul protokolü
Bekin, dünyanın 15 ülkesinde 40 örgütün ve 75 hukukçu, felsefeci, hekim, psikolog ve insan hakları aktivistinin katılımıyla “İşkence ve diğer zalimane, insanlık dışı, aşağılayıcı muamele veya cezaların etkin biçimde soruşturulması ve belgelendirilmesi için kılavuz” olarak hazırlanan İstanbul Protokolü’nü de anımsattı. Bekin, kolluk kuvvetlerinin muayenenin tamamen dışında olması gerektiği ifade edildiğini açıkça belirttiğini söyledi.
Cezaevi koşulları hakkında da bilgilendirmelerde bulunan Bekin, şöyle devam etti: “Cezaevi koşulları, temiz suya, temiz havaya, yeterli ve temiz gıdaya, hijyen olanaklarına erişimde yaşanan yetersizlikler, infaz uygulamaları ve sürekli verilen disiplin cezaları ile tecridin daha da ağırlaştırılması, tutuklunun dış dünyadan ve sevdiklerinden izole edilmesi, her talebinde cezalandırılmasının neden olduğu ağır stres, aşırı doluluk, hücrelerin havalandırmasının yetersizliği, tutukluların çeşitli hastalıklara yakalanmasına olanak yaratıyor. Yani cezaevleri hasta ediyor. Tutuklularda en çok; mide bağırsak hastalıkları, akciğer hastalıkları, böbrek, kalp, damar ve kanser hastalıkları ve bu tabloya eklenen ağır ruhsal sorunlar görülüyor.
Koğuşların, hücrelerin fiziki yapılarının yarattığı sorunlara, kapasitenin zaman zaman iki katı tutuklunun bir arada bulundurulması, üç kişilik yerde 5-6 kişinin, 10 kişilik yerde 20-30 tutuklunun kalmaya zorlanması, bu halde iken mahpusun alabileceği temizlik maddelerinin kısıtlanması pek çok hastalığa davetiye çıkartıyor.”
‘Yaşamlarını yitirmesine neden oluyor’
Sözlerine “Bütün bu uygulamalar, sonuçta tedavi hakkı ve giderek yaşam hakkı ihlaliyle sonuçlanıyor, ölümlere yol açıyor” diyerek devam eden Bekin, “Ağır tecrit koşullarında tutulan ve hak ihlallerinin her türlüsünün yaşandığı cezaevlerinde, yaşamı işkenceye dönüştürülen tutukluların durumu ülkeyi yönetenlerin sorumluluğundadır. Tutuklular; ağrılarıyla, yaralarıyla, çaresizlikleriyle baş başa bırakılırken tedavi hakkı ve sağlığa erişim hakkı ihlal edilmekte, tedavilerinin ihmal edilmesi ve engellenmesi yaşamlarını yitirmelerine neden olmaktadır” dedi.
Açıklamanın ardından eylem sona erdi.
İzmir’de Ramazan Taş için eylem
İzmir’de ise, İHD üyeleri yaptıkları açıklama ile hasta tutuklu Ramazan Taş’ın durumuna dikkat çekti.
Konak eski Sümerbank önündeki oturma eylemlerini sürdüren dernek üyeleri, “Hasta mahpuslar ölüyor susma”, “Susma suça ortak olma ölüyorlar” yazılı pankartlar açtı. Kimi tutuklu yakınlarının da katıldığı eylemde açıklamayı Şube Yöneticilerinden Ali Aydın okudu.
Aydın, yapacağı açıklama öncesi 11 Ocak’ta Siirt E Tipi Hapishanesi’nde yaşamını yitiren hasta mahpus Nebi İlhan (74) ile Burhaniye T Tipi Hapishanesi’nde yaşamına son veren hasta mahpus Nurcan Bakır’ın ailelerine başsağlığı dileklerinde bulundu.Bu iki olayın Türkiye hapishanelerindeki uygulamaların kötülüğünü bir kez daha gösterdiğini söyleyen Aydın, “Özellikle siyasi mahpuslara uygulanan ‘düşman’ yaklaşımı, idarelerce tutuklu ve hükümlülerin rehin pozisyonunda görüldüğünü ve öyle davranıldığını göstermektedir” dedi.
