Çay Kanun teklifi Meclise geldi. Yaş çay alım fiyatı Ulusal Çay Konseyi tarafından belirlenerek ilan edileceği yer alan teklifle birlikte çay tamamen tekellerin hizmetine koşulurken, üretici ise marabalığa itiliyor
Yusuf Gürsucu / İstanbul
Rize’de ‘Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nin (RTEÜ) koordinasyonunda hazırlanan ‘Çay Kanunu’ Gıda, Tarım ve Orman Bakanlığı’na sunulmuştu. Çay Kanunu hazırlık sürecinde Rize’de görüş toplayan üniversite, kanunun bakanlığa sunulmuş olan son halini görüş aldıkları kesimlerden sakladığı ortaya çıktı. Çay Kanunu taslağı, Meclise gelene kadar hiçbir üreticiye bilgi verilmeyen kanunla ilgili olarak, Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç, çay kanunu teklifi hakkında duyumlarının olduğunu ve duyumların bile vatandaşı mağdur edecek şeyler olduğunu ifade etmişti. Paliç “Taslağı bize vereceklerini söylemelerine ve çalışma heyetinde bulunmama karşın haberim yok” sözleri kanunun sermaye ile kolkola girilerek ve üreticiler refüze edilerek hazırlandığını ortaya koyuyor.
Çay Kanunu Teklifi!
Meclise getirilen Çay Kanun Teklifi’nde, yaş çay üreticileri tarafından kuru çay üreten işletmelere satılan yaş çay yapraklarının bedeli, yaş çay üreticileri adına açılan banka hesaplarına kuru çay üreten işletmelerce en geç alım tarihinden itibaren altı ay içerisinde ödeneceği belirtilirken ÇAYKUR devre dışı kalıyor. Çay tarımı; kendi adına düzenlenen çay bahçesi ruhsatnamesine sahip, gerçek veya tüzel kişiliğe haiz yaş çay üreticileri tarafından yapılacağı veya yaptırılacağı yer alan teklifte yaş çay üreticileri, Bakanlığın ilgili kayıt sistemine kayıtlı olmak ve üretimde bulunduğu sürece kayıtlarını güncellemek zorunda olacağı Kanun da belirtilirken, bu şartları sağlayacak çiftçi sayısı ise neredeyse yok. Ayrıca ruhsatsız üretim yapanların 200 ila 400 TL arasında bir cezayla karşılaşacak olması çiftçi için büyük bir sıkıntı.
Lisans alma şartı!
Yaş çay alım fiyatı, Ulusal Çay Konseyi tarafından belirlenerek ilan edileceği kanun teklifinin en önemli maddelerinden biri. Bu bağlamda çay sektöründe faaliyet gösteren işletmeler A, B ve C grubu işletmeler olarak gruplandırılarak çay tekellerin kontrolüne veriliyor. Bu işletmelerin yapabilecekleri faaliyetler de kanun teklifi ile tanımlanıyor. Buna göre, A lisanslı işletme; yaş çay yaprağını işleyerek kuru çay ürünleri elde edebilen ve bunları dökme çay olarak borsada satabilen, kendi ürettiği veya satın aldığı kuru çay ürünlerini kendi paketleme tesislerinde paketleyip tüketiciye arz edebilen ve kendi namına tescilli ürün markası olduğuna dair marka tescil belgesi bulunan gerçek ya da tüzel kişilere ait kuru çay işletmeleri olarak niteleniyor.
Kanun da üretici yok!
B lisanslı işletme ise; yaş çay yaprağını işleyerek kuru çay ürünleri elde edebilen ve bunları dökme çay olarak borsada satabilen gerçek ya da tüzel kişilere ait kuru çay işletmeler olarak belirlenmiş. C lisanslı işletme ise satın aldığı kuru çay ürünlerini, kendi paketleme tesislerinde paketleyip tüketiciye arz edebilen gerçek ya da tüzel kişilere ait kuru çay işletmeleri olarak teklifte düzenleniyor. Kanun teklifine göre, yaş çay alımı sadece A veya B lisansına sahip işletmeler tarafından yapılabileceği belirtilirken, üretici kanunla marabaya dönüştürülüyor.
