Tarım ve Orman Bakanlığı’nın X’ten 11 Mayıs’ta duyurduğu çay alım fiyatına karşı çay üreticisi isyan etti. Çay fiyatı 19 lira olarak açıklanırken, iktidarın çay politikaları başta lipton olmak üzere şirketlere hizmet ediyor
Yusuf Gürsucu
Rize’nin Fındıklı ilçesinde bir araya gelen çay üreticileri, “Çayda sömürüye son”, “Topla topla bitmeyi, çay da para etmeyi” sloganları atarak yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüşte, içerisine yaş çayların konulduğu tabut omuzlarda taşınarak Fındıklı Merkez Camisi’nde ‘çayın cenaze töreni’ düzenlendi. 2010’lu yıllardan itibaren iktidarın çay politikaları çay üretiminin kısıtlanmasını ve dünya tekeli Unilever’in Lipton markası ile Türkiye’de tekel konumuna doğru hızla ilerlemesini sağlamak üzere kurgulandı.
Vergi yüzde 145’ten yüzde 7’ye indi
Rize Ticaret Borsası 2012’de Çay Sektör Raporu hazırlamış ve raporda 2023 çay ihracat hedefini 50 bin ton olarak açıklamıştı. 2015 yılında Srilanka pazarının en büyük ikinci çay ithalatçısı Türkiye olması ise ihracatın değil ithalatın büyüdüğünü açıkça ortaya koymakta. TÜİK verilerine göre 2023’te çay ihracatının sadece 3 bin 297 ton olması dikkat çekerken, 2020 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararıyla, çayda yüzde 145 olan gümrük vergisinin yüzde 7’ye indirilmesi manidar bir durumdu.
Dünya tekeli Unilever!
İngiltere merkezli bir dünya tekeli olan Unilever’in Lipton markası, Türkiye’yi en büyük çay pazarı olarak değerlendiriyor. Unilever, Kenya’da Türkiye’deki çaylıkların neredeyse 2 katı alanda (147 bin hektar) çay üretimi yapıyor. Kenya’da ve Seylan’da çay üretiminin tamamını kontrol eden Unilever’in dev işletmeleri olan 8 fabrikası ve 20 çay bölgesi bulunuyor. Lipton Türkiye’de yaptığı reklamlarda ithal getirdikleri çaylarla Karadeniz çaylarını harman yaparak özel tatlar elde ettiklerini aktarmakta. İktidarın çay da gümrük vergisini yüzde 147’den yüzde 7’ye indirmiş olması, çay üretimlerinin ve ÇAYKUR’un gözden çıkarıldığına işaret ederken, çay tamamen tekellerin çıkarlarına bağlanıyor.
En büyük tüketici Türkiye
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Rize, Artvin, Trabzon ve Giresun illerini kapsayan yaklaşık 83 bin hektar alanda 1 milyon üretici aile tarafından yapılan yaş çay tarımında, yıllık 1 milyon 100 bin ile 1 milyon 300 bin ton arasında değişen miktarda yaş çay üretimi yapılmakta. Üretilen yaş çayın 151’i özel sektör, 46’sı ÇAYKUR’a ait 197 fabrikada işlenerek, yılda ortalama 230- 250 bin ton kuru çay elde ediliyor. Dünya Çay Komitesi’nin hazırladığı ‘Dünya Çay Raporu’ sonuçlarına göre, yılda kişi başı en çok çay tüketen ülkeler sıralamasında 3.5 kilogram ile Türkiye ilk sırada yer alıyor.
