Jeotermalciler çatı GES’e karşı çıkması çatı GES’lerin enerji piyasasını etkilediğini gösterdi
EPDK’nin işletmelerde kurulan güneş enerjisi santrallerine yönelik yaptığı düzenleme tepkilere neden olmuştu. Daha önce güneş enerjisinden elde edilen elektriğin, işletmenin kullandığı kısmı mahsup edildikten sonra kalanı, dağıtım şirketleri tarafından satın alınıyordu. Ancak “Elektrik Piyasasında Lisanssız Elektrik Üretim Yönetmeliği”nde yapılan yeni düzenlemeyle, üretilen enerjinin sadece tüketilen kısmı kadarı satın alınacak olması ve geriye kalan miktarın ücretsiz olarak sisteme aktarılma kararı çatı GES’i kuran işletmeleri adeta isyana sürüklerken, EPDK kararını JESDER gibi enerji üretimi altında yatırım maliyeti dışında bir maliyet oluşturmayan ve büyük kârlar elde edilirken, yer altı ve yer üstü sularını, tarım arazilerini ve nehirleri zehirleyen jeotermalcilerin desteklemesi dikkat çekti.
‘Satacaksan lisans al’
EPDK’nin yönetmelik değişikliğine destek veren JESDER Başkanı Ufuk Şentürk, satmak amacıyla lisanssız elektrik üretmek isteyenlere karşı olduklarını söyleyerek, “Satış için üretecekseniz, lisans alın” sözleri enerji üretimi yapan şirketlerle lisanssız enerji üretmek isteyen işletmeler arasında bir gerilimi ortaya çıkardı. Türkiye’de enerji üretim kapasitesinin ticarileştirilememesi çatı GES’lere ve isteyen yurttaşların evlerinin üstüne GES kurup fazlasını sisteme geri satmasının da önüne geçilmesi manidar bir durum. İklimle mücadele iddiasıyla GES’lere destek verildiği iddialarının boş bir iddia olduğu EPDK kararıyla ortaya serilirken, güneş tarlalarının tarım arazileri üzerini işgal ederek devasa santraller kurulmasına ise bir itiraz olmaması enerjinin dağıtım kanalıyla sadece her türden enerji üretimi yapan santrallere destek veriliyor olması iktidarın zavallılığını göstermekte.
Dağıtıcılar rahatsızdı
Türkiye’de elektrik üretimi, dağıtımı ve satışı özel şirketlere devredildiğinden bu yana yurttaşlar çok yüksek elektrik faturalarını ödeyemez hale gelirken, özelde Kürt illerinde DEDAŞ eliyle büyük bir baskı aracına dönen elektrikle, yurttaşlar sulama yapabilmek için DEDAŞ’ın yüksek faturalarıyla yer altı suyuna mahkum edilirken, tarımsal üretimler hızla geriledi. Türkiye’de elektrik dağıtımını yapan şirketler aynı zamanda enerji üretim tesislerinin de sahibi olması Çatı GES kararının ardındaki asıl neden olarak ortaya çıkıyor. 100 bin MW enerji üretim kapasitesi aşılırken, üretilen enerjinin en fazla 1/3 piyasalaşıyor. GES kararıyla iş yeri üzerine kurulan GES’lerin de Diyarbakır gibi yerellerde DEDAŞ gibi şirketleri rahatsız ediyordu. En büyük tepki de Diyarbakır’da 13 işletmenin üzerine çatı GES’i kuran işletmelerden geldi.
Kapitalizm ve ‘yenilenebilir’
Almanya’nın başını çektiği ve Japonya, ABD, Çin gibi emperyalist-kapitalist ülkelerin sermaye büyümesi sürecinde yaşadıkları daralmaya karşı açılım planları içinde, ‘küresel ısınmaya’ çare olarak ‘yenilenebilir enerji’ savıyla bir süreç işlettikleri pratiklerinden anlaşılabiliyor. Kapitalizmin dünyadaki yaşamı uçurumun kıyısına getirmesinin en temel nedeni olan aşırı üretim ve tüketim üzerinden elde ettiği birikimleri sürdürmek dışında hiçbir hedefi olmayan ‘yenilenebilir enerji’ söylemiyle yaşanan ekolojik krizi çözmek şöyle dursun, derinleştirmekten gayrı bir sonuç vermesi mümkün değil. Rüzgar enerjisi için ormanların, meraların, deniz ekosisteminin yıkımına yol açılırken, güneş enerjisi için tarımsal arazilerin işgal ediliyor olması ve adına da ‘Güneş Tarlaları’ denmesi bu gerçeği göstermeye yetmektedir.
