Neye sevineceğimizi, neye üzüleceğimizi iyiden iyiye karıştırır olduk. Kur yükseliyor, paramız değer kaybediyorken, ahali suskun. Yükselen kur oranının onda biri kadar bir düşme yaşanınca bir zil takıp oynamadığımız kalıyor.
Türkiye tarım topraklarının 3,4 milyon hektarını (Belçika yüzölçümünden biraz fazla) ekemiyor çiftçi. Çiftçinin ekemediği arazinin sadece beşte birine ayçiçeği ekilse ithalata gerek kalmayacak, ahali sus pus. Hükümet ise arazilerin ekilememesinin nedeni konusunda topa girmiyor. Muhalefet de “çiftçi toprağı ekemiyor” diyor, bolca rakamlar sıralıyor. Rakamlar doğru, ama bu ekilemeyen araziler ne yapılırsa çiftçi ekebiliri zihinlerde açamıyor. Nadas araziler ne yapılırsa üretime kazandırılır, gıda krizinden çıkışa nasıl katkısı oluru açıkla(ya)mıyor.
Durum böyle olunca da muhalefet durmadan söylenen duruma düşüyor. Olan çiftçiye oluyor; üretici de orta yerde, sahipsiz, bir başına kala kalıyor. Dışarıdan ithal edilen ayçiçeği dolu gemiler limanlara gelince yurdum insanında bir bayram havası ki görme, sanırsın şenlik var meydanda. Boş bırakılan araziler üretime kazandırılarak tarlalarda, bağda bahçede hasat şenlikleri yapmak varken, elin ürününü getiren gemiler neredeyse belediye bandoları ile karşılanacak denli sevinç yumağı olmuş, ters bakış bir toplum olduk, çıktık.
Boğazımıza kadar gıda krizine gömülmüşüz, yoksulluk diz boyu, çözüm avucumuzda, ama Kaf dağının ardında aranıyor, buna da çaresiz ve arkasız çiftçiler biçaresizliğinden eli böğründe seyrediyor.
Siz ekin gerisini düşünmeyin sözü geçen yıl da söylenmişti. Bu sözün üzerine çiftçinin ürettiği buğdayın tonu 2250 TL olarak belirlenmişti. İthal buğdayın fiyatı şimdilerde 6000 TL’yi geçti. Siz ekin diyen yetkililer, sessizliğe gömüldü.
Çiftçi umutsuz, ekip ekmemekte kararsız ve endişeli ortalık yerde bırakıldı. Üreticinin yanında yöresinde ara ki destek olacak yönetici bulasın. “Ekin, gerisini düşünmeyin” sözünü söyleyen bakan gitti, yerine gelen bakan aynı nakaratı yaptı. Yok canım; haksızlık etmeyelim, tarımımız iyi yönetiliyor! Devam edelim hep beraber, ağlanacak halimize gülmeye.
Çare mi tükendi, biz mi tükendik?