Cizre’de ilan edilen ilk uzun süreli sokağa çıkma yasağının üzerinden 5 yıl geçti. Yaşanan olaylarda yakınlarını kaybedenlerin aileleri, ne adalet arayışlarından vazgeçti ne de yaşananları unutabildi
Şırnak’ın Cizre ilçesinde 4-12 Eylül 2015 tarihleri arasında ilan edilen ilk uzun süreli sokağa çıkma yasağının üzerinden 5 yıl geçti. Aralarında çocuk ve yaşlıların da bulunduğu 21 kişinin yaşamını yitirdiği, onlarca kişinin yaralandığı sokağa çıkma yasakları boyunca, yaşanan hak ihlalleri ile ilgili başlatılan hukuki süreçlerden hala hiçbir sonuç alınamadı.
Yıllardır adalet beklentisi içerisinde olan yakınlarını kaybeden aileler, Mezopotamya Ajansı’ndan Müjdat Can ve Zeynep Durgut’a konuştu.
‘Önce adalet gelmeli’
Kızı Cemile’yi Cudi Mahallesi’nde bulunan evlerinin avlusunda kolluk kuvvetleri tarafından açılan ateş sonucu kaybeden Ramazan Çağırga, defnedilmesine izin verilmeyen cenazenin günlerce buzdolabında bekletildiğini hatırlattı. Baba Çağırga, yaşananlar ile ilgili hukuki sürecin halen devam ettiğine dikkati çekerek, “Önce adaletin olması gerekiyor” dedi. Çağırga, “Katillerin bulunmasını istiyoruz. O buzdolabındaki cenazeyi, Cemile’yi asla unutamayız. Bir insan kendi elleriyle kızının cenazesini dolaba koyuyorsa nasıl bu anı unutabilir? Eğer vicdanları olsaydı bu cenazeden utanırlardı” diye konuştu.
‘O günden sonra silah sesleri susmadı’
Anne Emine Çağırga ise, “Cizîr” diye hitap ettiği çocuğunun evin tek kızı olduğunu dile getirdi. Anne Çağırga, o günü şöyle anlattı: “Avluda oturduğumuz bir gün silah sesleri geldi. Atışlardan dolayı üzerimize toprak yağdığını sandık. Avludan eve girerken Cizîr’in yere düştüğünü gördüm. ‘Cizîr kalk’ diye bağırdım. Bana ‘oy anne’ dedikten sonra yaşamını yitirdi. O günden sonra silah sesleri susmadı.”
Cenazenin alınması için birçok yere haber verdiklerini ancak sonuç alamadıklarını dile getiren anne Çağırga, devamla şu sözleri ifade etti: “Cemile kınayı çok severdi. Ellerine ve saçlarına kına yaktık. Cenazesi kokmasın diye onu buzdolabının içerisine koyduk. 3 gün kaldıktan sonra ambulans geldi. Cenazeyi yola bırakmamızı söylediler. Biz de caddeye götürdük. Babası ve abisi de cenaze ile gitmek istiyordu ama yasak olduğu için kimseyi almayacaklarını söylediler.”
Tüm yaşananlara rağmen barış ve huzur istediklerini ifade eden anne Çağırga, son olarak “Bizim yüreğimiz yandı başka annelerin yüreği yanmasın. Bütün anneler el ele versin ve barışı haykırsın. Cemile’nin katillerini biliyoruz. Davamızdan vazgeçmeyeceğiz ve adalet arayışımızı sürdüreceğiz” sözlerini ifade etti.
Berxwedan şimdi 5 yaşında
Yasak sırasında yaşamını yitirenlerden arasında Maşallah Edin ve gelini Zeynep Taşkın da bulunuyor. Taşkın, yasak sırasında kucağındaki 7 aylık Berxwedan adlı bebeğiyle eve dönerken keskin nişancıların hedefi oldu. Taşkın, yaşamını yitirirken, kucağındaki bebeği ise yaralandı. Bu sırada gelini ve torununun olduğu yere giden Maşallah Edin de aynı yerde keskin nişancıların açtığı ateş sonucu yaşamını yitirdi.
Yasakta annesi ve ninesini kaybeden Berxwedan şimdi 5 yaşında. Berxwedan, halen sol kulağının arkasına ve sağ ayak topuğuna isabet eden kurşunların izlerini taşıyor.
‘Vuranlar kendilerini de mermilerini de tanıyorlar’
Olayın yaşandığı günü anlatan Maşallah Edin’in bir diğer gelini Zekiye Edin, o gün evde oturduklarını belirterek, “Maşallah’ın eşi Irak’ta çalışıyordu. Evde olduğumuz gün eşini aradı. Eşi, ‘kurşunların hedefi olma’ diye ona takıldı. Gelip çay içmesini istedik. Çay içmeyeceğini, çocuklarının evde tek olduğunu ve korktuklarını söyleyerek avluya çıktı. Ondan önce ise gelini Zeynep avluya çıktı. Gelini avluya çıktığı zaman mermilerin hedefi oldu ve yere yığıldı. Maşallah gelinini kurtarmak için ona doğru koştu. Bu sırada onu da vurdular. Zeynep’in oğlu kucağındaydı. Cenazesi otopsi gittiği sırada da Zeynep’in elleri çocuğunun üzerindeydi. Kurşun bebeğinin kulağının arkasından sıyrılmıştı. Bacağından da vurulmuştu. Vuranlar kendilerini de mermilerini de tanıyorlar” diye konuştu.
HABER MERKEZİ