Kanun yönetmelikle değişti
2021 yılı Aralık ayı başında, ‘Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilmesiyle sermaye kesimlerinin yağma özgürlüklerini genişletti. Komisyon görüşmelerine TÜSİAD, MÜSİAD, TOBB, Madenciler Derneği, RES Üreticileri Derneği ve diğer enerji şirketlerinin örgütlendiği 13 örgütün davet edilerek kanunun son hali verilmişti. Kanunla birlikte ‘Enerji Piyasası Kanunu’ yeniden düzenlenerek enerji ve maden şirketlerine özel imtiyazlar, teşvikler, kamudan kaynak aktarılması gibi uygulamalar için önlerinde hiçbir engel bırakılmadı. Kanun ile 21 dağıtım şirketi, YEKDEM’den faydalanan 818 enerji üretim şirketi ve diğer 1722 enerji üretim şirketleri ile çok sayıda maden şirketi bu desteklerden yararlanması sağlandı. Bu kanunda yer alan çatı GES’leri yönetmelikle ortadan kaldırıldı.
Tekelleşme süreci
Tekelleşmeyle ortaya çıkan şirket avantajları tüketicilere yansımaz, aksine tekelci fiyatlandırmayla birlikte artar. Tekelleşme süreci piyasadaki daha zayıf rakip şirketlerin tasfiyesini sağlarken, yeni rakip şirketlerin piyasaya girmesini de zorlaştırır. Piyasayı ele geçiren büyük sermaye fiyat karteli oluşturarak, piyasadaki şirketler arasında fiyat rekabetini geçici de olsa ortadan kaldırır ve bu durumda tüketiciler, ihtiyaçları için daha yüksek bedel ödemek zorunda kalırlar. Ancak oluşturulan fiyat kartelleri, tekelci sermaye arasında kriz dönemlerinde ortaya çıkan stok yığınlarının eritilmesi için tekrar rekabetler ortaya çıkar. Çatı GES’e karşı çıkılması ve iktidarın bu karşıtlığa hemen yanıt vermesi bu sürecin bir parçası olarak yaşanmakta.
Enerji kamusallaştırılmalı
Üretmedikleri enerjinin bile parasını alan enerji üretim şirketlerinin doymak bilmez iştahı halkı zor durumlara sürüklüyor. Bu duruma gelinmesinin en temel nedeni enerji üretim ve dağıtımın sermaye eline teslim edilmesinden kaynaklandığı bilinmektedir. Almanya’nın en az güneş alan şehirlerinden Berlin’in ‘güneş şehri’ ilan edilerek, 2023 yılında yeni binalar dâhil tüm çatılara GES kurulması zorunlu kılındı. Almanya’nın tamamında işletmeler veya evler çatılarına kurdukları GES’lerin kullanımından fazla olan enerji sisteme verilmekte ve karşılığı olan bedeli almaktadır. Türkiye’de fabrika üstlerine bile tahammül edemeyen iktidarın Çatı GES’lerine yönelik aldığı karar enerji üretimi ve dağıtımı yapan şirketlerle girdiği al gülüm ver gülüm ilişkisini gösteriyor. Kesinlikle kamu hizmeti olması gereken enerji üretim ve dağıtımın şirketlerin eline verildiğinde kamusal özelliği ortadan kalkmaktadır. Şirketlerin kâr peşinde koştuğu büyük bir yağma ve birikim alanına dönüşmüş olan enerji üretimi ve dağıtımı derhal kamulaştırılmak zorundadır.
EKOLOJİ SERVİSİ