MİT haberi nedeniyle tutuklanan arkadaşlarımız Ferhat Çelik ve Aydın Keser’in avukatı Özcan Kılıç dosyanın MİT Başkanlığı’ndan ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nden yürütüldüğünü söyledi
Gzetemiz Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ferhat Çelik ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürümüz Aydın Keser, Odatv Sorumlu Haber Müdürü Barış Terkoğlu, Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ve muhabiri Hülya Kılınç ile Yeniçağ Gazetesi yazarı Murat Ağırel, “Libya’da hayatını kaybeden Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) mensubunun cenaze töreniyle ilgili haber yaptıkları, bu haberlere gazetelerinde ve haber sitelerinde yer verdikleri” gerekçesiyle tutuklu bulunuyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 7’si gazeteci 8 kişi hakkında hazırlanan iddianamede, gazeteciler hakkında 4 ila 10’ar yıl arasında hapis cezaları istendi.
İddianamenin sunulduğu İstanbul 34’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nce inceleme devam ederken, skandal bir durum yaşandı. İstanbul 2’nci Sulh Ceza Hakimliği, 3 Mayıs günü gazetecilerin avukatlarına haber vermeden barodan avukat talep ederek dosya incelemesi yaptı ve tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Tutuklu arkadaşlarımız Ferhat Çelik ve Aydın Keser’in avukatı Özcan Kılıç, karşılaştıkları bu uygulamayı Mezopotamya Ajansı’ndan Erdoğan Alayumat’a değerlendirdi.
Hukuka da akıla da aykırı
İddianamenin 34’üncü Ağır Ceza Mahkemesi tarafından inceleme aşamasında olduğuna dikkat çeken Av. Kılıç, 2’nci Sulh Ceza Hakimliği’nin tutukluluk incelemesi yapması ile gazetecilerin yargılanma sürecinin usule aykırı ilerlediğini ifade etti. Av. Kılıç, “Mahkemesi belli olmuş, yargılama süreci başlamış ve iddianamenin değerlendirme aşamasında olan bir dosyanın bu şekilde incelenmesi hem hukuka hem de akla aykırı” dedi. Dosyanın savcılığın elinden çıktığını belirten Kılıç, buna rağmen savcılığın hala dosyada taraf gibi davranıp, gazetecilerin tutukluğuna devam için bir düzenek oluşturduğunu ifade etti.
OHAL hukuku
Uygulamanın açık bir ihlal olduğunu vurgulayan Kılıç, “Konuyu bilmeyen hakikaten sadece usulen bulundurulan iki avukat üzerinden işlem yapılıp, tutukluluğun devamına karar veriliyor. Mahkeme yetkiliyken o mahkemenin yetkisini gasp edip savcılık ısrarla biz tarafız, bu dosyada tutukluluğun devamını biz isteriz gibi bir pratik sergiliyor. Hukukta, kanunda ya da işleyişte böyle bir şey yok normalde. Bu Olağanüstü Hal hukukunun da üstünde bir uygulama” diye belirtti.
Barodan görevlendirilen iki avukatın dosya içeriğinden haberdar olmadan dosyaya taraf haline getirildiğini dile getiren Kılıç, “Bu avukatlara önceden dosya gösterilmiş olsaydı bu avukatların ‘özel vekilleri var’ deyip dosyadan çekilmeleri gerekirdi. Orada 7-8 avukat ismi var. Bu avukatların çekilme hakkı vardı. Bu durum bu iki avukatı da aşan bir durum. Sistemin geldiği durumu çok iyi gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Dosya hakimle yürümüyor
Av. Kılıç, henüz kendilerinin dahi ulaşamadığı iddianameye dair bilgilerin Sabah gazetesi tarafından servis edilmesi üzerinde de durdu. Yapılan haberlerle kamuoyunun manipüle edildiğini söyleyen Kılıç, “Yargılama yerini iktidar medyası alıyor ve onların yaptığı haberlerle kamuoyuna bu dosya aktarılıyor. Savcılık, ne mahkeme ne avukatları hesaba katıyor. Mahkemeye Sabah gazetesinin haberini sunup, dilekçeyi istiyorum dediğimde, mahkeme; ‘avukat bey dosya daha bize gelmedi’ diyerek talebimizi kabul etmedi. Dosya avukatla, hakimle falan yürümüyor. Ankara’dan, MİT Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nden yürütülüyor. Daha yargılama başlamadı ama mahkeme baskı altına alınmaya çalışılıyor. Biz gerekli itirazlarımızı yapacağız. Yasal haklarımızı kullanacağız” dedi.
HABER MERKEZİ