Türkiye, üretimde 5. sırada
Dünya Gıda Örgütü (FAO) 2018 yılı verilerine göre; 4.2 milyon ha alanda 6.3 milyon ton üretilen çayda üretim artışı bir önceki yıla göre yüzde 4,8, alan artışı ise yüzde 3,6 olarak görülmektedir. FAO istatistiklerine göre 2018 yılı Dünya çay üretiminde Çin yüzde 41, Hindistan yüzde 21, Kenya yüzde 8, Sri Lanka yüzde 5, Vietnam ve Türkiye yüzde 4, Endonezya yüzde 2, İran yüzde 2 ve diğer üretici ülkeler ise yüzde 13 paya sahip. Türkiye, çay tarım alanlarının genişliği bakımından Dünyada üretici ülkeler arasında 7. sırada, kuru çay üretimi yönünden 5. Sırada. Türkiye’de kuru çayın yüzde 65,6’sı Rize’de, yüzde 20,5’i Trabzon’da, yüzde 11,3’ü Artvin’de, yüzde 2,6’sı ise Giresun ve Ordu’da üretilmektedir.
Çay da tekelleşme
AKP hükümetinin eski Tarım Bakanı olan Ahmet Eşref Fakıbaba, Türkiye’de çay bahçelerinin ortalama 2 ila 2,3 dönüm arasında değiştiğine dikkat çekerek şu sözleri sarf etmişti, “Dünya artık 5 bin dönümden aşağı tarım yapmıyor. Çayın esas anavatanı Rize. Mutlaka sözleşmeli bir şekilde bu alanları büyüterek… 100 dönümden aşağı olmamak kaydıyla, emin olun buna destek verilip çayın özel sektör veya ÇAYKUR eliyle işletilmiş olsa inanıyorum ki çok daha büyük bir mesafe kat ederiz” sözleri çaylık alanların çiftçilerin elinden alınıp şirketlere devretme hedeflerinin önemli bir göstergesiyken çay da tekelleşme süreci işletilmekte.
TVF ve ÇAYSİAD
2002 yılında Çay Sanayii İş Adamları Derneği (ÇAYSİAD) Trabzon’da ÇAYKUR’un özelleştirilmesi üzerine bir toplantı düzenlerken, bu toplantı o gün için büyük tepkilere yol açmıştı. ÇAYSİAD’ın önemli bir özelliği üyelerinin neredeyse tamamının çay ihracatçılarından oluşması ve tek ‘üretici’ üyesinin ‘Lipton’ firması olmasıydı. 2002 yılından bu yana özelleştirilmesi gündem de olan ÇAYKUR’un fon eli ile içinin boşaltılacağını ve ipotek verilerek değerlendirilmek istendiği iddia edilmişti. Uzun yıllardır gündem de olan Çay Kanunu’da bu gelişmeler üzerinden Hazırlanan Çay Kanunu bu iddiaları doğrular nitelikte.
Çay Kanunu!
AKP’nin Rize R.T.E. Üniversitesi’ne hazırlattığı Çay Kanunu meclise gelmeyi beklerken, kanun ilk duyurulduğunda tepkiler ortaya çıkmıştı. Hazırlanan kanun üretici için hiçbir gelişmeyi içermezken, yaşanan süreci derinleştiren özellikte. Üreticinin talebi ÇAYKUR’un kurucu düzenleyici rolünü tekrar üstlenmesi, kota-kontenjanın kalkması, özel sektörün belirlenmiş taban fiyatı altında çay almamasının yasaklanması, çay taban fiyatının üretici örgütleriyle belirlenmesi ve üretim için verilen desteklerin artırılmasıyken çıkarılmak istenen kanun bu taleplerin hiçbirini içermiyor.
Asıl fiyat 17,5 tl
X’ten duyurulan çay alım fiyatı 17 lira artı 2 lira destekten oluşuyor. 2 lira desteğin 2025 yılı Mart ayında ödenecek olması ise verilen taban fiyatın aslında 17,5 lirayı geçmeyeceğini gösteriyor. Oysa çiftçi, 23 liraya mal ettiği çay için en az 25 lira taban fiyatı istiyordu. Çıkarılmak istenen kanunla ÇAYKUR ve özel şirketler tamamen eşitleniyor. Kota uygulaması ‘sözleşmeli üretim’ ile özel şirketlere yayılırken, çay üretimi tümüyle özel şirketlere teslim edilecek.