Ağustos 1843’te bir gece geç saatlerde, William Rees, Carmarthenshire’daki Trevaughan Paralı Kapısı gişelerinde uyuklarken, kapının gümbür gümbür çalınmasıyla yerinden fırladı. Bu, alışılmadık bir durum değildi; St Clears’a giden yolun giriş kapısında durduğu için, gecenin her saatinde ‘müşteriler’ olabiliyordu. Ama William kapıyı açtığında, göğsüne dayalı üç silahla geriye doğru itildi. Lanet olası Rebecca’nın Kızları! Paranın peşinde değillerdi. İstedikleri, ücreti ödemeyi reddedenlerin isimlerini kaydeden gişe defteriydi. Dehşete kapılan görevli, tabii ki isteneni harfiyen yerine getirdi; çünkü çok şanslıydı. Başkalarına bu kadar nazik davranılmıyordu!
Hem yoksulluk hem kapı belası
Hani şimdilerde üç adım öteye giderken otoyollara ve köprülere avuç dolusu para ödüyoruz ya, hah işte onun aşağı yukarı 180 yıl önceki versiyonundan söz ediyoruz. Muhtemelen Cengiz gibilerin atalarının atalarının ataları olan şirket sahiplerinin Galler’deki yollara gişeler koyup milleti söğüşlediği yıllardan.
Arka planı biraz şöyle: 1830’ların sonlarında ve 1840’ların başlarında, Batı Galler’deki çiftçiler korkunç bir yoksulluk içindeydi. 1837 ve 1838 hasatları berbattı ve şiddetli yağmurlar bütün tarım-hayvancılık girdilerini artırmıştı. 1842’de her şey çöktü ve köylüler bunun için et ithalatını kolaylaştıran hükümete karşı öfkeliydi. Çiftçiler, daha da yoksullaştılar, ancak özellikle kiralarda, ondalıklarda ve paralı geçiş ücretlerinde bir azalma olmadı. Ağır vergiler altında ezilen çiftçiler, ayaklandıklarında da ilk önce en nefret ettikleri yerler olan gişelere yöneldiler.
19. yüzyılın başlarında, Galler’deki yollarda İngiliz toprak sahiplerinin talimatları üzerine kurulmuş birçok gişe kapısı, şirketler tarafından işletiliyordu. Şirketler, geçiş ücretini artırdıkça artırıyor, koşullar ağırlaşıyordu. 1830’ların sonlarında, bölgenin en çok nefret edilen adamı Thomas Bullin gişeleri devraldığında ara ve yan yollardan geçişleri tümüyle kontrol altına alarak ücretleri artırınca, herkesin canına tak etti. Öyle ki, gübreleri çiftliğe götürmek için ödenen para gübrenin kendisinden on kat daha pahalıya mal oluyordu.
‘Kızlar’ harekete geçiyor
Rebecca’nın Kızları ilk kez 1839’da görüldü. Carmarthenshire’daki iki saldırıda gişeler dümdüz edildi. Protestocuların alışılmadık bir kostümü vardı, yüzlerini toprak ve kömürle karartıyor ve kadın kıyafetleri giyiyorlardı. Hareket, adını “Senden nefret edenlerin kapılarına sahip ol” anlamındaki İncil ayetinden almıştı. Eylem genellikle teatral/dinsel bir gösteriyle başlıyordu. Önce Rebecca’yı temsil eden yaşlı bir ‘kadın’ (kadın kılığındaki erkek) takipçilerine, “Bu ne çocuklarım? Yoluma çıkan bir şey var. Devam edemiyorum…” diye sesleniyor, isyancılar da ona “Bunu yıkacağız anne. Senin önünde hiçbir şey duramaz” diye yanıt veriyor. Rebecca’nın, “Ah sevgili çocuklarım, kilitli ve sürgülenmiş. Ne yapılabilir?” sorusuna eylemcilerin, “Yıkarız anne” yanıtını vermesinden sonra da kazmalar, baltalar, testerelerle saldıran eylemciler kapıyı da gişeyi de dümdüz ediyor, bütün borç defterlerini de yakıyordu!
Üç yıl sonra işler iyice büyüdü. 6 Temmuz 1843’te Bolgoed geçiş kapısı 200 kişilik bir grup tarafından saldırıya uğradı ve yok edildi ve bu artık her yerde tekrarlanıyordu. Alışılmadık bir taktikti, ama işe yarıyordu. Mesela yukarıdaki olayda, William Rees saldırganlarından hiçbirini mahkemede tanımlayamamıştı; tek söyleyebildiği “beyaz elbiseler” ve “çenelerinin altına bağlanmış renkli mendiller”den ibaretti!
Reforma giden yol
Aslında protestolar sadece yol geçişleriyle ilgili değildi. Yoksulluk içinde boğulan kırsal nüfus için kapılar büyük bir eşitsizliğin simgesiydi. Kiralar ve kilise ondalıkları kontrolden çıkarken, halkın öfkesi büyüyordu. 1843 yılının Temmuz ayının ortalarında, Rebecca’nın Kızları temsilcilerinden çiftçilerin toprak sahiplerini hedef alan mektuplar gönderildi ve toprak sahipleri çiftçilerin kiralarında indirim yapmaları konusunda uyarıldı ama toprak sahipleri bunu pek de umursamadı. Ağustos 1843’ten itibaren ayaklanmaların yerini yerel ve açık protesto toplantıları almaya başladı. Bunda bazı küçük suçlu gruplarının Rebeccaları taklit ederek soygunlara girişmesinin de etkisi vardı.
Ancak, Swansea yakınlarında bir gişe görevlisinin ölümü de dâhil olmak üzere aylarca süren eylemlerin ardından hükümet, daha fazla direnemedi. Bazı kira indirimleri sağlandı, 1844 Güney Galler Yasası’yla geçiş ücretleri yarıya indirildi, birçok reform yapıldı. Daha da önemlisi, isyanlar daha sonraki Galler protestolarına ilham verdi. Örneğin, 1860’larda Wye Nehri üzerindeki somon rezervlerinin özelleştirilmesine karşı çıkan muhalefet, ‘İkinci Rebecca İsyanı’ olarak anılacaktı. 1970’lerde bile Rebecca’nın Kızları, halk hareketlerinin simgesi oluyordu. Hareket üzerine romanlar yazıldı, birçok şarkı üretildi.
***
Bu kıssanın hissesi yok. Her şey çok basit ve yalın. Allah’ın dağındaki yolun üstüne gişe koyup geçeni geçmeyeni soymak isteyenlere gösterilen sabrın bir sınırı var demek, o sınır zorlandığında Rebecca zamanı geliyor ve “Yoluma çıkan bir şey var” diyor: Sonrası kazma kürek! Nereye kadar sabır, ne zaman kazma kürek, işte asıl mesele orada…