Hol Kampı’nı ziyaret eden ABD’li General Erik Kurilla, QSD ile birlikte çalışmaya devam edeceklerini belirterek, en kalıcı çözümün ülkelerin kendi vatandaşlarını ülkelerine geri göndermeleri olduğunu vurguladı
Kuzey ve Doğu Suriye’de bulunan Hol Kampı’nda 7 Eylül’de IŞİD’le çıkan bir çatışmada Demokratik Suriye Güçleri’nin (QSD) 2 savaşçısı yaşamını yitirmişti. CENTCOM İletişim Direktörü Albay Joe Buccino aynı gün bir açıklama yaparak, “QSD, DAİŞ tehdidini ortadan kaldırmak için çabalarını sürdürecek” demişti. 9 Eylül’de kampı ziyaret eden General Erik Kurilla, öldürülen savaşçıların ailelerine başsağlığı dileyerek, konuya ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
QSD’nin IŞİD’i bölgeden temizleme çabaları gösterirken sürekli olarak tehlike ile karşı karşıya kaldığına yer verilen açıklamada, “Kalbimiz QSD’li kardeşlerimizle birlikte. QSD’nin DAİŞ’i kamptan temizleme görevi devam ediyor. Bu, kampı tüm sakinler için daha güvenli hale getirecek kritik ve geniş kapsamlı bir operasyondur. DAİŞ üyelerinin kamp içinde zincire vurulmuş kadınları ve kızları esir aldıklarını, kamp sakinlerine işkence ettiğini ve aşağılık ideolojilerini yaymaya çalıştıklarını gördük. Sakinlerin çoğu DAİŞ’ten kaçmaya çalışıyor, ancak DAİŞ kampı mesajını yaymak ve asker toplamak için bir kaynak olarak görüyor. Bu nedenle, kamptaki DAİŞ’lileri kendi ülkelerine geri göndermemiz ve mümkünse rehabilite etmemiz acil önem taşıyor” ifadelerine yer verildi.
Birlikte çalışmaya devam
Hem kamptaki güvenliği hem de insani koşulları ele almak için QSD ile birlikte çalışmaya devam ettiklerine vurgu yapılan açıklamada, “Hol kampa ilişkin birlikte çalışmak, DAİŞ’in kalıcı yenilgisini sağlamak için devam eden işbirliğimizin bir uzantısıdır. Bu kamp bölge için gerçek bir tehdidi temsil ederken, aynı zamanda insani bir felaketi de temsil ediyor. Bugün kamptan birkaç üyeyle konuştum; bu tartışmalar durumun ciddiyetini pekiştirdi. Yüzde 90’ından fazlası kadın ve çocuklardan oluşan yaklaşık 56 bin kişinin çadırlarda yaşadığı kamp, insanların çektiği acıların pik noktası. Bugün biz buradayken sıcaklık 37 dereceye ulaştı ve ısınmaya da devam ediyor. Isıdan korunma olanakları ve suya erişim çok kısıtlı. IŞİD bu korkunç koşullardan yararlanmaya çalışıyor. Her ay yaklaşık 80 kadının doğum yaptığı bu kamp, yeni nesil IŞİD için gerçek bir üreme alanıdır. Nüfusun yaklaşık yüzde 70’i 12 yaşın altındadır. Bu gençler, yaşam kalitelerinin çok düşük olması nedeniyle radikalleşmeye karşı savunmasızdır. Kamp sakinlerinin çoğu IŞİD’i reddediyor. Birçoğu topluma katkıda bulunmak istiyor. Birçoğu anavatanlarına dönmek, işgücüne yeniden girmek ve çocuklarını okula geri döndürmek istiyor” denildi.
Askeri çözüm bulunamaz
Hol kampının yarattığı tehdide askeri bir çözümün bulunamayacağına vurgu yapılan açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: “Bundan eminim. En kalıcı çözüm, ülkelerin kendi vatandaşlarını ülkelerine geri göndermeleri, rehabilite etmeleri ve yeniden yaşama kazandırmasıdır. Hol kampı sakinlerinin yaklaşık yarısı aslen Iraklıdır. Irak’ın vatandaşlarını ülkelerine geri gönderme konusunda bugüne kadar gösterdiği gerçek ilerlemeyi takdir ediyorum. Bu çabaların acilen hızlandırılmasına ihtiyaç var. Irak kendi vatandaşlarını alıp rehabilite ettiği zaman sorun daha yönetilebilir bir hale gelecektir. Konuştuğumuz kamp sakinlerinin bir kısmı DAİŞ’in 2019’da yükselmesinden önce, 2017 yılında DAİŞ’ten kaçmak için kampa sığındılar. Ailelerini korumak ve barışçıl bir hayat sürmek istiyorlar. Çocuklarını huzur içinde büyütmek istiyorlar. Topluma kazandırılabilecek durumda kadın ve çocuklar var. Üretken olabilirler ve olmak istiyorlar. Bu, uluslararası bir çözüm gerektiren bir durum olmakla birlikte yaklaşan bir felakettir de. Bunu yapmak, küresel topluluğun bu soruna empati ile bakmasını gerektirir. Amerika Birleşik Devletleri açısından bakıldığında, bu, bütüncül bir hükümet yaklaşımını gerektiren bir durum, kamptaki güvenlik ve insani koşulları iyileştirmek için ABD Hükümeti ile diyalog halindeyim.”
ANKARA