Sözleşmeli üretim dayatması
Teklife göre; A veya B lisansına sahip işletmeler ihtiyaç duydukları yaş çayı, ruhsatlı alanda Kanunda belirtilen şartlara uygun bir şekilde üretim yapan çay üreticilerinden veya bu üreticilerin üyesi olduğu üretici örgütlerinden temin edecekler. A veya B lisanslı işletmeler, ihtiyaç duydukları yaş çayı sözleşmeli üretim ile temin edecekler, her pazarlama yılı için sözleşmeli olarak temin edilmesi gereken asgari yaş çay miktarı Bakanlık tarafından belirlenecek ve çay yetiştirilecek alanların da Tarım ve Orman Bakanlığı tespit edilecek olması ve bu alanlar dışında çay tarımının yapılamayacak olmasıyla, Unilever (Lipton) gibi dünya çay tekellerinin çıkarlarınaa hizmet edilecek.
Ulusal Çay Konseyi!
AKP tarafından hazırlatılan ve son hali verilerek meclise getirilen kanunda çay fiyatlarının Çay Konseyi’nce belirlenecek olması manidar bir duruma işaret ederken, konsey üyelerinin içinde sadece 2 adet ziraat odasının olması dikkat çekiyor. Ayrıca konseyde; Ticaret borsa ve sanayi odaları, Çaykur temsilcisi, sanayici örgütü ÇAİSİAD ve bir çay şirketi yer alıyor. Alt gruplar da ise yine şirketler yer alıyor.
—
Hazırlık yeni değil!
AKP hükümetinin eski Tarım Bakanı olan Ahmet Eşref Fakıbaba, Türkiye’de çay bahçelerinin ortalama 2 ila 2,3 dönüm arasında değiştiğine dikkat çekerek şu sözleri sarf etmişti, “Dünya artık 5 bin dönümden aşağı tarım yapmıyor. Çayın esas anavatanı Rize. Mutlaka sözleşmeli bir şekilde bu alanları büyüterek… 100 dönümden aşağı olmamak kaydıyla, emin olun buna destek verilip çayın özel sektör veya ÇAYKUR eliyle işletilmiş olsa inanıyorum ki çok daha büyük bir mesafe kat ederiz” sözleri çaylık alanların çiftçilerin elinden alınıp şirketlere devretme hedeflerini ortaya koyuyor.
TVF ve ÇAYSİAD
2002 yılında Çay Sanayii İş Adamları Derneği (ÇAYSİAD) Trabzon’da bir toplantı düzenlemişti. Toplantının gündemi ÇAYKUR’un özelleştirilmesi üzerineydi. Bu toplantı o gün için büyük tepkilere yol açmıştı. ÇAYSİAD’ın bir özelliği ise üyelerinin neredeyse tamamının çay ihracatçılarından oluşması ve tek ‘üretici’ üyesinin Lipton firması olmasıydı. 2002 yılından bu yana özelleştirilmesi gündem de olan ÇAYKUR’un fon eli ile içinin boşaltılacağını ve ipotek verilerek değerlendirilmek istendiği iddia edilmişti. Hazırlanan Çay Kanunu bu iddiaları doğrular nitelikte.
Dünya çay tekeli Unilever!
İngiltere merkezli bir dünya tekeli olan Unilever’in Lipton markası, Türkiye’yi en büyük çay pazarı olarak değerlendiriyor. Unilever, Kenya’da Türkiye’deki çaylıkların neredeyse 2 katı alanda (147 bin hektar) çay üretimi yapıyor. Kenya’da ve Seylan’da çay üretiminin tamamını kontrol eden Unilever’in dev işletmeleri olan 8 fabrikası ve 20 çay bölgesi bulunuyor. Lipton Türkiye’de yaptığı reklamlarda ithal getirdikleri çaylarla Karadeniz çaylarını harman yaparak özel tatlar elde ettiklerini aktarmakta. İktidarın çay da gümrük vergisini yüzde 147’den yüzde 7’ye indirmiş olması, çay üretimlerinin ve ÇAYKUR’un gözden çıkarıldığına işaret ederken, çay tamamen tekellerin çıkarlarına bağlanıyor.
