‘Savaşa hayır’ dediği için 152 gün tutuklu kalan Fadime Çelebi, ‘Zihinler özgür olduğu sürece duvarların hükmü yok’ dedi. ‘İşimiz bugün daha zor’ diyen Çelebi, ‘birleşik mücadele’ vurgusu yaptı
Türkiye’nin Afrin’e yönelik operasyonunu protesto ederek, “savaşa hayır” dediği için tutuklanan ve Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde 152 gün kalan Ezilenlerin Sosyalist Partisi(ESP) Başkanvekili Fadime Çelebi, tutuklanma sürecini ve cezaevinde yaşadıklarını Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Berivan Altan’a anlattı. O dönemde Afrin’e yönelik operasyon olduğunu ifade eden Çelebi, şöyle devam etti: “Biz 4 Şubat’ta açıklama yaptık. HDP konferansı sonrası yaklaşık 500 kişilik bir katılımla kurum temsilcileri olarak devletin Afrin’e dönük işgal politikasına dair basın açıklaması yaptık. Akabinde 9 Şubat’ta şafak operasyonuyla hepimiz gözaltına alındık. İstenilseydi aslında göz önünde olan insanlardık. Her gün demeç veren, kamuoyu önünde olan bizler savcı çağrılmasıyla ifadelerimiz alınabilirdi ancak bu yapılmadı, hukuksuz bir şekilde evlerimiz basıldı, arandı. 8 günlük gözaltı sonrası ben ve Onur Hamzaoğlu tutuklandık.” Daha önce birçok kez gözaltına alındığını ancak ilk kez cezaevine girdiğini belirten Çelebi, cezaevini şöyle anlattı: “Tabii ki hapishanede çok güzel, değerli kadınlarla tanıştım. Cezaevi bana önemli şeyler kattı. Bugüne kadar devrimci yaşamım boyunca hapishaneler pratiğini kitaplardan, romanlardan ya da anlatımlardan dinlemiştim. Bugün açısından artık kendi pratik deneyimim oldu.İnsanların beyinleri özgür olduğu sürece duvarların, parmaklıkların hiçbir hükmünün olmadığını gördüm.”
‘Zindandakiler daha özgür’
Uzun süredir cezaevinde kalan kadınlarla tanıştığını belirten Çelebi, kadınların çok özgür ruhlu ve dinamik fikirlere sahip olduğunu söyledi. Çelebi, şöyle devam etti: “Hapishanede kadınların dışarıda yaşarmış gibi kendisini, günlük yaşamını, kolektif yaşamını çok iyi örgütlendiklerini gördüm. Dışarıda insanlar hür özgür yaşıyor gibi görünebilir ama bugün zindanlarda zindan da yaşanmıyormuş gibi insanlar yaşıyor. Zindandaki arkadaşlarımın daha özgür olduğunu düşünüyorum bu kısacık deneyimimde.” Cezaevinde birçok hak ihlalinin de olduğunu ifade eden Çelebi, Sincan Cezaevi’ne ilk girişte çıplak arama dayatıldığını ve karşı koyanların ise ağır bir şekilde darp edildiğini belirtti.
Birleşik mücadele şart
“İşimiz dün zordu bugün daha da zor” diyen Çelebi, şunları söyledi: “Çünkü her şey tek tipleşmiş durumda bu ülkede. Herhangi farklı düşünceye, ideolojiye, renge tahammül yok. Toplumu tek tipleştirmeye, sesini kısmaya çalışıyor. 24 Haziran’da HDP’nin başarısı aynı zamanda demokrasiye, özgürlüğe, barışa inanan, geleceği halkların kardeşliği ve eşitliğiyle kurulacağına inanan herkesin başarısıdır. Tam da bu başarıya daha fazla sarılmak ve daha fazla geniş kitlelere gitmek, geniş kitleleri örgütlemek ve birlikte birleşik bir halk cephesi oluşturmaya ihtiyaç var. Asıl bizim işimiz bundan sonra başlıyor. Zorluk bundan sonra başlayacak ve daha fazla saldırılar olacaksa, saldırıların karşısında ezilen toplumsal kesimler olarak bunun karşısında direnmek ve direnmeyi birleşik mücadele hattı üzerinden geliştirmeye ihtiyaç var.”
Cezaevinde hak ihlalleri yoğun
- Cezaevi içerisinde siyasi tutukluların sosyal yaşamlarına dair ciddi kısıtlamalar olduğunu ve bunların OHAL ile birlikte ciddi şekilde gasp edildiğini vurgulayan Çelebi, yaşanan hak ihlallerini şöyle sıraladı:
- Tutsaklar 24 saat boyunca hücrede kalmak durumunda, aktiviteye katılamıyorlar.
- Çocuk tutsaklar var, yaşam standartları, insani yaşam koşulları çok zor. 16-17 yaş grubundaki politik tutsak çocukların hepsi bir arada kalıyor. Çocuklara yönelik sosyal aktiviteler yok.
- Yemekler çok sağlıksız veriliyor. Vejetaryen yemekleri çok fazla verilmiyor, verilse bile vejetaryen koşullarında hazırlanmadığı için çoğu zaman aç kalıyor arkadaşlar.
- Haftada 3 gün sıcak su veriliyor. Kaynak sudan geldiği ve borular metal olduğu için sular paslı akıyor. Haziran’dan itibaren kota sistemine geçildi ve tutsak başına 40 litre sıcak su veriliyor.İdareye ve Adalet Bakanlığı’na defalarca yazıldı ama sorun giderilmedi.
- Mektuplaşmada sorunlar yaşanıyor.İki haftada bir yapılan telefon konuşmasında isim ve soy ismini söylemen gerekiyor, söylemediğin takdirde soruşturma başlatılıyor. Her şeye bir soruşturma açılıyor. Soruşturmalardan kaynaklı infazı yanan çok kişi var.
- Aileler gelirken, içeri girerken gardiyan ve jandarmanın zorluklarına maruz kalıyor.
- Tutsakların tedavisi yapılmıyor, ilaç verilmiyor, verilen ilaçların tarihi geçmiş oluyor.”
ANKARA