Cenazesi camiler tarafından kabul edilmediği için Gazi Cemevi’nde dini vecibeleri yerine getirilerek defnedilen HPG’li Abdullah Aygün’ün babası Yusuf Aygün, “Ne camisi, cami artık camilikten çıkmış. Cemevi oğlumun cenazesine sahip çıktı. Ben ölürsem beni de Cemevine götürsünler” dedi.
Iğdır’da 4 Ocak’ta çıkan çatışmada yaşamını yitiren Muş doğumlu Abdullah Aygün’ün cenazesi aile tarafından 7 Ocak’ta İstanbul’a getirildi. Sultangazi ilçesine bağlı Gazi Mahallesi’ne dini vecibeleri yerine getirilmek istenen Aygün’ün cenazesini hiçbir camii kabul etmedi. Aygün’ün cenazesi, Gazi Cemevi’nde dini vecibeleri yerine getirilerek, Gazi Mezarlığı’nda toprağa verilmişti.
‘Çok duyarlı bir çocuktu’
Aygün’ün babası Yusuf Aygün, oğluna ve oğlunun cenazesini alma sürecine dair bilgi verdi. Oğlu Aygün’ün çok iyi ve duyarlı bir çocuk olduğunu belirten baba Aygün, “Oğlum her eve geldiğinde nenesine yemek vermeden, nenesinin yatağını yapmadan oturmazdı” dedi. Oğluna çeşitli nedenlerden kaynaklı ara ara kızdığını söyleyen baba Aygün, “Kızmama rağmen hiçbir zaman bana ters bir şey söylememiştir. Hep ‘tamam baba’ diyordu” diye konuştu.
Düzenlenen birçok etkinliğe oğlu ile birlikte gittiklerini dile getiren baba Aygün, “Çocuklarımız, kendi davalarına aşıktı. Newroz olsun, başka miting ve açıklamalar olsun hep birlikte gidiyorduk” sözlerini kaydetti.
‘Jandarma bilgi verdi’
Oğlunun yaşamını yitirmesinden haberi olmadığını anlatan baba Aygün, şöyle devam etti: “Bir akşam bana bir telefon geldi. ‘Ben Iğdır Jandarma komutanlığından arıyorum. Senin Abdullah Aygün diye bir oğlun var mı?’ diye sordu. Var deyince bana nerede olduğunu sordu. Buna karşılık olarak oğlumun birkaç sene kayıp olduğunu belirttim. Benden oğlumun fotoğrafını istedi ve oğlum ile ilgili kimi bilgilerin olduğunu fotoğrafı gönderdikten sonra bana aktaracağını söyledi. Fotoğrafını gönderdik. Orada bizim köyün karakolunu da aramışlar. Amcamın oğlu aradı. Bana fotoğraf istediklerini söyledi. Ben de ona fotoğrafı gönderdiğimi söyledim. Bir gün geçti bana haber vermedi. Ben o numarayı aradım. Dedim sen böyle bir şey söyledin, çocuk öldüyse, yaralıysa neyse niye bizi merakta bırakıyorsunuz diye. Pazartesi bana haber vereceğini söyledi. Pazartesi gününe kadar haber vermedi.”
Köyde amcasının oğluna yaşamını yitirdiği bilgisinin verildiğini belirten Aygün, cenazenin Erzurum’a gittiğini oradan da alınması gerektiğinin söylendiğini belirtti.
‘Cenazeyi uçakla getirdik’
Bunun üzerine Erzurum’a gittiklerini dile getiren baba Aygün, şunları dile getirdi: “Orada önce biraz kötü davrandılar. Sonra savcı geldi ‘içeri gelsinler’ dedi. İçeri girdik baktık cenaze oğlumun cenazesi. Cenazeyi vereceklerini ancak saat 17.00’ye kadar almamız gerektiğini belirttiler. 17.00’ye kadar kaldırmasanız yarına kalırsa problem çıkar diye bizden o saate kadar cenazeyi almamızı istediler. Araba aradık bulamadık. Köyde bizim arkadaşlar ‘biz gelelim’ dediler. Onlar gelinceye kadar da geç olacaktı o nedenle gelmemelerini istedik. Ambulans istedik ama ambulansın saat 19.00’a kadar gelemeyeceği söylendi. Bu nedenle yeğenimle birlikte uçakla cenazeyi İstanbul’a getirdik.”
‘Camide yıkatmayacağız’
Polislerin amcasının oğluna, “Cenazeyi köye getirirseniz biz cenazeyi camiye götürmenize izin vermeyeceğiz. Camide yıkatmayacağız. Eğer 3 kişi kaldırırsanız cenazeyi ve bir evde yıkarsanız size torpil yapacağız’ demişler. Ben Muş’a götürecektim. Oğlum orayı sevdiği için götürmek istedim. Ama annesi rahatsız olduğu için onun isteği üzerine Gazi’ye getirdik” dedi.
‘Camiler kabul etmedi’
İstanbul’a oğlunun cenazesini getirdiği süreci de anlatan baba Aygün, şunları ifade etti: “Polisler bizlere ‘size Bayrampaşa’da yer bulmuşuz’ dediler. Ben Bayrampaşa’ya oğlumu götürmeyeceğimi, Gazi mahallesine götüreceğimi söyledim. Ne memlekette ne de burada camilere kabul etmediler.”
‘Oğlumun cenazesine Cemevi sahip çıktı’
Camilerin oğlunun cenazesini kabul etmemesine tepki gösteren baba Aygün, şunları dile getirdi: “Ne camisi, cami artık camilikten çıkmış. Bizim cenazemizi camiye almadığı zaman biz daha camiye ne diye gideceğiz. Böyle bir Müslümanlık var mı? Böyle bir din var mı? Kuran-ı Kerim’de böyle bir şey yazılıyor mu? Biz bu toprağın evladı değil miyiz? Babam 4 sene askerlik yaptı bu memleket için. Şimdi bakıyorsunuz adam diyor ‘biz sizin cenazeleriniz almıyoruz.’ Cemevi oğlumun cenazesine sahip çıktı. Ben ölürsem beni de Cemevine götürsünler.” Aygün, “Cami kabul etmiyor. Hangi hoca yıkarsa onu görevden alıyor. Memlekette de buna benzer örnekler var. Birkaç hoca cenazeleri yıkadıkları için görevden atılmışlar” hatırlatmasında bulundu.
Kaynak: MA / Sadiye Eser