Diyarbakır Cezaevi’nde kalan tutukluların emanete bırakılan paralarının, cezaevi idaresi tarafından faize yatırılarak işletildiği ortaya çıktı
Diyarbakır 4 No’lu T Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde kalan tutukluların emanete bırakılan paraların, cezaevi idaresi tarafından faize yatırılarak işletildiği ortaya çıktı. Olay, cezaevinde tutuklu bulunan Ayhan H. isimli tutuklunun emanette bekletilen parasının avukat Özüm Vurgun’un hesabına yatırılması isteği ile ortaya çıktı. Avukat Vurgun’un anlatımına göre, cezaevi idaresi, banka hesabına para yatırma uygulamalarının olmadığını, avukatın Cezaevi Emanet Bölümü’nden dilekçe karşılığında parayı elden alabileceğini söyledi. Bunun üzerine tutuklu Ayhan H. bu konudaki isteğini dilekçe ile bildirdi. 27 Mayıs’ta verilen dilekçenin ardından 31 Mayıs’ta Ayhan H.’nin avukatı Özüm Vurgun müvekkilinin almasını istediği 11 bin TL’yi almak için cezaevine gitti. Emanet Bölümü’ne dışardan kimsenin alınmaması nedeniyle yetkililer durumu telefonla Emanet Bölümü’ne bildirdi.
‘Kasada para yok’
Yaşananlara dair konuşan avukat Özüm Vurgun, müvekkilinin birkaç defa yaptığı başvuruların sonuçsuz kalması üzerine 27 Mayıs’ta son dilekçesini verdiğini belirterek, bunun üzerine 31 Mayıs’ta cezaevine gittiğini ifade etti. Parayı almak için cezaevine gittiğini dile getiren Vurgun, cezaevi giriş işlemlerinin yapıldığı yerde, müvekkilinin parasını almak için durumu yetkililere bildirdiğini ifade etti.
Vurgun, “Avukatlar direkt idareyle temas kuramıyor. Kendileri bizimle görüşmüyorlar. Kaydımızın alındığı birim üzerinden telefon açtılar. Diğer memur da benim yanımda konuşup, durumu aktarıp, konuya ilişkin dilekçe yazıldığını, paranın bana iadesinin istendiğini söyledi. Emanet Para Birimi’nde olduğu belirtilen kişi verdiği cevapta, parayı öncelikle taksitli vereceklerini söyledi. Ben bunu kabul etmediğimi, müvekkilimin tüm parasının bir kerede teslim edilmesini talep ettim. Benim kabul etmemem üzerine; bu sefer, ‘Şu anda kasada para yok, o yüzden veremeyiz’ dediler. Ben de müvekkilimle emanet parası arasındaki durumla ne alakası var diye sorduğumda, bana ‘Biz kasadaki parayı verirsek burayı çeviremeyiz” dediler. Ben de emanet parayla, cezaevinde müvekkilime ait bulunan parayla kasanın ne ilişkisinin olduğunu sordum. Bana, ’10 Haziran’da gelin, biz tüm parayı size elden verelim’ dendi. Ben şimdi almak istediğimi söyledim. Benim söylemime karşılık olarak, bu sefer ‘Vadeli…’ denildi ve orada kesildi, veremiyorlarmış. Ben de bunun üzerine, ‘Siz buradaki mahpusların parasını vadeli hesaba mı yatırdınız?’ dedim, herhangi bir şekilde cevap alamadım” diye konuştu.
‘Zimmet suçu’
Cezaevi idaresine duruma ilişkin dilekçe verdiğini belirten Vurgun, Adalet Bakanlığı’na olaya ilişkin bilgi verdiğini ve bilgi talep ettiğini söyleyerek, “Özellikle de mahpustaki insanların parasını gidip faiz çalıştırıp, üzerinden para elde ediyorsanız, bu başkasına ait bir mal üzerinden hukuksuz bir şekilde kazanç sağlamaktır. Bir kamu görevlisi yaptığı için ‘zimmet suçu’ oluşturur ve sebepsiz zenginleşmeye sebep verir. Bunların hepsi direk suçtur” dedi.
‘Rüşvet ve zimmetin döndüğü alan’
Kendi ihtiyaçlarının karşılanması için emanete bırakılan ve ayda 500 TL harcama limiti olan tutuklu paralarının faize yatırılmasını “rant” olarak niteleyen Vurgun, “Cezaevlerinde bu sistem varsa muhteşem bir rant kapısı, rüşvet ve zimmet sürecinin döndüğü alan haline geliyor. Ve ben sürekli dilekçemde şunu sorguladım: ‘Bu faizler nereye, nasıl aktarılıyor?’ En önemli soru da bu. Yani buranın yetkilileri, Adalet Bakanlığı, bunu yapan insanlar bunu nasıl Adalet Bakanlığı’na aktarıyor? Adalet Bakanlığı olayı nasıl biliyor? Ya da bunu nasıl bir şekilde açıklayabiliyorlar? Çünkü benim bildiğim kadarıyla oradaki müdürlerin tamamı ve bu işe ortak olan insanların tamamı zimmet suçunu işlemektedir. Bu net bir şeklide suçtur” diye kaydetti.
Cezaevinde para paniği
Olaydan sonra 2 Haziran’da tekrar cezaevine gittiğini belirten Vurgun, “Müvekkilimi sürekli avukatınız gelsin diye sıkıştırmışlar. Sonra tanımadığım bir numara üzerinden cezaevinde tutuklu bir müvekkilimin yönlendirdiği, cezaevine acil gitmem gerektiği ve para işini halletmem gerektiği ile ilgili bir mesaj geldi. Müvekkilimle görüştüğümde de müvekkilim, ‘Benim kafamı yastığa bile koydurmadılar’ dedi. Müvekkilim yaşlı. Sürekli, ‘Parasını ne zaman gelip alacak. Avukatını çağır, avukatın gelsin’ demişler. Kendisi ‘Telefon görüş hakkım yok, kamera görüş hakkım yok. Ben haber veremem ’demiş. Bunun üzerine bir gardiyan ya da oradan birisinin aracılığıyla tarafıma mesaj gönderilerek çağırıldım. Oraya gittiğimden itibaren, ‘Avukat Özgün Vurgun mu?’ diye soruyorlardı. Evet diyordum, direk ‘Emanet para birimini arıyoruz.’ Resmen giriş alanına kadar ismimi yazmışlar ki gelsin parayı alsın diye. Bunda bir çekince olduğunu düşünüyorum. Bana cezaevinde, içerde, kapalı görüşlerin yapıldığı yerde, ailelerin, avukatların olduğu yerde bana 11 bin lirayı getirip teslim ettiler. Ve bunu da etrafta kamera var mı diye bakarak, kameranın önüne koyarak, parayı saymamı talep ettiler. Ben de onların gözünün önünde, onların istediği gibi parayı kameraya açık açık sayarak koydum. Benim anladığım, bu suç duyurusundan sonra çekinmişler” şeklinde konuştu.
Vurgun, Adalet Bakanlığı’ndan faize para yatırılıp yatırılmadığının yanıtını beklediğini söyleyerek, tutuklu yakınlarına tutukluların hesabına yatırılan yüklü miktardaki paraları çekerek bu sürecin açığa çıkmasına katkı sağlamaya çağırdı.
Kaynak: MA