5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle açıklama yapan çevreciler, “Çevre ve kentleşme politikalarımızı yeniden gözden geçirmeli, ekolojik, yenilenebilir ve verimli enerjiyi öne alan bir anlayışla, toprağımızı, havamızı ve suyumuzu daha iyi korumalıyız” dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesi Çevre Komisyonu ile Adana Barosu Çevre ve Kentleşme Komisyonu, 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle yazılı açıklamalar yaptı. İHD açıklamasında, ülkede kurumayan birkaç gölün kaldığına dikkat çekerek son zamanlarda su kaynaklarının yanlış kullanımı ve su seviyesinin azalması sonucunda Konya Ovasında obrukların oluştuğunu belirtti.
Hava koşulları bile mesaj…
Kimyasal zehir ve GDO kullanılarak yapılan endüstriyel tarım topraklarının kanser ettiği belirtilen açıklamada, “İklim krizi kentler için de büyük bir tehdit oluşturuyor. Fosil yakıt bağımlılığı, tüketim alışkanlığı ve yoğunluğu kentleri aynı zamanda iklim krizinin tetikleyicisi haline getiriyor. Aniden bastıran yağışlar, aşırı hava olayları, sıcak hava dalgaları kentlerdeki hayatı olumsuz etkiliyor, can kayıpları giderek artıyor. Bizler bu körlemesine gidişi de, kapitalizmin ‘çevreci’ süsü olmayı da reddedenleriz. Bizler ekolojistleriz, doğanın ayrılmaz bir parçası olarak yaşamayı seçenleriz, sürdürülebilir bir hayat için mücadele edenleriz.5 Haziran Dünya Çevre İçin Mücadele Günü’nde sizleri de aramıza katılmaya davet ediyoruz” denildi.
‘Çevre politikaları gözden geçirilsin’
Adana Barosu Çevre ve Kentleşme Komisyonu, Dünya Çevre Günü nedeniyle 35 baronun altında imzasının olduğu ortak bir açıklama yayınladı. Ülkenin giderek büyüyen çevre ve iklim sorunlarıyla karşı karşıya olduğuna dikkat çekilen açıklamada, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının sürekli ihlal edildiği günümüzde, sivil toplum kuruluşlarına ve meslek örgütlerine daha çok iş düştüğü belirtildi. Yasaların her yurttaşa ve devlete çevreyi koruma ödevi yüklediğinin altı çizilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Dünyada ve özellikle ülkemizde, temiz su kaynakları kirlenmekte, verimli tarım toprakları ve orman varlıklarımız azalmaktadır. Tüm canlıların içinde yaşadığı çevre ve iklim krizi, önümüzdeki süreçte daha da yoğun hissedilecek ve eko-sistem üzerinde büyük bir baskı yaratacaktır.
Çevre ve kentleşme politikalarımızı yeniden gözden geçirmeli, ekolojik, yenilenebilir ve verimli enerjiyi öne alan bir anlayışla, toprağımızı, havamızı ve suyumuzu daha iyi korumalıyız. Yoksa içine girdiğimiz küresel iklim krizinden başarıyla çıkacağımız söylenemez. Bu nedenlerle, daha önce İzmir ve Antalya’da çevre ve kent hukuku çalıştaylarında bir araya gelmiş Barolar, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde anılan tehlikelere dikkat çekmeyi bir görev bilmektedir.”
HABER MERKEZİ