Sebze meyve fiyatlarındaki pahalılığa ve Hükümet’in yanlış tarım politikalarına yurttaşlar ve komisyoncular isyan ederken. Uzmanlar ise, devletin tarım politikalarını yeniden dizayn etmesi gerektiği görüşünde.
Giderek daha da derinleşen ekonomik krizle birlikte çarşı ve pazardaki meyve ve sebze fiyatlarının artması üzerine iktidar yetkililerinin sorumlu olarak hedef gösterdiği kesim, haldeki komisyoncular oldu. Ancak bu konuda eski inandırıcılığını yitiren AKP’nin, sorunun çözümü için başvurduğu yol, sadece bazı büyükşehirlerde belediyeler eliyle Tanzim Satış Noktaları’nın kurulması oldu.
Ürün başına sadece 2 kilo alına bilinen bu satış noktalarının, dar gelirli yurttaşlar, sektör temsilcileri ve konunun uzmanlarına göre çözüm üretmeye dair hiçbir katkısı yok.
‘Türkiye artık yaşanmaz bir hale geldi’
Meyve sebze alışverişi için pazara gelen emekli Süleyman Çiçekçi (64), kendisiyle konuşmak istediğimizde “Bu ülkede tek adam rejiminden kaynaklı kimsenin konuşma hakkı kalmadı” diye serzenişte bulunsa da sorularımıza yanıt veriyor.
“64 yaşındayım, böyle kirli bir siyaset yaşamadım, görmedim” diyen Çiçekçi Türkiye’nin artık yaşanmaz bir ülke hale geldiğinden şikayetçi. Çiçekçi, “Ülkenin bütçesi savaş, kan ve gözyaşı üzerine yapılıyor. Bu kan ve gözyaşı durursa, ülkeye huzur ve barış gelirse ancak her şey düzelir” ifadelerini kullandı.
Asgari ücrete ve emeklilere yapılan zammın bir ay içerisinde eridiğinden yakınan Çiçekçi, “Bir kilo domates 10 liradan satılırsa, düşünün bu insanların hali ne olur. Benzin ve mazota her gün zam geliyor, dolar yükseliyor, üretim maliyeti yüksek. Üreticiden tüketiciye ulaşana kadar maliyet çok yüksek. Bu maliyet tüketiciye de yansıyor. Bu kurulan tanzimlerde bir kilo portakal veya mandalinayı bir liraya mı verecek. En fazla aradaki aracıları kaldıracaklar. Bu aracılar kalkınca ne kadar fark edecek?” diye sordu.
Üretici kar elde edemiyor
Diyarbakır Hali’nde komisyonculuk yapan Murat Dal ise, ürünlerin fiyatının artmasında yapılan zamlar ve yaşanan doğal afetlerin etkili olduğu görüşünde.
Bu yıl ülkenin her tarafında özellikle üretim yapılan yerlerde doğal afetler yaşandığını hatırlatan Dal, “Elinde 100 dönüm olan kişinin 80 dönümü gitti, 20’si kaldı. Üretici bu zararını karşılamak için 1 TL’lik ürünün fiyatını 5 TL’ye çıkardı” diye konuştu.
Tek çözüm çiftçinin desteklenmesi
Geçen sene 50 ile 75 kuruşa sattığı marulu pazarcıların tezgahta 1 TL’ye satması nedeniyle halkın marul yiyebildiğini dile getiren Dal, fiyatların neden yükseldiğini şöyle anlattı: “Ama bugün ben ürünü 3 TL’ye yerinde aldığım zaman diğer maliyetleriyle birlikte ister istemez fiyatı yükseliyor. Pazarcı alınca da üzerine bir miktar karını koyması gerekiyor. O zaman fiyat 5 TL oluyor. Bunun önüne geçmek için devletin zarar eden çiftçiye yardım etmesi gerekir. Örneğin çiftçi 100 bin TL zarar etmişse, devlet onun 50 bin TL’sini karşılarsa, çiftçi de kendini idare edebilir. Bu yöntem olmadığı için çiftçi de kendi zararını çıkarmak için fiyatı yükseltmek zorunda kalıyor. Devletin çiftçiye destek vermesi gerekiyor.”
‘İstense üç Türkiye’ye yetecek ürün yetiştirilir’
Dal, yüksek fiyat artışında etkili olduğunu belirttiği ülkedeki üretimin talebi karşılamaya yetemediğini de ifade etti. Dal, “Bizim şu an ihracat yapmamız lazım. Çünkü coğrafyamız üretime elverişli bir coğrafya. Eğer devlet çiftçiye hem parasal (mazot, gübre, tohum vb.) ve bilinçlendirme anlamında destek sunarsa üretim artar. Bölgemiz çiftçiliğe elverişli ama gelin görün ki çiftçiliğin yüzde 1’i bile yok. İstense burada sadece Türkiye değil, üç tane Türkiye’ye yetecek kadar üretim yapılırdı. Ama gelin görün ki çiftçiyi bilinçlendiren yok. Bilinçlendirilmediği için çiftçi ancak buğday, pamuk veya mısır eker” dedi.
‘Halkın alım gücü yok’
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Diyarbakır Şube Başkanı Abdussamed Ucaman, kış aylarında seraların üretim masraflarının fazla olmasından dolayı üretilen meyve ve sebze fiyatlarından daha pahalıya mal olduğunu belirtti. Ucaman, “Döviz üzerinden gelen ilaç, gübre vb. şeylerin fiyatlarının yükselmesiyle birlikte çiftçi de alım gücünü buna göre değerlendirdi. Bunlarla seraların ciddi bir maliyet oluşturduğunu ve satımında da çiftçinin piyasaya ürünü pahalı olarak sunduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Ancak bugün ülkede yaşanan durumun daha farklı olduğunu söyleyen Ucaman, “Üretim maliyetlerinin artmasından öte, hayat pahalılığından kaynaklı halkın alım gücünün olmadığını” vurguladı.
‘Tarım politikaları yenilenmeli’
Tarımsal politikalar ve sahadaki uygulamaların sil baştan yeniden dizayn edilmesi gerektiğini kaydeden Ucaman, eskiden beri alışılagelen tarımsal politikalarla üretim yapıldığına dikkat çekti.
Çözüm önerisi olarak ise, çiftçinin desteklenerek üretim yapılmasını sunan Ucaman, hükümetin yakıt ve gübrede vergi almaması halinde çiftçinin kara geçebileceği ve bir üretim patlamasının yaşanabileceğini dile getirdi.
Tarımsal politikalar oluşturulurken tüm risklerin göz önünde bulundurulması ve olası doğal afetlere karşı analiz yapılması gerektiğini vurgulayan Ucaman, olası bir doğal afete karşı çiftçiye bir destek sunulmazsa çiftçinin üretimden vazgeçeceğini ifade etti. Ucaman, bunun için de iktidarın üreticilerle ve meslek odalarıyla birlikte oturup, yeni tarımsal politikalar çıkarması gerektiğinin altını çizdi.