Dünya mermer rezervinin yüzde 40’ına sahip olan Türkiye, ürettiği mermeri işlemek yerine başta Çin olmak üzere Uzak Doğu ülkelerine ihraç ediyor. Bu, ekonomik kaybın yanı sıra telafi edilemez ekolojik tahribatlara yol açıyor
Türkiye 5,2 milyar metreküp (13,9 milyar ton) toplam rezervi ile dünya doğal taş rezervinin yaklaşık yüzde 40’ına sahip. Enerji Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de 4 milyar metreküp işletilebilir mermer, 2.8 milyar metreküp işletilebilir traverten, 1 milyar metreküp granit rezervi bulunmakta. Bu potansiyele rağmen, 2017 yılında 156 milyar 782 milyon dolar olarak gerçekleşen toplam ihracatta madencilik sektörünün payı yüzde 3 oldu. İşlenmeden blok halinde yapılan mermer ihracatı, toplam maden ihracatının içinde en fazla ihraç edilen ürün oldu. İhraç edilen 5,66 milyon ton blok mermer karşılığında 1 milyar 104 milyon dolar gelir sağlandı. Sahip olunan rezerve rağmen, aynı dönemde sadece 1,56 milyon ton yarı işlenmiş mermer ihraç edilip, bundan 684 milyon dolar gelir elde edildi. Blok halde mermer ihracatı yapılan ülkelerin başında Çin başta olmak üzere Hindistan, Güney Kore, Tayvan, Japonya gibi Uzak Doğu ülkeleri geliyor. Yarı işlenmiş mermer ihracatının yapıldığı ülkeler ise Amerika, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri başta olmak üzere Avrupa ve Afrika ülkeleriyle Rusya. Çıkarılan mermeri işlemek yerine, büyük bir kısmını blok halinde ihraç eden Türkiye, bu yüzden oldukça önemli bir ekonomik kayıp yaşamakta. Blok halinde aldıkları mermeri işledikten sonra tekrardan Türkiye ve diğer ülkelere satan ülkeler ise büyük bir kazanç elde eder durumda. Yaşanan bu ekonomik kaybın yanı sıra maden ocaklarının yol açtığı geri döndürülemez boyutlardaki ekolojik tahribat da cabası. Ege Bölgesi başta olmak üzere ülkenin hemen her yerinde yapılan bu madencilik faaliyetleri nedeniyle tarım arazileri ve ormanlık alanlar köstebek yuvasına dönmüş durumda.
Bir yılda bin 84 ruhsat
Madencilik faaliyeti yapmak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan “Maden Arama Ruhsatı” alınmasına bağlı. Resmi istatistiklere göre, 2017 yılında bin 64 şirkete maden arama ruhsatı verildi. Bakanlığın 25 hektardan küçük alanlarda yapılacak maden arama faaliyetleri için Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporunu gerekli görmemesi, doğaya dönük tahribatın adete önünü açar durumda. Açılan bu maden ocaklarının büyük bir bölümü yine denetimden uzak.
Yol açtığı zararlar
Mermer ocaklarında madenlerin arasında çıkan taş, toprak gibi yabancı nesnelere “posa” deniyor. Mermer ve taş çıkarıldıktan sonra kalan posanın döküldüğü alanlarda kayan toprak, mermer ve taş parçaları, bitki ile meyve ağaçlarının üzerine yığılarak zarar veriyor. Dere yatağındaki taşkın arazilerinde önlem alınmadan depolama yapılırken, taşan sular da tarım arazilerini basıyor ve bu da tarım arazilerinde tuzlanmaya neden oluyor. Böylelikle toprağın verimi düşüyor ve bir süre sonra bitki yetişmez bir hale geliyor. Mermer atığında bölgesine göre yüzde 50’si kalsiyum oksit ya da yüzde 95 kalsiyum karbonat görülüyor. Bu atıklar akarsulara ve derelere bırakıldığında balık yaşamını olumsuz etkiliyor. Mermer atıklarında bulunan karbonik asit, asit yağmuru etkisi yaratırken, mermer ocaklarının neden olduğu ormansızlaştırma, doğal arazi dokusunun parçalanmasına ve biyolojik çeşitliliğin azalmasına neden oluyor.
Geri dönüşü yok
Ülkede mermer rezervinin en çok Ege, İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde olduğunu belirten Jeoloji Yüksek Mühendisi Tahir Öngür, bu bölgelerin daha çok tarıma elverişli alanlar ve ormanlık alanlar olduğunu kaydetti. Öngür, bu bölgelerde madencilik yapan şirketlerin işi bittiğinde geriye bir daha hiç yeşermeyecek devasa alanlarla ciddi derecedeki doğal tahribatın kaldığını ifade etti. Ekolojik yıkımın yanı sıra Türkiye’de çıkarılan mermerin yüzde 60’ının Çin’e ihraç edilmesi üzerinde duran Öngür, “Çin bu mermerleri işleyip kendisi kullanmıyor, oradan tüm dünyaya satıyor. Dolayısıyla bizden çıkan mermer bloklarını yabancılar işleyip satarken, Türkiye’de ise sadece atıkları kalıyor. Bu da doğaya zarar verecek boyuta gelmiş durumda” dedi.
Yaşama zarar veriyor
Mezopotamya Ekoloji Meclisi Üyesi Ali Arslan, konuya ilişkin, kazanç sağlanmayı esas alan maden şirketlerinin doğaya ve insan yaşamına zarar verdiğini dile getirdi. Son yıllarda Türkiye ve bölgede sayısız maden şirketi açıldığını belirten Arslan, “25 hektardan küçük alanlarda ÇED raporu gerekmeden maden ruhsatı veriliyor. 25 hektardan daha büyük alanlarda ise maden arama ruhsatı verilerek maden şirketlerine kolaylık sağlanıyor. Bu da yetmiyor madenlerde kullanılan iş makineleri KOSGEB destekli alınıyor. Dolayısıyla devlet doğayı tahrip eden şirketlere ve sermaye çevrelerine her alanda destek sunuyor” diye konuştu.
Erdoğan Alayumat/Urfa-MA