‘Bebeklere böyle davranmaya kimsenin hakkı yok’
Anneleri hapishanede olan bebeklere de hapis hayatı yaşatıldığını dile getiren Aydın, bu durumun bebeklerin sağlıklı büyümeleri önünde birçok engeller oluşturduğunu ifade etti. Aydın, “Biraz düşünelim; yeni doğmuş bir bebek gözlerini hapishanede yaşama açıyor. Onun dünyası hapishanenin duvarlarıyla sınırlı ve gözlerini açar açmaz olumsuz yaşam koşulları onu karşılıyor. Bırakalım mama ve süt bulamamayı bebeğin psikolojisi nasıl olur? Vicdanı olan kimsenin bebeklere böyle davranmaya hakkı yoktur. Bir de tutuklu olup hamile olan anneler var. Onların doğumları nasıl yapılacak? Hijyen koşulları uygun olmadığı halde hapishanede bebeklerini nasıl büyütecekler? Bunların hepsi sorun” diye belirtti.
‘Ramazan Taş serbest bırakılsın’
Arsından İzmir Kırıklar F Tipi Hapishanesi’nde tutuklu kalmakta olan Ramazan Taş’ın durumuna dikkat çeken Aydın, şu bilgileri verdi: “1995’de Mardin’de doğan Ramazan Taş, küçükken üzerine çay döküldüğü için tedavi görmüş ve ameliyat olmuştur. Ameliyat sonrası eve getirilmiş ama tekrar sancıları artınca Mardin’de hastaneye götürülmüş orası da Diyarbakır’a sevk etmiştir. Diyarbakır’da acil ameliyata alınmış ve bağırsağından 43 cm kesilmiştir.”
Taş’ın daha sonra ailesi ile birlikte İzmir’e yerleştiğini ve bir süre sonra tutuklandığını aktaran Aydın, iki kez idrar yollarından ameliyat olan ve bel fıtığı rahatsızlığı bulunan Taş’ın tedavilerinin sağlıklı yapılabilmesi için serbest bırakılması gerektiğini kaydetti.
Aydın, yetkililere Taş ile birlikte cezaevlerindeki diğer hasta tutuklular ve hamile, bebekli anneleri serbest bırakma çağrısında bulundu.
Ankara’da Abdulvahap Kavak için eylem
Ankara’da ise, Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi eylemlerinin 280’ninci haftasında Bolu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan hasta tutuklu Abdulvahap Kavak’ın sağlık durumuna dikkat çekti.
İHD Şubesi önünde yapılan eylemde konuşan İHD üyesi Zarife Çamala, Kavak’ın hastane sevklerinde kötü muameleye maruz kaldığını belirtti. Çamala, Kavak’ın hastaneye sevk edilmeden önce yapılan üst aramasında çıkardığı ayakkabılarına basıp, tekmeleyen askerlerin itiraz ettiğinde ‘istemiyorsanız hastaneye gitmeyin’ dediğini aktardı.
Hasta tutuklu Kavak’ın kelepçeli muayene edildiğini belirten Çamala, “Doktor bile kelepçenin çıkarılmasına ‘gerek yok’ diyebilmekte, Tabipler Birliği’nin kararı hatırlatıldığında ise ‘Tabipler Birliği’nin kararı beni bağlamıyor’ diyebilmekteler. Doktor kelepçenin açılmasını istediğinde ise, asker ‘tutanak tutarım’ diye doktoru tehdit etmektedir. Bu sorun ile ilgili yaptığı başvuruya İl Sağlık Müdürlüğü’nün ‘orada kesici, delici aletler var, doktorun güvenlik kaygısı oluyor’ diye cevap ermiştir. 1980’den beri bulunduğu bu hapishanede tek bir siyasi mahpusun doktorlara saldırdığını duymadığını aktarmıştır” diye belirtti.
Kavak’ın başlıca rahatsızlıkları hakkında bilgi veren Çamlı, sözlerini 19 Ocak 2007 katledilen gazeteci Hrant Dink için yarın İHD Ankara Şube önünde yapılacak anmaya çağrıda bulunarak noktaladı.
HABER MERKEZİ