En büyük çay tüketicisi Türkiye
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Rize, Artvin, Trabzon ve Giresun illerini kapsayan yaklaşık 83 bin hektar alanda 1 milyon üretici aile tarafından yapılan yaş çay tarımında, yıllık 1 milyon 100 bin ile 1 milyon 300 bin ton arasında değişen miktarda yaş çay üretimi yapılmakta. Üretilen yaş çayın 151’i özel sektör, 46’sı ÇAYKUR’a ait 197 fabrikada işlenerek, yılda ortalama 230- 250 bin ton kuru çay elde ediliyor. Dünya Çay Komitesi’nin hazırladığı ‘Dünya Çay Raporu’ sonuçlarına göre, yılda kişi başı en çok çay tüketen ülkeler sıralamasında 3.5 kilogram ile Türkiye ilk sırada yer alıyor.
—
Yasa da üreticilerin talepleri yok!
Görüşüne başvurduğumuz aslen Rizeli olan İzmir Mv. Murat Çepni Çay Kanunu teklifiuyle ilgili yaptığı değerlendrime de; “Yasa mevcut hiçbir soruna çare niteliğinde değil. Tersine durumu yasalaştırıyor. Üreticinin talebi ÇAYKUR’un kurucu düzenleyici rolünü tekrar üstlenmesi, kota-kontenjanın kalkması, özel sektörün belirlenmiş taban fiyatı altında çay almaması, taban fiyatının üretici örgütleriyle belirlenmesi, desteklerin artırılması idi. Yeni yasa ise tüm taleplerin tersini getiriyor.
Sözleşmeli üretim
ÇAYKUR tamamen özel şirketlerle eşitleniyor. Hiçbir ayrıcalığı kalmıyor. Kota uygulaması SÖZLEŞMELİ ÜRETİM ile özel şirketlere yayılıyor. Kotayı ÇAYKUR uyguluyordu, şimdi ise bakanlığın belirlediği kotayı tüm şirketler uygulamaya başlayacak. Ruhsatlandırma ile, zaten üretemez hale gelen çiftçi orta vadede üretimden kopacak. Çay üretimi endüstriyel hale getirilecek.
Üretim şirketlere teslim edilecek
Ruhsat ve yenileme sürecinde üretici olanaksızlık yüzünden üretimden kopacak, bahçeler şirketlerin elinde kalacak. Zaten bölgede şirketlerin arazi satın aldığı bir süredir biliniyor. Gerçek ve tüzel kişiler fabrika kurabilecek denilerek çay üretimi tümüyle özel şirketlere teslim edilecek. Mevcut durumda üretilen çayın yarısını özel alıyordu. ÇAYKUR kota-kontenjan uygulayınca üretici mecburen geri kalanını özele satmak zorunda kalıyordu. Özel de taban fiyatının yarısına çayı alıyordu.
Bahçeler şirketlere geçecek
Şimdi özel de kota uygulayacak ve üretici üretimi terk etmeye zorlanacak. Çay üretimi tümüyle özelleştiriliyor. Uluslar arası çay tekelleri tıpkı fındıkta olduğu gibi hakim hale gelecek. Üretici de ya bahçede işçi olacak ya da göç edecek. İdari cezalarla da yeni bahçe açanlar, ruhsat almayanlar, bakanlığın belirlediği kıstaslara uymayanlar cezalandırılacak. Oysa bölgede doğal, el emeğiyle üretim yapılıyor. Yeni kıstaslara hem mali olarak hem de teknik olarak üretici uyamayacak. Bu vesile ile üretimi terk etmeler yaşanacak. Şirketlerde bahçeleri satın alacak.
ÇAYKUR devreden çıkarılıyor
Çaykur, 2016’ya kadar kar eden kuruluş iken, 2016’da Varlık Fonu’na devredildikten sonra yılda ortalama 500 milyon tl zarar etmeye başladı. Önce zarar ettir, sonra özelleştir ve büyük tekellere peşkeş çek. Sonuç olarak bu yasa çay üretiminde ÇAYKUR’u devreden çıkartıyor. Özel şirketlerin hakimiyetini sağlıyor. Üreticiyi üretimin dışına itiyor. Karadeniz tarımını büyük şirketlere devrediyor. Karadeniz’i bir taraftan vahşi turizm, enerji yatırımları ve taş ocaklarıyla tahrip e3diyor, diğer taraftan da tarım politikalarıyla insansızlaştırıyor” diye belirtti.