ABD’li tarım ve gıda tekeli olan Cargill, Türkiye’de fruktoz üretimini iktidar desteğiyle arttırıp şeker fabrikalarının kapatılmasının önünü açtı. Her geçen gün büyüyen Cargill, Turyağ’ı alarak yelpazesini genişletirken verilen ödüller bu gerçeği örtmek amacı taşıyor
Çevre Şehircilik ve İklim Değişimi Bakanlığı ile İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) tarafından düzenlenen ve katılımcılarının şirketlerden oluştuğu ‘8. İstanbul Karbon Zirvesi’ etkinliğinde Cargill’e ‘Düşük Karbon Kahramanı’ ödülü verildi. Cargill’in Balıkesir’deki fabrikasında hayata geçirdiği ‘Karbonsuz Buhar’ projesi kapsamında kurduğu “yüksek verimli ve çevre dostu deodorize (kokusu giderilmiş) tesisi” ile yıllık 2.5 milyon metreküp doğalgaz tasarrufu sağlayarak Türkiye’ye 11 binin üzerinde ‘ağaç’ kazandırdığı süslemesiyle verilen ödül Cargill’in kötülüklerini örtemeyeceği gibi ağaç kazandırdı yalanı ile bir algı üretme amaçlandığı anlaşıldı.
‘Karbonsuz Buhar’ projesi kapsamında, Cargill Balıkesir’deki fabrikasında mevcutta bulunan iki adet 150 ton/gün kapasiteli deodorize yerine bir adet 350 ton/gün yüksek verimli deodorize tesisi kurduğu belirtilen tesiste ne üretildiği konu dışı tutulurken, İznik Gölü kıyındaki fabrikanın gölü besleyen yeraltı sularını nasıl tükettiği gerçeğini üstü örtülüyor. Son dönemlerde İTÜ-Cargill ortaklığı ise dikkat çekici düzeyde gelişiyor. Cargill bu ödülle birlikte üçüncü kez ‘Düşük Karbon Kahramanı’ ödülüne layık görüldüğünü de hatırlatalım. ABD merkezli tarım ve gıda tekeli hissedarları arasında Yıldız Holding’in de bulunduğu bitkisel yağ şirketi Turyağ’a önce ortak olmuş ve geçtiğimiz yıl tamamen satın almıştı. Bu satın almayla birlikte, endüstriyel ve pastacılık ürünleri ile unlu mamullere yönelik kullanılan bitkisel yağ pazarını ele geçirme sürecinde hızla yol alan Cargill’in Monsanto ile ortaklık kurarak GDO’yu küresel düzeyde yaymaya başladığını belirtmek gerekiyor.
İTÜ ile biyoteknoloji ortaklığı
AKP iktidarıyla birlikte üniversiteler bilim adına değil, sermaye için düşünen ve araştıran merkezlere dönüşmüş durumda. İTÜ, Türkiye’de şeker politikalarına yön veren ve fruktoz üretimleriyle bilinen Cargill’le iş birliği yapıyor olması dikkat çekici. Cargill Gıda Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Murat Tarakçıoğlu DHA’ya verdiği bir röportajda, “İTÜ ile iş birliğimizde iki hedef için çalışıyoruz, 1000 Çiftçi 1000 Bereket programı kapsamında tarlada sürdürülebilirlik yönetimi ve biyoendüstriyel ürünler” başlığı ile proje yürütmekte. Tarakçıoğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) iş birliğinin ‘sürdürülebilirlik’ adı altında biyoteknolojik ürün olarak gösterilen GDO’nun kullanımının genişletilmesi çalışması olarak öne çıkıyor.
Cargill ve GDO!
Cargill CEO’su Murat Tarakçıoğlu İTÜ ortaklığıyla ilgili yaptığı açıklamada, “Kaynak sıkıntısı, çevre sorunları, içinde olduğumuz iklim krizi, bu kadar insanı beslemeyi zorlaştıracak” sözleri kapitalizmin yaratıcısı olduğu bu durumu şirketlerin çıkarları doğrultusunda GDO’lu tohumun dünyada açlığı bitireceği iddialarını buradan tekrarladığı anlaşılabilmekte. GDO’lu tohumlar için “Yeşil Devrim” adı verilen ve Meksika’dan başlayarak tüm Latin Amerika’ya, ardından da Hindistan ve Asya’ya kadar GDO’lu tohumlar yayıldı. “Yeşil Devrim”in en önemli sonuçlarıysa; zirai zararlılara karşı bağışıklık için kullanılan yeni tür pestisitlerin insan sağlığına olumsuz etkileri, melez türlerin toprağın yapısını bozması ve üretilen ürünlerin azalması oldu. Ürünü azalan çiftçiler, üreme kapasitesi düşük olan kısır tohumları her yıl yeniden satın almak zorunda kalırken, “Yeşil Devrim”e büyük sulama projeleri eşlik ederek kuraklığın gelişiminde önemli bir rol oynadı.
Cargill’in parmağı!
Türkiye’ye ithal gelen mısırın büyük çoğunluğu GDO’lu mısırdan oluştuğu belirtiliyor. Mısır nişastasını şekere (fruktoz) dönüştürmek için, İTÜ ile işbirliği yaptıkları “biyoteknoloji” işine örnek olan GDO’lu enzimler kullanılıyor. Cargill, Türkiye’de ürettiği fruktoz şeker için konulan kotaları yıllar boyu içinde yer aldığı “Şeker Kurulu” kararlarıyla yükseltmeyi başarmıştır. Şeker fabrikalarının özelleşmesinin temel amaçlarından birisinin ABD’li şirketlerin talepleri olduğu ise biliniyor. Özelleştirilen şeker fabrikalarının birçoğunun üretim yapmıyor olması ise bu süreçte ABD’li şirket Cargill’in parmağını gösterirken dönem dönem marketlerde şeker kıtlığı yaşanıyor. Diğer yandan şekerlerin üzerinde “şeker pancarı” ile üretilmiş ibaresi olmayan şekerlerde “GDO’ludur” ibaresi yer almazken hiçbir uyarı yapılmadan GDO’lu fruktoz şeker marketler eliyle soframıza taşınıyor.
EKOLOJİ SERVİSİ