Alevi Yol ulularının dilinde toplumun Nahak zihniyete karşı birlik olunması çağrıları devamlı güncelliğini korumuştur. Birlik söylemi Aleviler için tarihi vasiyet niteliğindedir. “Gelin canlar bir olalım, bir olalım, iri olalım, diri olalım.” Söylemleri, toplumsallığın inşası için temel ilkedir.
Birlik çağrısı, iç ve dış iktidar odaklarına karşı toplumu savunma çağrısıdır, direniştir, varlık gerekçesidir. Tarih göstermiştir ki, her hakikat arayışı kom kültürünü koruma ve güncellemeye yöneliktir. Bu arayış büyük bedeller üzerinden yükselmiştir. Birlik çağrısı, sadece biyolojik varlığının korunmasına yönelik değildir; bir bütünen toplum kırımına karşı kültürel direniş hattını esas almasıdır. Kişinin tek başına kültürel varlığını devam ettirmesinin imkansızlığının dile getirilmesidir. Birlik olunmadan, “el ele el Hakka” düsturu karşılık bulmadan toplumun varlığı, birliği, dirliği korunmaz, komün gücü açığa çıkmaz. Cem erkanı aynı zamanda birlik meydanıdır.
Toplumun birliğe çağrılması cem olunması anlamına geliyor. Cem olmak “nasıl yaşanmalı?” sorusunun cevabını da içinde barındırıyor. Cem erkanı, siyasal, kültürel, sosyal, politik, ahlak, adalet, ekonomik, vicdan, özgürlük, eşitlik, demokrasi gibi kavramların gerçek manasının karşılık bulduğu kom olma halidir. Toplumun kendi öz vicdan ve zihniyet gücüyle yaptığı tartışma, karar ve eylem gücüyle birlik mümkündür. Bu güç binlerce yıldır “birlik meydanında” sürekli güncellenerek, doğal toplum özelliklerini her türlü baskıya rağmen devriye etmişlerdir.
Cem erkanını sadece ibadet ritüeline indirgemek kapsama alanını daraltmaktır. Cem olmak bir olmaktır, bir olmak ise diri olmayı, iri olmayı, başka bir ifade ile her türlü iktidarcı anlayışa karşı toplumsal varlığını koruma anlamına gelir. Bu bakımdan cem olma kültürel direniş manasına gelir. Demokratik Alevi hareketinin günümüzde güçlü bir kültürel direnişe ihtiyacı vardır. Kültürel direniş aynı zamanda iç ve dış iktidarı sorgulamadır. Bir toplum kendi içindeki iktidarı sorgulamazsa, ondan kurtulmazsa dış iktidara karşı kendini ve toplumunu koruyamaz. Günümüzde cem erkanı sorgusuz sualsiz olduğu için, Hak için değil seyir haline geldiği için, toplumun direniş hattı, ahlak ve vicdan muhasebesi kendini yenilemekte zorlanır duruma gelmiştir. İktidar İslamının, karşıt İslamın, ulus devlet zihniyetinin kültürel kodları ile yürütülen bir cem erkanında birlik oluşmaz.
Cem erkanı özü itibariyle eşitlik, özgürlük, vicdan ve adalet kavramlarının yaşam alanı bulduğu meydanı ifade eder. Özellikle ritüele başlamadan önce canların birbirlerinden rızalık almaları, mevcut sorunlarını çözdükten sonra Cem erkanına başlamaları ahlak, adalet, vicdan gibi değerlerin görünür olduğu anlamına gelir. Her can ruhsal, zihinsel ve bedensel ikrarlaşma haline geçerek birbirini anlamaya başlar. “Anlama adalettir. Adalet de hakkı olanı elde etmektir.” Cem erkanına başlamadan önce Dar – Didar (Eleştiri – Özeleştiri Platformu) olunması; her canın davranışının ahlaki açıdan incelenip sorgulanmasıdır. Bu sorgulama bir eza durumuna dönüşmemektedir. Kendini tanımak, bilmek ve anlamak gibi kimliğin tamamlanması cem erkanında karşılık bulur. Tamamlanan kimlik, cüret edilen büyük özgürlük, adalet ve vicdan eylemine götüren kimliktir. Halac-ı Mansur’un “bizim için meydan da bir zından da bir” söylemi cüret edilen kimliğin oluşma sürecindeki zorluklarını anlatır. Cüret etme, inat etme kendini yaratma durumudur, bir özgürlük eylemidir.
Cem meydanında adalet, ahlak ve vicdan en üst düzeyde yaşanır. Bu meydanda her can kendini bulur. Kendini bulmak; kendini bilen, anlayan, düşünen varlık olma durumudur. Alevilerin her zamankinden daha fazla kendini bilmeleri, bulmaları gerekiyor. Özellikle Cumhuriyetin ikinci yüzyılında toplum kırımdan geçmemeleri için kendini bilerek, süreklerin “Bir”leşerek bütün olmaları kendilerine kazandıracaktır.
Seçimlerin konuşulduğu bu günlerde Alevilerin şartlar ne olursa olsun birliğe cüret etmeleri gerekiyor. Sistemin zihin kodlarını aşarak, kendi tarihsel hakikatlerini esas alarak, toplumsal hafızalarını güncelleyerek birlik haline gelmeleri vermiş oldukları ikrarın gereğidir. Alevi kurumlarının özellikle Büyük Alevi Kurultayı’nı gerçekleştiren çatı örgütlerinin “yolda birlik” söylemini tamamlamaları tarihi bir sorumluluk olarak önlerinde duruyor. Zulme karşı, kendini tamamlama, oluş haline gelme, bir olma, iri olmanın ilk basamağı, yol haritasıdır. Yol haritası ise çatı örgütlerin bir an önce cem olmaları ile anlam kazanacaktır. Bu cem erkanında, cumhuriyetin ikinci yüzyılında Aleviler “nasıl yaşamalı?” sorusuna verilecek cevap ile beraber “nereden başlamalı?” sorusunun da sorularak cevap verilmesi gerekiyor. Alevi çatı örgütlerinin, kurumların, pirlerin sistem karşıtı dinamiklerle ikrarlaşarak özgür yaşamı amaç edinmeleri Mansur’laşma halidir.
Günümüzde Nahak zihniyetin zulmü altında inleyen kesimlerin cem erkanının adaletine ihtiyacı vardır.