Diyarbakır’ın Pirejman mahallesinde çıkan çatışmada yaşamını yitirdiği belirtilen HPG’li Zindan Yeni’nin cenazesi, ailesine saklama kabında teslim edildi. Anne Menice Yeni, çocuğunun ölüm şeklinin gizlendiğini ve muayene tutanağının kendilerine verilmediğini söyledi
Diyarbakır’ın Dicle İlçesine bağlı Pirejman Mahallesi kırsalında 2021 yılının Eylül ayında çıkan çatışmalarda yaşamını yitiren Zindan Yeni’nin cenazesi, 8 ay dokuz gün sonra bir saklama kabı içerisinde babası Hasan Yeni’ye teslim edildi. Ailenin ısrarlı girişimleri sonucu 23 Mayıs’ta verilen cenazeye dair ölüm muayene tutanağı ise verilmedi. Dersim’de de 2017 yılında yaşamını yitiren Agit İpek’in cenazesi 2 yıl sonra bir kutuya konarak annesine Halise Aksoy’a kargo ile gönderilmişti.
Çektikleri zorluklara dikkati çeken anne Menice Yeni, “Demek ki oğlumu kimyasal silahla öldürdünüz ve bu izler kaybolsun diye aylar sonra parçalanmış halde verdiniz. Belki de oğlum sağdı ve siz oğlumun cenazesini parçaladınız” diye konuştu.
Defalarca başvuru yaptı
Oğlunun ölüm haberini geçen yıl 9 Kasım’da kendilerini telefonla arayan askerlerden öğrendiğini anlatan anne Yeni, cenazeyi almak için Dicle Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurduğunu, savcılığın ise kendilerini Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na yönlendirdiğini belirtti. Anne Yeni, “Cenazenin teşhisi için kan örneği alınmadı ve savcılık bize ‘Ölüm sebebi belli değil’ gerekçesini sunarak, cenazeyi Adli Tıp Kurumu’na (ATK) göndereceklerini ve cenazenin kime ait olduğunun netleşmesinden sonra bize verileceği söylendi. Yani cenazenin verilmesi ayları buldu. Bu süreç içerisinde defalarca başvuruda bulunduk. Olumlu bir cevap verilmedi. En son İnsan Hakları Derneği ( İHD) Diyarbakır Şubesi’nde yardım talebinde bulunduk. Ancak savcılık İHD’nin talebine de olumsuz yanıt verdi” diye konuştu.
‘Oğlum kimyasal ile öldürüldü’
Anne Yeni, oğlunun cenazesinin otopsi işlemleri için daha sonra İstanbul ATK’ye gönderildiği yönünde bilgi aldıklarını ve sonrasında eşi Hasan Yeni’nin cenaze için İstanbul’a gittiğini dile getirerek, “Cenazenin İstanbul’da olduğu ancak kendisine herhangi bir bilgi verilmeyeceği söylenmişti. Ben bunun üzerine Dicle Cumhuriyet Başsavcılığı’na gittim. Bana sonucun çıkmadığı söylendi. Ben de savcıya tepki göstererek, ‘Oğlum taş ya da sopa ile öldürülmedi. Kimyasal ile öldürüldü’ dedim. Savcılık bunun üzerine artık kendilerinin yanına gitmeme gerek olmadığını, herhangi bir sonuç çıkması halinde beni arayacaklarını söyledi. Ancak aradan günler geçti yine bir haber çıkmadı. Bunun üzerine telefonla savcılığı aradım ve bir kez daha olumsuz haber aldım. Ben ısrarla aramaya devam ettim. Hatta bana ‘Niye bizi bu kadar rahatsız ediyorsunuz. Devam ederseniz sizi şikâyet ederim’ diyerek beni tehdit ettiler. Ben de onlara çocuğumun cenazesini alana kadar onları rahatsız edeceğimi ve ‘Bir tırnağı kalmış olsa da sahipleneceğim’ diyerek tepki gösterdim” diye konuştu.
‘Cenazeyi saklama kabında verdiler’
Oğlunun ölüm tarihinden yedi ay sonra Diyarbakır savcılığı tarafından aranıp cenazelerinin teslim alınması için Diyarbakır ATK’ye yönlendirildiklerini ifade eden anne Yeni, şöyle devam etti: “Aileden sadece dört kişi gitmemize rağmen, 20 sivil polis aracı 2 zırhlı araç ve 3 gözaltı aracı sürekli bizi takip ediyordu. Onun dışında bizim köy olan Başnik Köyü’nün karakolu sürekli olarak eşimi arayarak ‘cenazeyi köye getirmeyin’ diye baskı yapıyordu. Daha cenazemizi almadan bu baskılar yapılıyordu. Biz ATK’ye gittiğimizde, oğlumun cenazesini saklama kabında babasına verdiler. Ben bu sırada ‘Şehid Namirin’ sloganı attığım için polisler etrafı kuşatıp, ağzımı kapatmaya çalıştı. Polisler zırhlı araçlarla Lice yolu üzerinde olan Başnik Karakoluna kadar takip etti. Ondan sonrası ise askeri karakol bizi Dersin köyü yol girişinde önümüzü kesti.”
‘Abluka altında defin: Taziyeye izin verilmedi’
Cenazenin köye getirilmesiyle birlikte köylerinin askerlerce ablukaya alındığını ve kimsenin mezarlığa girmesine izin verilmediğini aktaran anne Yeni, “Cenaze köy mezarlığına getirildiğinde; askerler bir el havaya ateş açtı, sonra ‘yanlışlık oldu’ dediler. Halkın mezarlığa gelmemesi için mezarlık ablukaya alınarak adeta köylüler tehdit edildi. Köyün yas taziye evinde taziye kurmamıza izin verilmedi” diye konuştu.
‘Ölüm nedeni aileye söylenmedi’
Oğlunun cenazesinin “ölüm nedeni belli değil” denilerek geç verilmesine tepki gösteren anne Yeni, “Maden öyle niye bize ölüm nedenini açıklamıyorsunuz? Demek ki kimyasal silahla öldürdünüz ve bu izler kaybolmasın diye vermediniz. Oğlumun parçalanmış halde verdiniz belki de sağdı ya da olay yerinde cenazesini parçaladınız. Bunda kuşku duyuyorum?” diye belirtti.
Anne Yeni, oğlunun cenazesinin verilmemesi ile iradelerinin kırılmaya amaçlandığına vurgu yaparak, şunları söyledi: “Bizleri sürekli arayarak, HDP önüne gelmememizi istiyorlardı. Ancak biz çocuklarımıza söz verdik, kanımızın son damlasına kadar onların yanında olacağız ve mücadelelerinin takipçisi olacağız.”
MA / Mehmet Güleş